Metin AKGÜN
Yeni Yıl Mesajı
Yeni bir miladi yıla giriyoruz. 365 gün altı saat dünde kalacak, 2019 miladi yılın her bir günü saat saat, dakika dakika, anbean biterken, 2020 yılı başlayacak.
Miladi 2019 yılı geride bırakmanın heyecanı ve coşkusunun sokakları sardığı izlenirken, bizi biz kılan değerlerimizden kopuşun safhalarını da izliyoruz ibretle…
Küresel aktörlerin kontrolünde medyada başlatılan bu değişim hız kazanmadı mı? Sokaklarımızda, okullarımızda, evlerimizde…
Milletçe yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, küresel eşkıyaların küresel boyutta tahrik ve tertipleri ile şekillenen, Milli Bekamıza Uzanan tehditler de her geçen gün yoğunlaşıyor…
Çok namüsait mahiyette tezahür eden ağır şartlar, eğer kimliğimizi yeniden kazanma yönünde bir ve beraber olursak, ecdadın dün başardığı gibi, biz de silkinir, araladığımız kapalı kapılardan, yepyeni umutlara el uzatarak, ayağa kalkabilir, Türk ve İslam dünyasına yepyeni bir soluk olup, küresel eşkıyaların senaryolarını yırtıp, kendi senaryomuzu oynama yönünde irademizi kullanabilir, yeni yılda aydınlık yarınları kazanabiliriz.
Kabul etmeliyiz ki, yeryüzünde kaldığımız/kalacağımız süre, nefsin tatmini ötesinde, yarına dönük hazırlanmamız gereken imtihan sürecidir.
Salıyı, Çarşamba gününe bağlayan gece yeni bir yılı idrak edeceğiz. Belki duvarlarımıza yeni takvimler asacak, devam eden günlerde de birer birer yapraklarını koparıp atacağız. Takip etmeyi unutacağımız bir süratle, 365 gün bir çırpıda geçecek, Allah ecelden aman verirse 2020 yılının da sonuna ulaşacağız.
Yeni yıl, ister ay’a göre belirlensin hicrî olsun, ister güneşe göre belirlenip miladi olsun fark etmez. Aslolan; yılın, günün adı değil, bizim vakti nasıl karşıladığımızdır. Önemli olan, yeni bir yılın başlamasına yüklediğimiz mana derinliğindedir...
Önemli olan, miladi 2020 yılının başlangıcında ne planladığımız, neye odaklandığımızdır.
Yaşlarımız farklı olsa da hepimiz ömür denilen sayılı günlere sahibiz. Zamanın değerini, hayatın anlamını, gençliğin önemini, bir lokma nimetin ve bir nefes sıhhatin şükrünü idrak edebilmişsek ne mutlu bize!
Ama günlerimizi heba etmiş, malımızı israfla yemiş, aklımızı ya da bedenimizi zehirlemiş, sevdiklerimizi incitmiş, kul olmanın mesuliyetini yitirmişsek; Kazanç nedir sorusunun cevabını düşünmek gerek…
Bir miladi yılın daha sonuna geldiğimiz, yeni bir yılı karşıladığımız şu günler, tefekkür zamanıdır!
Geliniz, geride bıraktığımız yıl içerisinde neler yaşadığımızı, küresel eşkıyaların hedefinde bir milletin ferdi olarak, çıkarlarını müstevlilerin emelleri ile tevhid edenlere karşı ne yaptık?
Neler yapabilirdik?
Neler yapmalıyız?
Sorularının cevaplarını, bu süreçte ilâhî bir imtihandan geçtiğimiz farkındalığı içerisinde hep birlikte tefekkür edelim.
Zamanın geçişini haber veren yıl başlangıcı gibi özel zaman dilimleri, aslında yeni bir başlangıç yapmak için bir fırsattır.
Hatalarımızı gözden geçirip yeni kararlar almak,
Hatalardan pişmanlık duyup da telafi yönünde harekete geçmek,
Hayatımızda yeni beyaz sayfalar açmak gibi…
Eğer rasyonel düşünürsek, zamana değer katabilir, zamanı kurtuluş sebebimiz yapma hedefimizde ilmek ilmek işleyebiliriz.
Unutmayalım ki; biz, güneşe tapınanlara benzememek için, güneşin doğumu ve batışında ibadeti kerahet vakti kabul eden bir peygamberin ümmetiyiz…
Bizi biz kılan değerlerimiz ekseninde, bu güne daha doğru bir mana yükleyerek, özümüzü yaşamaya vesile kılabiliriz tercihlerimizle…
Yeni bir miladi yılın başlangıcının aynı zamanda, “Put Saltanatının”, cahiliye dönemlerinin en karanlık sayfalarının sonuncusunun kapandığı, bir fethin, Kur’an-ı Kerimin “Feth-i Mübin” adını verdiği, Mekke-i Mükerreme’nin fethinin de yıldönümü olduğunu, “Feth-i Mübin”in o an olan kalplerin fethindeki samimiyetle anlam bulduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekeriz.
Bu duygu ve düşünceler ile, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına;
Farklı boyutlarıyla istiklal ve istikbal mücadelesi verdiğimiz hassas günler yaşadığımız bir süreçte, yeni bir sayfanın açılacağı, 2020 yılının milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum.
Zulümlerin, adaletsizliklerin son bulduğu; huzurun, mutluluğun, refahın hâkim olduğu yeni bir yılda buluşmayı diler,
Mekke’nin fethindeki saf duyguların manevi atmosferinde yaşamaya çalışarak, bu yolda nefislerimizi yenerek süreci değerlendirmemiz gerektiği, nefsimizin ve duygularımızın esaretinden kurtulup, gönüllerin birliğinde buluşarak, bizi biz kılan milli ve manevi değerlerimiz ekseninde, muhtaç olduğumuz kardeşliğin tesisine dönük hata yapan yakınlarımızı da uyararak, doğru yola yönelterek, kardeşliğimizi yeniden pekiştirmeye vesile kılabileceğimize dikkat çekeriz.