Metin AKGÜN
Yeni Yıl Mesajı
Yeni bir miladi yıla giriyoruz. 365 gün, altı saat dünde kalırken, 2021 miladi yılı başlayacak. Salgın şartların ağır bilançosu, sosyal, siyasi, iktisadi ve özellikle psikolojik açıdan ağır travmaların yaşandığı şartların gerdiği bir süreçte, 2020 bir an önce gitse diye beklenen bir süreç yaşadı. 2021’e; umutla, heyecanla ve sınırsız beklentilerle, …
Bu ağır şartlar ve salgının gerdiği psikoloji içerisinde, istikbalin teminatı olan bir nesli, uzaktan eğitimle sürdürürken, geleceğin gençlerini yetiştirmekteyiz tarihi mesuliyetimiz dâhilinde, olanca gayretimizle…
Bu gayret ve sorumluluk dâhilinde gayret eder, emek verirken; akıllı insanın, yarın hüsrana uğramama hedefinde, kendisine Asır Suresinde verilen ipuçlarının takibinde, dünyada yapması gereken amelleri ihmal etmeyen, her gününü iyi değerlendiren, yaşadığı her anın hesabını iyi yapan insan olduğunu biliriz…
Aziz gönül dostları,! Her yılın sonu, yeni bir yılın başlangıcıdır aslında. Bu başlayan yılın hicri veya miladi olmasının yok aslında bir farkı…
Önemli olan, bu yeni başlangıca dönük ne planladığımız, neye odaklandığımız değil mi?
Son günlerini yaşadığımız 2020’nin bir an önce gitsin beklentisi, sorunlarımızı örtmeye yetmeyeceğini düşünüyor, yarının inşası sürecinde ciddi bir öz değerlendirme yaparak, 2021’e yönelik, salt mesajda kalmayan, icrada etkili olmaya yönelik, sorunlarımıza dikkat çekmek anlamlı olacaktır.
Kadın cinayetlerindeki artışın, “Öğretim Görevlisi Dr. Aylin Sözer, eski sevgilisi olduğu iddia edilen Kemal Ayyıldız tarafından boğazı kesilip, yakılarak katledildi.” Manşetinin, peş peşe manşetlerde, bir kadının eşi, bir kadının/annenin öz oğlu tarafından katledilmesi haberlerinin, 2021’de ve sonrasında da yaşanmaması toplumsal mesuliyetimizdir.
Geleceğin Türkiye’si için; milli ve manevi değerleri ile çatışma yaşamayan, diğer yönüyle çağın gerektirdiği yeterliklerle donanan, çağdaş, aydınlık, akıldan ve bilimden yana yetenek ve yeterliklerini geliştirmiş, daha bugünden gelecekte ülkeyi yönetecek nesillerin yetişmesine ayrı bir özen göstermeli ve önem vermeliyiz.
İlhan Aksoy’un dediği gibi, “Tarih incelemeleri ortaya koymuştur ki, Türk milletini bütünlük içinde tutan iki güç merkezi mevcut olmuştur: Biri ordu düzeni, diğeri aile yapısı. Bunlardan biri bozulduğu takdirde Türk topluluğu dağılmakta veya tamamen yok olmaktadır.” (Aksoy, 2011).
Aile ve çocuk eğitiminde kurumlaşma hiç şüphesiz o toplumun uygarlık düzeyini de gösterir. Dünyada güçlü devlet kurmanın yolu güçlü aile yapısından, o da ailede babanın yanında güçlü bir anne karakterinden geçmektedir.
Kültür aktarıcısı ve taşıyıcısı olan kadın, toplumda olması gerektiği yeri alırsa bir devletin temel dinamikleri olan bağımsızlık ve egemenlik kavramlarının da saygınlığı derinlik kazanacaktır.
Aile yapımız, kurumsal yönüyle, milleti ve devleti ayakta tutan en önemli dinamiğimizdir.
Yine Aksoyun ifade ettiği gibi, “…Ailenin maddi ve manevi temizliği konusunda da dönemin ünlü seyyahları olan İbn Fadlan, Marco Polo ve Van Yen Dö, Türk kadınlarının ahlaki temizliklerini överek dünyanın en temiz ve ahlaklı kadınları sıfatını kullanmaktadır. Yine onlara göre eski Türkçede veled-i zina sözlerine rastlanmaz. Sonradan bu manalara gelen sözler diğer dillerden özellikle de Farsça’dan geçmiştir. Kadın adları arasında temiz ve faziletli anlamına gelen birçok ismin bulunmasının sebebi budur.” (Aksoy, 2011).
Aile yapımızda yaşanan bozulmanın, bilimsel tespitler ışığında, rasyonel çözüm önerilerine dayalı, bizi biz kılan milli ve manevi değerlerimizin merkezi olan, edep, adap ekseninde “AHLAK” ta yaşadığımız bozulmanın giderilmelidir. Bu kutlu amaca dönük, topyekun bir eğitim gayretiyle, gerek örgün, gerek yaygın, gerek yazılı/görsel/sanal basın, medya organları ve hızla yaygınlaşan ve etkililiği hızla artan sosyal medya marifetiyle de bir seferberlik anlayışı ile ele alınması gerektiğine dikkat çekeriz.
Çünkü bozulan aile yapısı, devlette çöküşün ana sebebi olabileceği göz önünde bulundurularak, behemehâl tedbirin alınması gerektiği hassasiyetimize dikkat çekeriz.
Biliriz ki küresel çapta sosyal-siyasal ve ekonomik bir krize neden olan, COVID-19 salgını, 2020 Mart ayında başlayan süreçte, ülkemizi de derinden etkiledi.
Yine biliriz ki yaraları sarmak için, “Biz Bize Yeteriz Türkiye” dedik, yağımızda nasıl kavruluruz sorusunun cevabını aradık ve bulduk ta…
Yine biliriz ki bu arayış sürecinde, “Küresel Eşkıyaların” kurgularını, bu yönde hazırladıkları tuzaklarını bozduk, bu süreç karşısında çözülmemenin sınavını verdik ve vermeye de devam ediyoruz.
Bu farkındalık ve kültürel kodlarımızın verdiği mesuliyet dâhilinde;
Şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına;
2021 yılını idrak edeceğimiz bir sürecin arifesinde, 2020 ekseninde dünü, öncesi ile birlikte değerlendirerek, süreçte büyük fotoğrafı ıskalamadan, nefislerimizi yenerek süreci değerlendirerek, nefsimizin ve duygularımızın esaretinden kurtulup, gönüllerin birliğinde buluşarak, bizi biz kılan milli ve manevi değerlerimiz ekseninde, muhtaç olduğumuz kardeşliği temin, tesis ve devamını sağlayarak, bu yolda hata yapan yakınlarımızı da uyararak, doğru yola yönelterek, kardeşliğimizi yeniden pekiştirmeye vesile kılabileceğimize dikkat çeker, yeni bir sayfanın açılacağı, 2021 yılının aziz milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.