Metin AKGÜN
Çanakkale Zaferini Doğru Anlamalı ve Anlatmalıyız
18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk ve dünya tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır. Çanakkale Zaferi, coğrafyayı vatan kılmak, bayrağı yere düşürmemek, ezanı dindirmemek için, vatan topraklarımızı savunmak ve korumak için canlarını ortaya koymaktan çekinmeyen şehitlerimizin anılması bakımından önemli ve anlamlı bir gündür.
Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir iman ve kahramanlık destanıdır.
Çanakkale Zaferi;
“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”
Satırlarında ifadesini bulan şekli ile rezil bir istilaya uğrayarak; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu aziz milletin kahramanlık destanıdır.
Bu destan, bir iman-küfür mücadelesi, bir milletin yeniden şahlanışı, var oluş mücadelesidir.
Çanakkale savaşı, Allah’ın (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(1) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.
Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.
Bu zafer, Allah’ın (c.c.) “Ey mü'minler, bir savaş birliği ile karşılaştığınızda direniniz, Allah'ı çok anınız ki, başarıya eresiniz.” (2) Şeklindeki müjdesine mazhar olan, Mehmetçiğin cihat yolundaki azim ve gayretinin, destanlaştığı zaferdir.
Bu zafer, savaşta gözlerini kaybeden Mehmet’in komutanına verdiği cevapta; “Üzgün değilim, gözlerim görürken vazifemi yaptım, gözlerim göreceğini gördü” diyen ve Hz. Peygamber’in “İki göz var ki ateş onlara değmeyecek; Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.” (3) Müjdesine nail olan Mehmetlerin kazandığı zaferdir.
Bu zafer, komutanının “ben size ölmeyi emrediyorum” deyişine itaat eden, Allah’ın (c.c.) “Allah yolunda öldürülenlere sakın "ölüler" demeyin. Tersine onlar diridirler, ama siz farkında değilsiniz.”(4) ayeti kerimesi ile müjdelenen, Mehmetlerin, kanlarıyla yazdığı, bizlere bir vatan, bir bayrak, bir istiklal bırakmak için hiç düşünmeden, ölüme, gül bahçesine girer gibi gülümseyerek koşanların, kanlarıyla yazdığı bir zaferdir.
Çanakkale Zaferini anlatmaya çalışan herkes; bu harbin manevi cephesine vurgu yapar, anekdotlarla zenginleştirmeye çalışır konuşmalarında, yazılarında… Özellikle, Bedir’deki ruhla mukayese yapar Mehmetçiğin o asil mücadelesini…
Ancak; Çanakkale’yi geçilmez yapan, Mehmetçiğe o asil ruhun nasıl kazandırıldığı es geçilir…
Yeterince ve samimi olarak konuşulmaz nedense asıl ihtiyacımızın bu olmasına rağmen…
Oysa hiçbir şey tesadüf değildir.
Çanakkale de Mehmetçikte, bizi biz kılan değerlerin en samimi yaşanmasındaki zirve olan; o teslimiyetin, nefsinden arınmışlığın o safiyetin, o masumiyetin, kaynağı yeterince konuşulmamakta nedense…
Oysa bu değerlerin kaynağı, mana derinliği, yarınlarımız olan evlatlarımıza, gençlerimize kazandırılmadan, Çanakkale’deki Mehmetçiğin fedakarlığının taşıdığı anlamı vermek mümkün mü?
Bugünün gençliğinin; kitle kültürü tesiri altında savunmasız haliyle, günümüz modası olan ve sanal ortam değerlerini yaşamayı öğrenen ve bu yönde yaşarken, salt gireceği sınavlarda birkaç soru daha fazla çözmekten başka gaile taşımayan, kalan zamanında da (büyük bir çoğunluğunun) nefsinin tatmini odağında yaşamaya özendirilmeye devam edildikçe, Çanakkale’deki Mehmetçiğin fedakarlığının doğru anlaşılmasının mümkün olmayacağını düşünüyoruz…
Gereken tedbirler eğitim sürecinde alınmadan…
Çanakkale’de savaşan, Mehmetçiği eğiten Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey’in Mehmetçiğe verdiği eğitim sürecini kaç kişi hatırlıyoruz…
Kilitbahir tabyalarında eğitim subaylığı yapan Mehmet Hilmi Bey’in o günlerle ilgili hatıraları; “Cepheden Cepheye Bir Ömür” adı ile Gazanfer ŞANLITOP tarafından kitaplaştırılan o hatıraları okuduk mu?
Günümüz dünyasında evlatlarımız, gençlerimiz aldıkları eğitim sürecinde manevi açıdan mana derinliği ile bilim arasındaki dengeyi kurmadan bizi biz kılan değerlerin eksik kalacağını, eksik kalmanın kaybettireceklerini fark ettirmeden; Çanakkale ne kadar anlaşılabilir bugün…
İstikbalimizin teminatı olacak gençlere yönelen, küresel eşkıyaların kontrolünde yönetilen ve devam eden büyük tehdit ve tehlike olan “Dijital Bağımlılığın” yaşandığı günümüzde,
Daha yapacak çok işimiz olduğunu düşünüyoruz…
Bugün, vatan ve hürriyetimize, din ve devletimize, can ve mal güvenliğine, gönderde dalgalanan bayrağımıza ve ezanımıza sahip isek, bunu vatan uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmamalı, unutturmamalıyız.
Çanakkale ruhunu yaşattığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacağı inancımız ile 109. yıldönümünü idrak edeceğimiz Çanakkale Zaferi'mizi en içten duygularla kutluyor; 18 Mart Şehitler Günü'nde bu mukaddes topraklar uğruna eşsiz bir mücadele örneği sergileyen, hiç çekinmeden canını ortaya koyan tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla yâd ediyorum.