ENDÜSTRİ 4.0 ÇAĞINDA CEZAEVLERİ; MEMURLAR ARTIK ‘ ROBOTLARIN BAŞEFENDİSİ!’

Bu yazının orjinali CİPDER( Ceza İnfaz Kurumları Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) ‘’ Paylaşım‘’ Dergisi 2018 Temmuz sayısındadır:

Son zamanlarda ülkemizde daha da fazla konuşulmaya başlanan ‘’ endüstri 4.0’’ ve onun hayatımıza getireceği yenilikleri değerlendirmek ve mütalaa etmek, ülkemizin endüstri 4.0 çağını yakalaması adına temel atmak açısından çok önemli olacaktır. Zira ülkemizin önemli bilim kurgu yazarlarından ve insanların kendisini daha çok ‘’ Metal Fırtına‘’ fenomeniyle tanıdığı sayın Orkun Uçar’ın belirtiğine göre; ‘ bir millet gelecekte ve bilimde var olmak istiyorsa, bilim kurgu edebiyatında var olmak zorundadır’. Bu yazıda ise endüstri 4.0 çağında ceza infaz kurumlarının bilim kurgu edebiyatını yapmayacak olsak da en azından buna malzeme sağlayacak fikirleri mütalaa etmeye çalışacağız.

Öncelikle endüstri 4.0’ı tanımlarsak: Endüstri 4.0, insanoğlunun daha önceki yaşadığı; buhar, bant seri üretim, elektrik sanayi devrimlerini takip eden üç devrimin devamı olarak, insanoğlunu endüstrinin fiziki güç-emek gerektiren bölümünden çekecek; üretimdeki verimi artıracak, insanoğlunun yıpranmasını önleyecek ve tasarruf sağlayacak dördüncü devrimidir. Şu an üretimi bazı ülkelerin bir tekeli durumunda gözüken robotların ve bilişimin ağırlıklı olduğu teknolojiye ulaşılması maliyetli bir durum gibi gözükse de robot ve bilişim teknolojilerinin matematiksel ivmeyle yaygınlaşması ile şimdiden ucuzlama trendine giren bu teknolojilerin varlığı ile, sanayi üretiminin insanı yıpratan kısmından insanın arındırılmasını hedefleyen bu devrim planı, ilk olarak Almanya’da ortaya çıkmış ve bizim de devletimiz dahil birçok devletin gelecekteki yol planında tasavvur edilmeye başlanmıştır. İnsanın üretimin kas gücü gerektiren kısmından çekilmesi ilk bakışta işsizliğe sebep olacak gibi gözükse de dikkatlice mütalaa edildiğinde insanın bu robot teknolojisinin yönetişimi, bilişimi, yazılımı ve bakım ve onarımı kısmında da, hem de, yeni ihtiyaç duyulan ve icat edilen meslekler dahilinde çalışması ile iş imkanlarının artarak devam edeceği öngörülmektedir. İcat edilen mesleklere bir örnek vermek gerekirse; Siemens AŞ. Genel Müdür Yardımcısı ve ülkemizde Endüstri 4.0 denince önemli insanlardan biri olan Ali Rıza Ersoy; bundan 6-7 sene öncesine kadar ‘’ sosyal medya uzmanlığı‘’ adında bir mesleğin olmadığını ancak şu an için gençlerin bu mesleği göğsünü gererek sahiplendiğinden bahsetmektedir. Yani anlaşılacağı üzere insanoğlu işsiz kalmayıp sadece ‘’ iş‘’ denilen şeyden anladığı, endüstri 4.0 devrimiyle birlikte, büyük bir değişime uğrayacaktır. İnsan çalışmadığı için, üretim kısımlarında; aydınlatma enerjisine ihtiyaç duyulmaması, hata ve riskin çok ciddi miktarda azalması, üretimde esneklik ve hız ‘’ 4.0’’ın örnek gösterilebilecek birçok avantajlarından bazılarıdır.

Bu mantıkla insanın kas gücünü ceza infaz kurumalarındaki infaz ve ıslah faaliyetlerinden mümkün olduğunca çekerek, insanımızın zarar görmesini, yıpranmasını önlemeyi  planlarsak: Ceza infaz kurumlarında merkez kontrol birimlerinin sayısı ve işlevi daha da fazla artırılarak ve de hücre-oda (tek kişilik odalar) sisteminin avantajıyla da ceza infaz kurumlarında kapı açma, kapama, havalandırmaya çıkarma vb. faaliyetlerin elektronik kapılar aracılıyla merkez kontrol birimlerindeki memurların komutları ile ceza infaz kurumlarındaki insan gücüne ihtiyaç azalacaktır. Zaten bu bahsedilenler ülkemizde bazı ceza infaz kurumlarında kısmen mevcut olmakla birlikte ara maltalarda; bu maltaları bölmelere ayıracak yine merkez kontrol birimi tarafından yönetilen (cezaevindeki metre kare başına mahkum yoğunluğunu – belki de başka ekstra elektronik cezalandırıcı tedbirlerle-  yönetip yönlendirecek) elektronik kapılar ile kapıların açılıp kapanması ile uğraşan memur sayısı azalacak ve memur daha az riske girecektir. Hükümlü ve tutukluların yemek, ilaç, kantin, çamaşır vb. ihtiyaçları ise yine raylı ve asansörlü sistemler üzerine inşa edilmiş araç-arabalar ile yine merkez kontrolden yönetilen kapılar sistemi ile tek kişilik olmayan odalarda bile bireyselleştirmiş hizmet sağlanmasının gayet kolay olacağı düşünülebilir. Bu bakımdan endüstri 4.0 mantığı ile gündüz bile ışık ihtiyacı duyulan ana ve ara maltalarda insan varlığı en aza ineceğinden ışıklandırma ihtiyacı azalacaktır. Böylelikle geleceğin gözle daha karanlık gözüken cezaevleri aslında memurların teknik, sosyolojik ve psikolojik hizmetlere daha çok zaman ayırabilmesinden ötürü aslında gerçekten daha çok aydınlık kurumlar olabilecektir. Ana ve ara maltaları ve hatta koğuş ve odaların içlerini bir çok elektronik kapılı bölmeler ile ayıran bir sistem tasavvurunda memurların ve mahkumların fiziki temas gereği en aza inebilecektir. Düşünüldüğünde koğuşlara bile hizmet götürülmesi gereken durumlarda memur ve hükümlü ve tutukluların birbiri ile temasını ve hükümlü ve tutukluların üzerlerinin aranması ihtiyacı bu elektronik kapılar aracılığıyla birbirinden ayrılan çokça bölümler mantığıyla en aza inebilir. Sayımlar yüz tanıma, parmak izi okuma vb. bir çok pratik yöntemle rahatlıkla halledilebilir. Ülkemizde de zaten bazı pilot uygulama denilebilecek pratikler en azından açık ceza infaz kurumlarında mevcuttur. Yeni nesillerle birlikte e mail artık mektubun yerini alacağından ötürü koğuş ve odalarda hükümlü ve tutukluların diğer cezaevi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri (mesela ailelerinden gelen mailleri, koğuşa gitme ihtiyacı duymayacak olan ‘ mailci’ memurun kontrolünden sonra rahatlıkla okuyabilecekleri ya da kurum revirinden veya diğer birimlerden randevularını alabilecekleri) internete kısıtlı şekilde bağlı bilgisayarlar olmazsa olmazlardandır; hükümlü ve tutuklular e devlet hesapları aracılığıyla dosyalarının infaz süreçleri ile ilgili bilgileri anlık öğrenebilecek, kendilerine yapılacak tebliğler için memurlara ihtiyaç duymayacaktır. Bu şekilde koğuşlarda kısıtlı internet çok yakın gelecekte bile öngörülür bir haldedir.  Düşünülebilecek bu pratik uygulamalara rağmen insan sosyal bir varlık olduğundan ötürü ceza infaz kurumlarından memurlar tamamen çekilemeyecektir. Belli bir süre aralığında eski usul infaz ve ıslah çalışmaları yapılabilir. Hatta çocuk ve gençlerin ya da akıl sağlığı yerinde olmayan hükümlü ve tutukluların kaldığı ceza infaz kurumlarında bu sistemlerin hayata geçirilmesi, insanın sosyal bir varlık olmasından ötürü, uygun bile olmayabilir. Elektronik araç ve gereçleri hileler ile kandırma durumuna karşı ise ihtiyaç dahilinde aydınlatma ve kontroller yapılabilir. Asayiş, adalet, güvenlik, infaz ve ıslah çalışmalarının herhangi bir ‘ ruhla’ ya da organizma ile bütünleşmemiş yapay zekalara teslim edilmesinin şimdilik imkansız gibi görünmesinden ötürü, memurların tamamen kurumlardan çekilmemesi; belki de içinde robotların da hizmet edeceği bu büyük çapta olan ve aynı zamanda büyük oranda da elektronik olacak kurumlarda, mahkumlar ve infaz ve ıslah sistemi arasında adaletli bir hüküm sürmesi, hakemlik yapması açısından isabetli olacaktır. Asayiş yönünden durumlarda ise adalet ve insanilik açısından eski usul yani insan gerektiren müdahaleler için cezaevini gerektiğinde bölmelere ayıracak (yani cezaevindeki metre kare başına mahkum yoğunluğunu – belki de başka ekstra tedbirlerle-  yönetip yönlendirecek) elektronik kapılar sistemi sayesinde eskisine göre daha az sayıda vardiyalar halinde memur ‘’ hazır kuvvet’’ birimleri ile birlikte gelecekteki tüzük ve kanunların uygun görmesi ile az sayıda hükümlü ve tutuklunun birbirine zarar vermesini pratik şekilde önleyecek merkez kontrol birimleri aracılığıyla elektronik şekilde plastik mermi sıkan ya da benzer önlemler içeren araç ve gereçler de ihtiyaç dahilinde olacaktır. Ceza infaz kurumları memur, hükümlü ve tutukluların hayatı ve sağlığı açısından çok ciddi kurumlar olduğu için daha çok insani olan ‘’ 4.0’’ anlayışı şarttır. Bu sayede hata kaldırmayan bu kurumlarda sorunlar yüksek verimle pratik şekilde çözülecektir. Ceza infaz kurumlarının şimdiki halini bile tanımayan kamuoyu ceza infaz kurumlarında endüstri 4.0’ı, haklı olarak, insani bulmayabilir lakin bu kamuoyunun ceza infaz kurumlarında sağlıklı bir yönetişim olmadığı zaman sonuçlarının ne olacağını bilememesinden kaynaklanacaktır. Sonuçta bu işle içli dışlı olmayan insanlarımız kaba tabirle maalesef ceza infaz kurumları işleyişini ‘ TV’lerdeki gibi’ sanmaktadır.

Yapay zeka gelecekte ne kadar ‘’ zeki‘’ olursa olsun duygusal zeka da gerektiren adalet, infaz, ıslah, istihbarat ve asayiş işlerinden insan tamamen çekilemeyecek gibi gözükmektedir. Bu büyük elektronik kurumların yönetişimi olağan üstü durumlarda gerektiğinde bölgesel (kaymakamlıklar ya da yeni tahsis edilecek bölgesel müdürlük ya da ‘ kampüs müdürlükleri’ vb.) ya da merkezi üst düzey birimler (Genel Müdürlükler) tarafından bile bu tasavvur edilen bilişim çağında anında teslim alınıp yönetilebilir. Görünen o ki geleceğin ceza infaz kurumlarında; elektronik aletler, araç ve gereçler; hükümlü ve tutuklular, memurlar, robotlar ve ceza infaz kurumları dışındaki dünya, birbirleriyle; organik, hızlı ve anlık bir iletişim dahilinde infaz ve ıslah rejiminin yürütülmesini icra edecekler gibi gözükmektedir. Bu değişim ile birlikte memur ve hatta amir sayısı ve statüsü ile ilgili ciddi nitelik ve nicelikte olarak değişiklik ve yönetişimde verim olacağı tahmin edilebilir. Tabi ki yeni memuriyet, amirlik ve yönetişim anlayışıyla, yeni mobbing türevlerinin ortaya çıkmasının sistemi sabote etmesinin önüne geçildiği müddetçe bütün bu bahsedilenler sağlıklı şekilde işleyecektir. Endüstri 4.0 çağında insanoğlu ciddi ve sosyal bir yapıda olan ceza infaz kurumlarını yönetirken, bütün bu sistemler arasında bütün bu ciddi işleri bir pc oyunu gibi algılamaya yani ‘ sanal gerçeklik’ tuzağına düşmemelidir. Bunun gibi sorunlara karşı gerekli sosyal ve diğer tedbirler alındığında birçok devlet kurumunda endüstri 4.0 anlayışına sorunsuz şekilde geçilebilecektir. Ast ve üst düzey birimler arasında sorunlara anlık çözüm sağlayan hızlı iletişim ve koordinasyon sağlanabilecektir. Bunun sonucunda insanımızın Kaymakamlıklar, Genel Müdürlükler, Müdürlüklerin yapısı ve işleyişinden anladığı değişecektir. Devletimizde birçok birimin varlığı yok olabilir, yapısı ve işleyişi değişebilir, yeni yönetişim anlayışı ile yeni birimler ihdas edilebilir. Gelecekte ‘’ merkez’’ ve ‘’ taşra’’ o kadar çok iç içe olacaktır ki bu kavramların ihtiva ettiği anlam devlet yönetimi bağlamında buharlaşabilecektir.  

Görünen o ki geleceğin memurları robotların ‘’ baş efendi’’si olarak; güvenlik işinin yanında teknik işlere, bilişim işlerine ve belki de psikolojiye ciddi derecede hakim olacak çok yönlü olacak, infaz ve asayiş için teknolojinin yardımı aracılığıyla o kadar da zorluk çekmeyecek aksine ıslaha ve iyileştirmeye daha çok vakit ayırabileceklerdir.

                                                                                                                                    Mehmet DAĞLI

                                                                                                                              İnfaz ve Koruma Memuru

      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet DAĞLI Arşivi