Mehmet DAĞLI
YENİ MOĞOL İSTİLALARINA KARŞI TÜRKİYE’Yİ SAVUNMAK!
NATO’nun son tatbikatında ülkemize takındığı tavır Türkiye’mizin Batı’nın kendini sömürge yapmasına izin vermediği nadir memleketlerden biri olmasındandır. Yaklaşık binyıldır yoğun şekilde ve öncesinden tarihin belli dönemlerinde, mesela ‘Tanrı’nın Kırbacı’ ile, karşılaşmalarla verilen mücadele ile birlikte artık bazı emperyalist güçlerin bilinçaltlarında silinmeyecek bir iz bırakmış bir güç odağıyız. Böylelikle Batı’ya doğru ilerleyen geleneğimize karşı tabi ki emperyalist güçlerde kalıtsal bir refleks oluşmuş durumdadır. Tarihin akışına direnebilecek hatta bunu değiştirebilecek bir güç odağının olup olmadığı tartışılabilir. Lakin eşyanın doğası gereği Doğu ile Batı hep karşı karşıya gelmiştir ve gelecektir. O yüzden açıkçası son yakışıksız (ama işin doğasına da gayet yakışan) tavır daha önce benzer yaşananları da hatırlatınca sürpriz değildi açıkçası. Bunun yanında ilerleyen zamanlarda ‘’ Doğulu’’ güçlerin de yükseleceği hesaba katıldığında sonuç itibariyle dünyanın her neresinden gelirse gelsin herhangi bir dış taarruza karşı standart dirençli bir strateji şarttır. Hatta bu taarruzlar dünya dışı, bu varsayılabilecek dünya dışı güç ya da bu güçlerle dünyadaki başka emperyalist güçlerin ortaklığı ya da insanoğlunun kendi başına açtığı belalara kadar geniş bir yelpazeden de gelebilir. Bu ihtimallerle birlikte tabi ki isterse tüm dünya birleşsin hiç bitmeyeceği varsayılacak olan toplumsal enerjileri ile konvansiyonel güçlerin Türkiye’yi on yıllar içerisinde bile alt edebileceği şüphelidir. Tüm yapıları; binaları, köyleri, yaylaları, ormanları, hatta dağları taşları tek tek karış karış imha etmedikleri müddetçe dış güçler bu topraklarda barınamaz. Belen Boğazı, Gülek Boğazı vb. birçok coğrafi engeli bile tüm dünya birleşse şu anki normal şartlarda geçemeyecektir. Bu güvenle birlikte en kötü senaryoya hazırlanmanın ülkemizi çok daha güçlü ve güvenç içerisinde tutacağı da aşikardır. En kötü ihtimalleri düşündüğümüzde dış güçler; askeri, kimyasal, biyolojik, nükleer, istihbarat ile ilgili ve hatta siyasi asimetrik bir mücadele yöntemi, strateji ya da teknoloji tanımlayarak konvansiyonel güçlerimize karşı bir avantaj elde ederek kendileri açısından başarılı ilerlemelerde bulunurlarsa iş her bir Türk vatandaşının birey birey, yine bahsedildiği üzere, ev ev, oda oda, bina bina, karış karış, köy köy, yayla yayla mücadelesine kalmış olacaktır. Burada öne çıkacak olan koşul her bir Türk vatandaşının bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti oluşu olacaktır. Zaten hamiyetperver olan insanımızın vatansever duygularının devletimizin resmi ideolojisi ile daha da organik bağlarla bağlandığında böyle bir savunma rahatlıkla tasavvur edilebilir. Bu tanımlamayı devlet-milletimiz yaparak; her bir insanımızın bir devlet olacak, insanlarımızın toplanıp bir araya gelerek de ve çeşitli biyolojik, kimyasal, askeri, nükleer vs. taarruzların belaları ile birlikte mücadele edebilecek ve insanlarımız sırt sırta, omuz omuza birbirleriyle birlikte zor mücadele zamanlarında hepsinin birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devletine tekamül edeceği ‘devlet’-‘devletler’ olacaktır, buna şüphe yoktur.
İşte bu tasavvur edilen dirençle birlikte insanımız şu an için askeri taarruzlara karşı konvansiyonel güçlerimizin zaafa düşeceği kötü senaryolarda kendini koruyabileceği silahlar ve mühimmatlardan yoksundur. Güvenlik işi icra eden devlet memurlarımızın bile senelik 200 mermi istihkakı bulunmaktadır ki bu sayı senede 365 günlük süreç içerisinde silahını en fazla yarım saat kullanabilmek demektir. Ülkemizde mermi fiyatları, silah fiyatları fahiş durumdadır. Kanuni yollardan silah edinebilme hakkı gizli bir ambargo konmuşçasına çok zorludur. İyi insanlar silah bulmakta çok zorlanırken suça bulaşmış insanlarımız rahatlıkla gayri meşruluğun avantajlarını da kullanarak silah elde edebilmektedir. Sivillerce uzun namlulu silah temini yasaktır. Buna rağmen ülkemizin bazı bölgelerinin aksine diğer bazı yörelerinde sanki serbestmişçesine kolaylıkla kanuni olmayan, suç unsuru teşkil eden yollardan rahatlıkla uzun namlulu silah temin edilebilmektedir. Anlaşılacağı üzere insanımızın kendini kötülükten savunma hakkı gizli bir ambargo ile elinden alınmışçasına bir durum vardır. Silah vergileri çok ciddi maddi külfet olmaktadır.
Ülkemizdeki durumun aksine internet kaynaklarından rahatlıkla edindiğimiz bilgilere göre bazı Batı ülkelerinde insanların silah temin etme hakkı anayasa ile sabittir. Hatta ABD’de silah temin edebilme yaşı 18 iken alkol kullanabilme yaşı 21 olabilmektedir. Bu durum ise kendini her türlü tehdit ve kötülüğe karşı savunabilme hakkının önemini ortaya koymaktadır. Bu konu üzerinde Türkçe internet kaynağı az olmakla birlikte son zamanlarda ABD’de yaşayan bir Türk vatandaşımız Atakan Yılmaz bey, youtube videolarıyla, ‘’Baysilah Mrgunman’’ adıyla, oradaki silah temini kolaylığı, bunun vatandaşın hem kendini hem ülkesini koruyabilmesi için yasalarla sabit bir şekilde temin edildiğini, çok ucuz yollardan mebzul miktarda silah ve mermi temin edilebildiğini ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Atakan Yılmaz beyin hem ilgili youtube kanalının linki hem de ilgili videolarının linkleri ise şunlardır: Bay Silah https://www.youtube.com/channel/UCAjFGjecY8higM2spDTncEw/videos , Amerika’da Mermi ve Fişek Alımı Kanunları https://www.youtube.com/watch?v=5zL39Bpr2Yo , Amerika’da Silah, Tüfek Alımı ve Vergi Kanunları Bölüm 1 https://www.youtube.com/watch?v=F_6D2S20BGc&t=44s , Amerika’da Silah, Tüfek Alımı ve Vergi Kanunları Bölüm 2 https://www.youtube.com/watch?v=2VRhX0IduF4 .
İlgili videolardan ilginç detayları Atakan Yılmaz beyin anlatımından dinleyecek olursak:
‘’ Özellikle şunu söylemek isterim, Amerika’da mermi ve fişek alımlarında herhangi bir sınırlama olduğunu bilmiyorum; yani gerçekten yok. Ben 25 yıldır buradayım, son on yıldır ciddi miktarda mermi ve fişek alıyorum. Zaten normalde marketlerde bile satılıyor. Yani buradaki büyük ‘’ Walmart’’ gibi değişik marketler, yani Türkiye’deki ‘’ Metro’’ gibi, ‘’ BİM’’ gibi herhalde o tür marketlerde; hem yiyecek, hem giyecek, hem bisiklet türü her türlü şeylerin satıldığı büyük mağazalarda, burada hemen hemen hepsinde mermi ve fişek satılıyor(…)’’, ‘’(…)Ben binlik pakette mermi alıyorum, o zaman daha iyi fiyat veriliyor. En son gittiğim silah fuarında, ben bu arada Amerikanın Maryland Eyaletindeyim, Virginia Eyaletinde silah fuarı vardı, oraya gittiğimde kaç mermi aldığımı bilmiyorum bile. Galiba bir on kutu almıştım değişik kalibre ve ölçülerden. Yani 10 bin tane falan almıştım.(…)‘’ , ‘’ (…) Burada Türkiye’deki gibi her silah başına 200 mermi istihkakı diye bir şey yok. ( Sayın Yılmaz Mermi istihkakını kastederek) Dalga mı geçiyorsunuz ya? İnşAllah videom bu kanunları değiştirebilecek devlet büyüklerimize ulaşır! Had ben de şöyle bir şey söyleyeyim; arabaya da senede 200 litre benzin istihkakı getirin bakalım, hadi sürün o arabayı bakalım. Ya da çekiç satılıyor, 200 tane çivi hakkın var. Bu kadar saçma bir şey olur mu? Bu kanunların açık olması lazım, bu tür kanunların değişmesi lazım, memleketin, milletin kendini koruyabilmesi lazım! Allah korusun bir olay olduğunda insanların kendini savunabilmesi lazım. Normalde her silahlı kötü bir insana karşı, silahlı iyi bir insan olması lazım. Herkesin bir polis gibi olması lazım. Yani illa maaşlı polis olmanıza gerek yok ki! Sende sicili temiz, normal, aklı başında bir insansan ve normal eğitimlerini alıyorsan, normal bir polis gibi her şartı karşılıyorsan, sen de silah alabilmelisin. Polisi iyi insan koruyucu olarak görüyoruz. Herkes öyle birisi olabilir. Allah korusun bir savaş çıksın, o olsun, bu olsun, insanların kendini koruyabilmesi lazım. Neyle gideceksin? Kazma, kürekle mi gideceksin?(…)’’ Atakan Yılmaz bey Türkiye’den takipçilerinin sorduğu soruları anlamakta zorluk çektiğini, kendisi ile iletişime geçen Salih Bilgin isimli Türk vatandaşının söylediklerine şaştığını belirterek onun söylediklerini okuyor: ‘’ (…) Yol belgesi sadece bulundurma ruhsatı alanlar için zorunlu, sadece poligona gitmek veya silahı tamir, bakım yapmak vs. yaptırmak için bağlı bulunan ilçe emniyet müdürlüğüne dilekçe veriyoruz. Şu tarihte bulundurma ruhsatlı silahımla aşağıdaki adresi yazılı poligona veya tamir tadilat atölyesine gitmek istiyorum. Tabi bu belge ortalama iki üç haftada çıkıyor. Alınan yol belgesi sadece o gün geçerli oluyor. Belge ile birlikte silahı şarjör boş, kutusunda nakil edebiliyoruz. Onun dışında hangi nedenle olursa olsun, ruhsatta yazılı adres dışına çıkarmak yasak. Tabi bir de yol belgesinin geçerli olduğu gün aksilik oldu gidemediniz. Tüm bu adımları tekrar baştan yaşamak zorunda kalıyoruz. Bir de akıllara zarar istenen belgeler var. Sadece bulundurma için. Tahminime göre 1285 TL silah ruhsat harcı ve sanki potansiyel katilmişiz gibi bizler 250 TL vererek hastaneden alınan heyet raporu, bir de söylemeye utanıyorum; yıllık 200 ader mermi kotamız ve yeni fiyat tarifesi ile beraber tanesi 1.84 kuruş olan mermilerimiz. (…)‘’ ‘’ Bence bu olaylar Türkiye’nin silahlanmasına karşı bir ambargodur, bir savaş durumunda Türk insanı ne yapacak?(…)‘’ ‘’(…) Amerika’daki silahlanma kuralı anayasanın ikinci maddesine ta bilmem kaç yılında konulmuş. Bireysel olarak millet kendini başka devletlerden koruyabilmeli!(…)‘’