Metin AKGÜN
Sanayileşmede 4. Evre Başlarken, İstikbal ve İstiklalimiz Merkezinde BİZ!
İnsanlık tarihi avcılık, toplayıcılık sonrasında üretimle istikamet kazanmış, başlangıçta tarım ve hayvancılıkla başlayan üretim serüveni makineleşmeyle endüstri/sanayi dönemi başlamıştı…
Reform ve Rönesans’ın rüzgârında; 18. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar (1870'ler) süren bu endüstrileşme/sanayileşme süreci, Avrupa'da temelde tarım işçileri toplumundan, fabrikalarda eşya üreten nüfusa doğru düzenli bir değişim yaşanır…
Endüstri inkılabının ilk aşamasında buhar gücünün kullanımı, kömür ve demirin birleşimiyle başlayan üretimdeki farklılaşma, önemli siyasal, ekonomik ve toplumsal sonuçlarıyla birlikte "Demiryolu Çağı"nı açmıştı. Kömür yalnızca demiryolunda hareket eden araçlara güç sağlamakla kalmamış, aynı zamanda demiryolları da kömürü çok uzak ve eskiden taşınamayan yerlere götürürken, toplumda farklı değişim süreci ivme kazanmış, kömürle çalışan makinaları barındıran fabrikalar hem büyümüş hem de en uzak noktalara kadar yayılmıştı dün…
Endüstri inkılabının ikinci safhasında, (1870'ler sonrası) temel hammadde ve enerji kaynakları çeşitlenmiş, kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrokimyasal maddeler de üretim sürecinin odağına oturmuştu.
Demirin işleniş sürecinde, ÇELİK bu sürecin merkezine otururken, her alana etkisi ile dikkat çekmiş, en önemli yararıyla demiryollarında gelişmelerin itici faktörü olmuş, yaşanan sürecin devamında, plastik de bu sürecin peşinden her geçen gün ağırlığını hissettirmişti.
Bilgisayarın keşfi ve ileri teknolojik gelişmeler de sanayi inkılabının üçüncü aşamasını oluşturdu…
Sanayi/endüstri inkılabında yaşanan her bir gelişme, toplumsal yapıyı, devletlerin temel yapılarını, sanayileşen ülkeler ile sanayileşmede geri kalan ülkeler arasında oluşan uçurumun yansımaları ağır olmuştu…
Yaşanan sömürgecilik ve neticesinde yaşanan insanlık dramı denebilecek haller; 1., 2. Cihan harbinin getirdiği yıkım ve toplumsal yansımaları…
Sanayi/endüstri inkılabının sonuçlarına bakarsak;
1. Batının Toplumsal Sınıf Yapısında Değişmeler
Sanayi devrimi Avrupa'da burjuva sınıfının yapı değiştirmesine ve yeni bir işçi sınıfı doğmasına yol açtı. Eski derebeyi, aristokrat, burjuva sınıfına, zenginleşmenin getirdiği fabrika sahipleri de katılmıştı. Burjuva sınıfı artık her ülkede en zengin sınıfı oluşturuyordu. Ancak ülkelerin çoğunda orta sınıf pek çok siyasal ve sosyal haklardan mahrumdular. Bu haklarını elde etmek için 19. yüzyılın bitişini beklemek gerekecektir.
Avrupa'da sanayi devrimi öncesinde de bir işçi sınıfı vardı. Bu sınıf her zaman yönetilen çoğunlukta ama bilinçsiz durumda idi. Sanayi devrimi sonucunda işçi sınıfında bilinçlenmeye başlamıştı. Toplumların hemen hepsinde en kalabalık sınıfını oluşturdu. İşçi sınıfı, yoğunluğuna karşın ekonomik ve siyasal haklardan mahrumdu. Ücretleri düşüklüğü, yaşama ve çalışma koşulları çok kötülüğü, çalışma saatlerinin çalışanlar açısından mağduriyet yarattığı, fabrikaların havasız ve her türlü sağlık koşullarından uzak oluşu bu sürecin temel sorunları olup, halen kısmen çözülemeyen sorunlardı.
Siyasal açıdan oy hakları olmayan çalışanlar, zaman içinde haklarını elde etmenin mücadelesi merkezinde süreç devam ediyor.
2. Kentleşme ve Nüfus Artışı
Sanayi inkılabı, nüfus artışına da yansımış, sanayileşme sayesinde tarım makineleşmiş, böylece aynı miktar toprak daha fazla insanı besleyebilir hale gelmişti.
Ayrıca kent sanayi tarım sektörü dışındaki insanlara iş sağlayarak daha fazla insanı besleyebilir duruma gelmişti.
Sanayi devrimi kentlerde nüfus yığılmalarına da neden olurken, halen tam çözülemeyen toplumsal sorunlar çıkmaya başlamıştı… Bu süreçte; kentleşme sorunları hızla artmış, gecekondu bölgeleri büyürken, yaşam şartlarının olumsuzluğu, insan olmanın erdemi merkezinde haklar olan hizmetlerden mahrumiyetin getirdiği, toplum sağlığı, huzur ve güvenlik problemleri hızla artarken, asayiş sorunlarını da tetiklemişti.
3. Kitle Toplumu
İşçilerin fabrikalarda toplanması ve fabrikaların da kentsel alanlara yığılmasıyla giderek kentler kırsal alanları yutmaya başlamış, temel gıda kaynakları açısından kendine yeten ülkeler, yetmezlik başlamaya başlarken, tarım ve hayvancılık alanında kendine yetmeyen ülkeler, bu sorunu aşmayı, gıda alanında genetik çalışmaları tetiklerken, GDO süreci ve bu sürecin yarattığı sağlık problemlerinin kontrolsüz artışı başlarken, çözüm arayışları temel uğraş alanı olarak günümüze dek uzanmıştı, kitle toplumu olurken, kültürel değişimin kaosunu yaşayan toplumlarda…
4. Emperyalizm
Sanayileşmenin getirdiği hammadde ihtiyacı ve mamül mallara pazar bulma çabası hızla saniyeleşen devletleri daha yoğun emperyalist (sömürgeci) politikalar izlemeye itmiş, sömürgeciliğin yarattığı kaos ve küresel istismarın küresel zulmün yaşanmasını tetiklemişti.
5. Uluslararası Rekabet
Sanayi inkılabı, hızlı sanayileşen ülkeler arasında başlayan rekabet ve gerginlik, ülkeleri doğal kaynak ve pazar kapmak yönünde yarışa itmiş, yaşanan bu yarış, erken sanayileşen ülkelerin, küresel eşkıyaların doymak bilmeyen, artan heva ve heveslerinin tesirinde, 1. Ve 2. Dünya harbini yaşatırken, kendi aralarında paylaşımda uzlaşmayı, diğer devletlerin, milletlerin zulmüne göz yuman, toplamda beş ülkenin dünyadan büyük olduğu sayıltısıyla, kendi çıkarlarını maksimize etme hedefinde; günümüze dek uzanan ve halen devam eden, ülkemizi de içine alan, yoğun mağduriyetlerin yaşandığı sıcak savaş ve günümüzün terör savaşlarına evrilmiş, bu anlayış halen devam etmekte olan bir süreci tetiklemişti.
İçinde yaşadığımız süreçte; sürekli gelişen sanayi artık dördüncü evrede!
İlk kez 2011 yılında gerçekleştirilen Hannover Fuarı’nda adı duyulan Endüstri 4.0, Alman Federal Hükümeti’nin sağladığı desteklerle günümüz sanayisinde yerini aldı. İleri gelen teknoloji devleri ABD ve Japonya gibi ülkeler bu endüstriyi desteklediler ve gelecek hedeflerini Endüstri 4.0’a uygun bir şekilde planladılar.
Endüstri 4.0 genel hatlarıyla; robotların üretimi tamamen devralması, yapay zekanın gelişimi, üç boyutlu yazıcılarla üretimin fabrikalardan evlere inmesi, devasa miktarda ki bilgi yığınını veri analizleriyle ayıklanıp değerlendirilmesi ve daha birçok yenilikler başlığı altında incelenebilir.
Dünya devleri 4. Sanayileşme evresini yaşamaya başlarken, biz bu sürece hazır mıyız?
Hazır olmak yönünde kurum ve kuruluşlarımız ne kadar hazır?
İnsan faktörümüzü hazırlamak yönünde geç kalmak, süreç yaşanırken dünün mağduriyetlerine yeni mağduriyet başlıkları eklenmesiyle, çözümsüzlüğün toplumsal bunalımları altında ezilmemiz büyük risk!
Bu süreçte; toplumsal değişim istikametiyle ilgili geleceğe dönük projeksiyon tutacak çalışmalar yapılmalıdır. Ancak, bu çalışmaların yapılmasının yetmeyeceği de göz ardı edilmemelidir.
Bu kritik sürecin doğru yönetilmesi için de insan faktörümüzü; geleceğin temel problemleri merkezinde eğitiminin temel problem olduğunu milletçe hazır bulunmamızı sağlayacak düzenlemelere dönük, makro planlamalar yapılmalıdır.
Bu tedbirlerin istiklal ve istikbal mücadelemiz açısından olmazsa olmazımız olduğunu düşünüyoruz.
Bu temel soru/sorun merkezi belki bir başka yazı konusu olmalı derken, ''Hazır ol cenge ister isen sulh-u salah” sözünü düstur alarak öncelikle; istikbalin ve istiklalin teminatı olan neslin inşası yönünde eğitim sürecini iyi yönetmemiz gerektiğine dikkat çekiyoruz.