Mehmet DAĞLI
CEZA İNFAZ KURUMLARI VE MEMURLARI İÇİN REFORM ÖNERİLERİ
Devletimiz yüzyılların getirdiği tecrübe ve halkımızın dinamizmi ile birlikte en zor zamanlara, yeni veya acil ihtiyaçlara karşı her zaman dinamik bir şekilde cevap vermiş, düzenlemeler, reformlar vb. icraatlarla yeni durumlara adapte olmak açısından gelişim-değişim atakları yapmıştır. Kuruluşları, ‘’ müsteşarlıkları’’, makamları, şubeleri, birimleri değiştirmek, kaldırmak, geliştirmek, yenisini icat etmek devletimiz için hep daha ilerisine tekamül etme açısından çok önemli ama bu durum zaten devletimizin karakteristik özelliği olduğundan ötürü sıradan icraatlar olagelmiştir. Normalde çok zor olan bu değişim-reform süreç ve çabaları devletimizin ve bürokrasimizin üzerinde yükseldiği ve sağlamlığını aldığı ‘devlet geleneğimizin’ kalitesi sayesinde ilerleyebilmiştir. Bu devletimize has karakteristik özellik dünyadaki birçok devletin ya da oluşumların ne parayla, ne zorbalıkla ne de hileyle elde edebileceği bir şeydir. Mesela sözlerimizin altını dolduracak çarpıcı tarihsel örnekler verecek olursak; ‘’DÜNYA SAVAŞ TARİHİ: Osmanlı Askeri Tarihi; Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri 1792-1918( Timaş Yayınları)’’ adlı kitaptan: ‘’ (…)Birinci Dünya Savaşı sırasında Başkomutanlık Karargahı ve Harbiye Nezareti’nin faaliyetlerinde hem nicelik hem de niteliksel olarak büyük bir sıçrama yaşanacaktı. Balkan Savaşı sırasında Erkan’-ı Harbiyye-i Umumiyye Dairesi’nde 5-6 civarında şube mevcut iken Birinci Dünya Savaşı Başkomutanlık Karargahı’nda bu sayı 30’u geçti. Ayrıca ilk kez Balkan Harbinde yürürlüğe girmiş Almanya’daki muadilinden tercüme Menzil Hizmetleri Talimatnamesi Birinci Dünya Savaşı’nda tesis edilen Menzil Umum Müfettişliği ile büyük bir teşkilatla desteklenir hale geldi. Sadece merkezde değil, ordu ve kolordu komutanlıkları bünyesinde de menzil müfettişlikleri oluşturuldu ve bunların alt birimleri bir şebeke gibi sahadaki en küçük birliklere kadar yaygınlaştırıldı. Başkomutanlık Karargahı ve Harbiye Nezareti’nde 1914-1918 arası peyderpey açılan şube ve müfettişlikler arasında, başta havacılıkla ilgili olan Umur-ı Havaiye Müfettişliği olmak üzere Oto Umuru Müfettişliği, Makineli Tüfek Müfettişliği, Esliha Müfettişliği, Hücum Kıtaları Komutanlığı gibi yeni teçhizat ve birlik yapılarının sevk ve idaresine mahsus uzmanlık büroları yerini aldı.(…)‘’ Hatta yine aynı kitaba göre Kırım Harbi (1853-1856) sonrası Osmanlı motor ustaları Beyrut ve Zuhaf Korvetlerinin makinelerini taklit ederek yerli bir motorun üretimini gerçekleştirmiş ve bunu Merih ve Utarid korvetlerine monte etmişlerdir. Kitapta daha nice vakıa ile devletimizin dinamizmi, ilericiliği ve üretkenliği örneklenmiştir. Bu tarihi misalleri bir de Genel Müdürlüğümüzün içerisinden zamanımızdan örneklerle tamamlayalım. Bundan yaklaşık 11-12 yıl önce ülkemizde sıfırdan inşa edilmiş olan ‘’ Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığının’’ kurulmuştur ve hatta bu daire başkanlığının bir genel müdürlüğe tekabül ettirilmesi bile düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Adalet Bakanlığı bünyesinde yakın zamandaki ‘’ Mağdur Hakları Daire Başkanlığı’’ gibi benzer oluşumları kurmakta zorlanmayan devletimizi tanımlayacak icraatlar diğer bir çok bakanlık ve genel müdürlüklerimizde incelersek ortaya çıkacaktır. Bu dinamizmin devletimizin bütün birimlerinin disiplinli bir devlet felsefesi anlayışı içerisinde gerekirse bir biriyle organik bir bütünlük içerisinde de yekun bir halde devam etmesi ihtiyaca göre yeni kuruluş ve birimlerin teşekkül ettirilmesi ve hatta gerekirse bazı kurumların bir çatı altında birleştirilmesi temennisi ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nde düşünülebilecek reformları mütalaa edelim:
- Genel Müdürlüğümüz’de zaten farklı daire başkanlıklarının çatısı altında ‘’ AR-GE bürosu’’ , ‘’ Proje Bürosu’’, ‘’ Terör Bürosu’’ , ‘’ Medya Takip Bürosu‘’, ‘’ Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu‘’, mevcuttur lakin terör örgütleri ve ülkemize düşman yapılara karşı sağlıklı bir direnç gösterebilmek adına ‘ istihbarat-propaganda-moral-motivasyon-medya’ alanlarında bir çatı altında faaliyet gösterebilecek bir büronun teşekkülü düşünülebilir. Bu ceza infaz kurumlarımıza ve memurlarımıza iftira atıp duran ve işi kara propaganda olan ve terör örgütlerinin profesyonelliğini taşıyan yayın organlarına ve insanlara karşı faaliyetin, görevi sadece yukarıdaki bahsedilen alanlar olacak olan bir büro açısından sürdürülmesi çok daha sağlıklı olabilir. Bu büro aynı zamanda üyeleri ceza infaz kurumlarımızda tutuklu veya hükümlü şeklinde bulunmakta olan terör örgütlerinin ideolojisini çalışarak o örgütlere karşı memurlarımızı ve yeri geldiğinde hem o terör örgütü üyeliğinden bulunan hükümlü ve tutukluların hem de diğer hükümlü ve tutukluların düşünce ve ruh dünyasını koruyacak hem de moral-motivasyonuna destek olacak şekilde ‘ ideolojik’ çalışmalarda bulunabilir. Bu bürodaki memurlar ‘’ dış güvenlik reformu’’ da düşünüldüğünde tutuklu ve hükümlülerin sevkleri ya da bu hükümlü ve tutuklularla ilgili gerektiğinde istihbarat ya da ilgili diğer kurumlardan alınacak yardımların planlaması ve sekretaryası, memurlara servis hizmetlerinin güvenliği, saha ve ceza infaz kurumlarının güvenliği, memur ve amirlerin güvenliği, bunlarla ilgili istihbarat değerlendirilmesi ve sekretaryası gibi alanlarda da çalışmalar yapabilir. Ülkemizin emniyet, jandarma veya diğer istihbarat birimleri ile yakın bir çalışma içerisine girebilir, onlardan eğitim desteği alabilir, onlarla kurumsal ilişkiler tek çatı altından yürütülebilir. Böylece Genel Müdürlüğümüzün ihtiyaç duyacağı ‘ istihbarat-propaganda-moral-motivasyon-medya’ alanlarında tek bir bürodan, kurumsal ve zamanla profesyonelce olacak faaliyet gösterilebilir. Bütçe konusu, memur sayısı abartılmadan ihtiyaca göre pilot bir uygulama hayata geçirilse hiçbir konuda zarar ya da israf olmayacağı gibi bu oluşan nüve ilerleyen yıllarda Adalet Bakanlığımıza bağlı olacak bir istihbarat teşkilatının temelini bile atabilir(Zira ABD’deki FBI teşkilatı Adalet Bakanlığı’na bağlıdır). Zira Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün anılarına göre ‘’ sol’’ bir terör örgütü TSK’da yüzbaşı seviyesine kadar sızmıştır. Malum bir ‘’sağ’’ terör örgütü ise devletimizin birçok önemli mevkilerine sızmıştı. Bu örnekle birlikte düşünüldüğünde Genel Müdürlüğümüzde 46.281 infaz ve koruma ve baş memuru ile (Kaynak: http://www.cte.adalet.gov.tr/ ) ve onların amirleri ile birlikte doğrudan güvenlik işi icra eden memurlarımız olduğu düşünüldüğünde diğer güvenlik teşkilatları gibi Genel Müdürlüğümüzün de bu alanda her türlü iftira, kara propaganda ve espiyonaj faaliyetine karşı tek bir elden kurumsal bir faaliyet göstermesi tecrübe ve başarı açısından daha sağlıklı olabilir.
- Dış güvenlik reformuna adımlar olarak silahlar ve silahlı eğitimle ilgili geçiş aşaması için daha önce yasa tasarısında bulunan dış ve iç güvenlik daire başkanlıklarına nüve oluşturacak şekilde bir büro teşekkül ettirilebilir. Eğitim merkezlerine poligonlar kurulup eğitmenler diğer bakanlık ve genel müdürlüklerin desteği ile kolaylıkla istihdam edilebilir. Bu eğitime görsel bir örnek verecek olursak gümrük muhafaza memurlarının tabanca atışı ile ilgili güvenlik, tutukluğu giderme, çeşitli pozisyonlarda atış, tek-çift göz atış vs. birçok unsuru öğrencilere kazandıran (tahminen bir ya da iki haftalık yatılı) eğitim internette mevcuttur. (video linki: https://www.youtube.com/watch?v=zBbp8GGNbv4 ) Eğitmenlerimiz şimdiden istihdam edilebilir ve öğrenci yetiştirmeye başlayıp dış güvenlik reformu yolunda adımlar kat edilmiş olunur. Ülkemizde bir çok komutanlık ve genel müdürlük bu konuda rahatlıkla yardımcı olabilir.
- Yakın savunma eğitimi kadrolu yani iki buçuk aylık eğitim alan memurlarımıza eğitim programı değiştirilerek ve yeteri kadar eğitmen istihdam edilerek, beden eğitimi günde bir saate çıkarıldığında bu eğitim, bir öğrenciye, kendini eğitim sonrası da kendini geliştirmeye devam edecek olursa ilgili konuda rahatlıkla bir eğitmen kadar donanımlı olacak şekilde temel atabilir.
Fikirler çoğaltılabilir ve ayrıntıyla işlenebilir ve her zaman için daima ileriye tekamül eden geleneğimiz ile barışık yaşamamızın, özümüzle-geleneğimizle barışık yaşamak anlamına geldiği için içtimai hayatımızı çok daha sağlıklı tutacağı aşikardır. Bu yaklaşım devletimizin bütün birimlerine yakışır ki zaten bu devletimizin geleneğidir.
İnfaz ve Koruma Memuru Mehmet DAĞLI, Tarsus 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu