Mehmet GÜLEÇ
İDARE MAHKEMESİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME SİSTEMİNİ HUKUKA AYKIRI BULMUŞTUR
2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı’nın bitimine doğru getirilen performans değerlendirme süreci okullarda hizipleşmeyi artırmakla kalmamış birçok olayında çıkmasına neden olmuştur. Müdürlerin insiyatifine bırakılan bu sistemle öğretmenlerin performansı ölçülemez. Zira okulla ilgili herhangi bir konuda idare ile fikir ayrılığına düşen bir öğretmen için bu performans değerlendirme ölçeğinin ne ölçüde tarafsız olacağı şaibelidir. Ayrıca öğretmenleri değerlendiren okul müdürlerinin de ne kadar liyakat sahibi olduğu da ayrı bir tartışma konusudur. Çok çalışıp gerçekten iyi bir not alması gereken eğitimcilere düşük notlar verildiği görülmekte ve hatta kendilerine mobing bile uygulandığı görülmektedir. Ölçülmesi güç kriterler üzerinden öğretmenin performansı değerlendirilmeye çalışılmakta bu durum ise birçok haksızlığı ve tartışmayı beraberinde getirmektedir. Konuyla Türk Eğitim-Sen tarafından Manisa 1 ve 2. İdare Mahkemelerine (Manisa 1.İdare Mahkemesi Esas No:2016/900 Karar No:2017/612 ile Manisa 2.İdare Mahkemesi Esas No:2016/883 Karar No: 2017/609 no ile) açılan davalar incelendiğinde görülmektedir ki, müdür tarafından düşük not verilen öğretmen, verilen notun somut bilgi ve belgeye dayandırılması talebiyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne müracaat etmiştir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ise itirazlarla ilgili yapılacak bir işlem olmadığını beyan etmiştir. Bunun üzerine İdare Mahkemesi’ne açılan dava da mahkeme heyetinin davalı idareye davacı öğretmene verilen puanların somut gerekçelerinin sorulması üzerine, değerlendirmeye etki eden hususların ortaya konulamadığı ve sebeplerinin hukuken kabul edilebilir şekilde açıklanmadığı ve anılan formun düşük puan verilen hanelerine ilişkin hukuken geçerli delil olarak kabul edilmesine olanak bulunmayan bir takım gerekçelerin oluşturulduğunun görüldüğü, dolayısıyla işlemin tesis edildiği tarihte objektif ölçütler ve somut gerekçeler ortaya konulmak suretiyle değerlendirme yapılmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Yine İzmir 6.İdare Mahkemesi ve Bursa 3.İdare Mahkemeleri’nin performans değerlendirme notuna karşı yapılan itirazlara ilişkin işlemin iptaline karar vermesi de emsal teşkil eden hususları güçlendirmektedir. Görüldüğü üzere değerlendirme ölçütlerinin objektif ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Ayrıca verilen nota dair somut gerekçeler sunmak da bir hayli güçtür. Nitekim ilgili değerlendirme formu incelendiğinde görülecektir ki, maddelerin büyük çoğunluğu şaibeye ve dolayısıyla tartışmaya açık bir durumdadır.
Eğitimin hızla siyasallaştığı bir ortamda öğretmenlere getirilen performans değerlendirme süreci oldukça aşikar olup bu değerlendirme sürecini yürüten kişilerin ne kadar objektif olduğu ve formdaki tüm maddeleri gözlemleyebildiği de ayrıca tartışmalıdır. Performans değerlendirme noktasında Okul Müdürü’nün ne kadar liyakat sahibi olduğu da ayrıca tartışılır. Elbette liyakat sahibi olup gerçekten o makamı hak eden eğitimciler vardır. Lakin torpille idareci olan veyahut zorunlu hizmet alanlarındaki sirkülasyonun diğer görev alanlarına göre nispeten fazla olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğu takdir de görülecektir ki, zorunlu hizmet alanlarındaki idarecilerin bir çoğu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından teklif edilerek Kaymakamlık oluru ile görevlendirilmiş “Müdür Yetkili Öğretmenler”dir. Peki bir kısmı daha bir yıllık öğretmen olan “Müdür Yetkili Öğretmen” nasıl olur da bir diğer öğretmeni değerlendirebilir? Hele de farklı konularda ayrışmalar içerisinde bulunan okullar için bu durum tam bir kavgaya dönüşmektedir. 2016 örnekleri bunu göstermiştir. Hele bir de bu günlerde tartışılan bir konu daha vardır ki, veli ve öğrencilerin öğretmene not vermesi... Görevini tam yapmaya çalışan bir öğretmenin bu durumdan endişesi yoktur. Lakin ayaklar altına alınan öğretmenlik onurunun itibarının daha da düşmemesi için bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Bir hastaya doktora not ver denmiyorsa ya da bir askere bir komutana not ver denmiyorsa bir öğrenciye de öğretmene not ver denemez, denmemelidir. Aksi takdir de okullarda başlayan disiplin sorunu artarak devam edecektir. Öğretmenlerin bir çok yaptırım gücü elinden alınmış, disiplin cezaları olabildiğince esnetilmiş bir durumda iken yaşanan disiplinsizlik örnekleri ortadadır. Öğrencinin öğretmene not verme meselesi, askeri ve emniyet birimlerindeki ciddiyet kadar önemlidir. Zira kurum içi disiplin bağlamında ne velinin not vermesi ne de öğrencinin not vermesi, ne de müdürün not vermesi doğru değildir. Bu durum öğrenci-öğretmen arasında karşılıklı menfaate dönüşebilir ve bu durum müşteri-satıcı ilişkisine dönüşebilir. Oldukça yanlış ve eğitim sisteminin ciddiyetini bozacak olan bu uygulamadan biran evvel vazgeçilmelidir. Öğretmenler arasında not gerilimi yaratarak hizipleşmelere sebep olmak hoş bir durum değildir. İlla ki bir performans değerlendirme sistemi getirilmek isteniyorsa bunun yolu bu değildir. Bunun yolu her yıl yapılacak bir sınav da değildir. Zira böylesi bir durum kadrolu öğretmeni sözleşmeli öğretmen yapmak demektir ki, bu direk 657 güvencesini hedef almaktır. Dört yıl okuyarak KPSS’ye girmiş ve atanarak bir yıl stajyer olarak görev yapmış akabinde de Adaylık Sınavlarını başarıyla geçmiş bir eğitimcinin performansını ölçmeye kalkmak için öncelikle yanlış giden eğitim sistemini düzeltmek gerekmektedir. Zira mesele öğretmen değil, eğitim sistemidir. Öğretmen bu sistemin bir parçasıdır. Unutulmasın ki, bir eğitimci de o sistemden yetişmekte ve o sıralardan geçmektedir. İllaki bir Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi uygulanmak isteniyorsa, bunun için gerçekten objektif kriterler oluşturulmalı ve bu performans sistemi için MEBBİS gibi bir sistem üzerinden öğretmenlerimizin yayımladıkları yayın, lisanüstü eğitim durumu, düzenledikleri faaliyet, katıldıkları seminer-kurs vb. durumlara göre sabit ve ispatlanabilir, objektif kriterler üzerinden notlar verilmelidir kanaatindeyim. Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Bunun için bazı kararlar alınırken eğitim faaliyeti icra eden eğitim personelimizin itibarına gölge düşürmeyecek şekilde kararlar alınması bugün her zamankinden daha da önem arz eder olmuştur.