Abdullah DAMAR
“Etkili Okul”da Tarihsel Süreç
1930’larda Barnard etkililiği, örgütün amaçlarına ulaşma derecesi olarak tanımlamıştır. Etkenlik ise örgüt girdilerinin, istenilen çıktılara ulaşma derecesi olarak tanımlanmıştır. Bu iki kavram arasında denge kuran okul “Etkili okul”dur. Örgütte bu iki kavram arasında yönetimlerin en temel uğraşıları arasındadır.[i]
O günden bugüne kadar etkili okul konusunda açık, spesifik, uygulamalı, kapsamlı ve kuramsal çerçevelere uyan bir tanım henüz yapılamamış, sadece etkililiğin çok boyutlu bir kavram olduğu konusunda bir ortaklaşma sağlanmıştır.
1960’lı yılların sonlarında ABD’de yapılan kimi araştırmalarda, okulun, öğrenci başarısında küçük bir etkisinin olduğu; buna karşılık öğrenciler arasındaki aile ortamı, sosyo-ekonomik durum, aile özgeçmişi gibi unsurların öğrenciler arasındaki başarı farklılaşmasında daha fazla etkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu araştırmalar sonucunda okulun eğitim ve öğretimdeki yeri, önemi ve statüsü sarsıldı. Çünkü bu bulgulara bakılırsa, okulun fiziksel ortamı istenildiği kadar düzenlensin, öğrenci başına birim harcama istenildiği kadar arttırılsın, okulun öğretmen kadrosu en etkili şekilde düzenlensin, okuldaki eğitim yöneticileri en üst düzey liderlik özellikleri gösterirse göstersin öğrencilerin öğrenmesinde önemli bir değişiklik olmayacaktır.
Okulun, eğitim-öğretimdeki yerinin yara aldığı bu gelişmeler üzerine eğitimciler yoğun bir araştırma çabasına giriştiler. Bu araştırmalarda hedef, daha önce yapılan araştırmaların yöntem bakımından eleştirilmesi ve ampirik araştırmalara başvurularak, okulun, eğitim-öğretimdeki yerini ortaya koymaktı.
1970’li yıllarda yapılan etkili okul araştırmalarda öncelikle başlıca sayıltılar[ii] ve bunların değerlendirmeleri şu şekildedir;[iii]
-“Okulun, öğrenci gelişimine etkisi, toplumun ya da ailenin etkisi kadardır.” sayıltısı su götürür niteliktedir. Zira, yapılan araştırmalarda, okulun öğrenci başarısına etkisinin % 8-15 arasında değiştiği görülmüştür.
-“Okul etkilerinin, öğretmen ve sınıf etkilerinden ayrı olduğu” sayıltısı doğru değildir.
-“Etkili ya da etkisi okulların beş-yedi yıl arasında istikrar ya da tutarlılık gösterdiği” sayıltısı doğru değildir. Bu süreler iki-üç yıl arasında değişmektedir.
-“Okulun çıktılarının bütünlük gösterdiği” sayıltısı ispat edilememiştir. Örneğin, okulun akademik etkililiği yüksek bulunurken, sosyal etkililiği böyle olmayabilir.
-“Okulun tarihi bağlam ve personelinin net bağımsızlık anlayışı ve inancının tek başına okulu daha çok ya da daha az etkili yapacağı” sayıltısı da doğru değildir. Zira okul, çevreden de etkilenmektedir.
-“Atılgan öğretim liderliği faktörlerinin bir okulda bulunmasının, okulun etkililiğini yükselteceği” sayıltısı da doğrulanmamıştır.
Bu anlamda, okulun etkililiğinin çok boyutlu olarak değerlendirilebilmesi için okulun ilişkili olduğu sosyal çevre, öğrencilerin sosyo-ekonomik yapısı, okulun fiziksel kapasitesi, okul iklimi, okul liderliği, okuldaki öğretmenlerin motivasyonu ve kapasitesi, okul yönetiminin etkililiği, ülke içindeki kapsayıcılık ve bölgeler arasındaki fırsat eşitliği ve hatta ülkenin ekonomik ve sosyal durumunun da incelenmesi ve bu unsurların okul etkililiğine ne derece etkisinin olduğu ölçülmelidir.
Bu kapsamda 1970’li yıllardan sonra dönem dönem etkili okul araştırmaları yapılmış ve çeşitli sonuçlar elde edilerek, çıkarımlar yapılmıştır. Bu araştırmaların sonuçlarına göre de etkili okul konusunda farklı özellikler ortaya çıkmış ve halen çalışmalar devam etmektedir.