Abdullah DAMAR
Okulu Çürüten Öğrenme Yöntemi; Yarışmacı Öğrenme!
Okul; dar anlamda, öğrenci, öğretmen, eğitim yöneticileri ve diğer çalışanlardan oluşan bir öğrenme sistemi; geniş anlamda ise veliler ve okul çevresindeki diğer unsurların da katıldığı, bütün unsurların birbiriyle iletişim ve etkileşim içinde olduğu canlı bir organizmadır, toplumun bir prototipidir.
Okula, öğrenim görmek üzere gelen öğrencilerin yetenekleri, potansiyelleri, öğrenme kapasiteleri, akademik motivasyonları, düşünme biçimleri ve ilgileri birbirinden farklıdır. Bu anlamda, çağdaş eğitim anlayışı, her ne kadar özerk olmasa da öğretmeni, çocuğun öğrenmesini en üst düzeye çıkarmak için değişik öğretim yöntem ve tekniklerini kullanma konusunda serbest bırakmıştır.
Çeşitli eğitim otoriteleri, okuldaki öğrenme ortamlarının temelde üç kategoriye ayrılabileceğini belirtir. Bu kategoriler şu şekildedir;
Bireysel Öğrenme Ortamı
Diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmeksizin kendi amaçlarını gerçekleştirmek üzere öğrencilerin tek başına çalıştığı bireysel öğrenme ortamıdır. Bireysel çalışmaya dayalı öğrenme ortamında gruptakilerin amaç gerçekleştirmesi bakımından birbiriyle ilişkisi söz konusu değildir. Bireyin amaçlarını gerçekleştirmesinin diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmemesi üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Yani birey kendi amaçlarını gerçekleştirirken gruptaki diğer bireylerin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği ile ilgilenmez.
İş Birliğine Dayalı Öğrenme Ortamı
Grup üyelerinin ya birlikte kazandığı ya da birlikte kaybettiği, ortak amaçlar çerçevesinde birlikte çalışmayı gerektiren iş birliğine dayalı öğrenme ortamıdır. İş birliğine dayalı öğrenme ortamında, öğrencilerin öğrenme amaçları ortak olup, grup üyelerinden birinin amaçlarını gerçekleştirmesi, gruptaki diğer bireylerin de amaçlarını gerçekleştirmesine bağlıdır. Yani amaç gerçekleştirmesi açısından grup bireyleri arasında pozitif bir ilişki vardır. Amaç birliği yapmış olan grup üyelerinden birisinin amacına ulaşması diğerlerinin de amaçlarına ulaşmasına bağlıdır. Tersi bir ifade ile grup üyelerinden birisinin amacına ulaşamaması tüm grubun amacına ulaşamaması anlamı taşır.
Yarışmacı Öğrenme Ortamı
Bazı öğrenciler kazanırken diğer bazılarının kaybettiği ve kimin“en iyi” olduğunu ortaya çıkarmak için öğrencilerin birbiriyle yarıştığı yarışmacı öğrenme ortamıdır. Yarışmaya dayalı öğrenme ortamında öğrencilerin öğrenme amaçları ortak olmakla birlikte amaç gerçekleşmesi bakımından öğrenciler arasında negatif bir ilişki vardır. Yani gruptaki bir bireyin amaçlarına ulaşması, diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirememesine bağlıdır. Başarılı sayılabilmek için diğerlerinin başarısız olması gerekmektedir. Bireyin ulaşmak istediği sonuç sadece kendisi için yararlı iken gruptaki diğer bireyler için olumsuzdur. Benzer şekilde, dersin amaçlarının öğrenciler için önemi anlaşılamaz. Öğrenciler ya kazanmayı, ya da kaybetmeyi kabullenirler. Yarışmacı öğrenme ortamı, “en uygunun yaşaması” ilkesine dayalıdır. Bu nedenle;
-Diğer öğrenciler hasım olarak görülür.
-Öğrencilerin bilgi, beceri ve yetenekleri sürekli karşılaştırılır.
-Değerlendirmeler bireysel olarak yapılır.
-Değerlendirme sonuçları, öğrencilerin birbirlerini karşılaştırmaları amacıyla kullanılır.
-Öğretmen temel kaynaktır ve sık sık yarışmacı etkinlikleri yönlendirir.
Bu olumsuz etkileriyle öğrenciler arasındaki arkadaşlık ilişkilerini zedeleyen ve giderek onları kıyasıya rekabet içine sokan bu öğrenme yöntemi, aynı zamanda okul iklimini, okul kültürünü, öğretmenler arasındaki çalışma barışını bozmasının yanı sıra, velilerin de birbirleriyle rekabet etmesi sonucu genel olarak çoklu bir rekabete dönüşür!
Sınıf içinde yapılan her etkinlik, sınıf düzeyinde yapılan sınavlar, okul düzeyinde düzenlenen başarı değerlendirme sınavları, özel sektöre yaptırılan deneme sınavları, düzenlenen sportif faaliyetler, yarışmalar, münazaralar ve akla gelebilecek her türlü sosyal etkinlik birer yarışma aracına dönüştürülür.
-Öğrenciler yarışır!
-Öğretmenler yarışır!
-Veliler yarışır!
-Okullar yarışır!
-İlçeler yarışır!
-İller yarışır!
Öğretmen, Öğrencisine Kopya mı Veriyor?
Hatta bu yarışmalar sırasında, özellikle de okul çapında düzenlenen deneme sınavlarında sınıf öğretmenleri, başka sınıflarda görevlendirilerek kendi öğrencilerine kopya vereceği ön yargısı, ön yargı olmaktan çıkarılır, olağanlaştırılır! Bu şekilde öğretmenlik mesleği, kendi meslektaşları tarafından ayaklar altına alınır!
Farklılaştırılmış Öğretim! Hadi Canım Sen de!
Öğretmenlerini yarıştıran eğitim yöneticileri, öğretmenin mesleki birikimini, pedagojik açıdan kontrol edilmemiş özel sektör deneme sınavlarında, sınıfının elde ettiği dereceye göre değerlendirir! Bunun sonucunda öğretmen, çocukların ilgi ve yeteneklerine göre öğrenme yöntem ve tekniği uygulayacağına soru çözmeye, test tekniğine odaklanır! Bireyin öğrenmelerini sağlamak amacıyla öğretim sürecinin boyutlarının her öğrencinin kendi düzeyine uygun öğrenmeye sahip olmasını sağlayacak şekilde düzenlendiği öğretim yaklaşımı olarak tanımlanan farklılaştırılmış öğretim sadece kağıt üzerinde kalır!
Veliler Yarışır, Çocuklar Yarışır!
Çocuklarını yarıştıran veliler, kendileri de yarışır! Sınavlarda ‘başarısı düşük’ çıkan çocuklarını en hafifi azarlamak olan çeşitli ceza yöntemleriyle cezalandırır! Birbirleriyle sosyal ortamlarda ortak sohbet konusu çocuklarının kaç net yaptığıdır. Yarışan çocukların kaygı düzeyi yükselir, psikolojileri alt üst olur, sınavları ilk sıralarda bitirebilmek için kopya çeker, arkadaşına bakar, bilgi hırsızlığı yapar, yalan söyler, o yaşlarda yalana ve hırsızlığa alışır!
Kapsayıcı Öğretim mi Dediniz?
Kapsayıcı eğitim; öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme sürecidir. UNESCO’ya göre bu süreç, devletin öğrenme yaşındaki tüm çocukları kapsayacak şekilde eğitim stratejileri hazırlamasını, uygulamasını ve bu stratejilerin etkili olup olmadığını incelemesini içeriyor. Devlet, bu stratejiler sayesinde tüm çocuklara eğitim vermek için uygun koşulları yaratmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.
Ancak yarışmacı öğretimde kapsayıcı eğitimin kapsaması gereken bütün dezavantajlı çocuklar kapsam dışında kalır. Adeta yok sayılır!
Hatta dezavantajlı öğrenciler sınıf bazında değil, okul bazında etiketlenir; ya sınava alınmaz, ya da o gün ‘rahatsızlanarak’ okula gelmez, gelmesi engellenir! Gelen çocukların da sınav sonuçları değerlendirmeye gönderilmez!
Gelin bu manzarada okul paydaşlarının fotoğrafını çekelim;
-Öğrenciler için bütün sınıf arkadaşları, aynı sınıftaki bütün öğrenciler yarışmada geride bırakılması gereken birer rakiptir! Çocuklar, rakipleriyle iletişim kurma, dostça oyun oynama, aynı takımın, aynı sınıfın, aynı okulun birer unsuru olma durumunu çoktan kaybetmişlerdir!
-Öğretmenler, zümre bazında birbirlerinin rakibidirler, ne kadar bu yarışın içine girmek istemeseler de, sistem onları içine çeker!
-Velilerin büyük bir kısmı zaten kendi yaşayamadıkları hayatı, gerçekleştiremedikleri hayalleri çocuklarının üzerinden hayata geçirmeye çalışan birer yarış atı ebeveyni konumundadır! Bu tür hastalıklı ebeveynler, çocukları yarıştırdıkları gibi, çocuklarının öğretmenlerini de yarıştırmaya çalışırlar!
-Okul yöneticileri, okul içinde yaşanan bu gizli depreme, okul ikliminin bozulmasına, okul kültürünün yara almasına, psikolojisi bozulmuş öğrenciler ve mutsuz öğretmenlere aldırmaksızın, okulun ilde, ilçede yaptığı başarı derecesine odaklanır! Çünkü onlar için okulun içten çürümesi önemli değildir, varsa yoksa akademik başarı!
Okulu, öğretmeni, öğrenciyi, velileri ve bir bütün olarak okul sistemini çürüten bu yarışmacı öğrenme yönteminin hiç mi olumlu yanı yok derseniz, sınavlar sonucunda okul bütçesine üç-beş kuruş gelir getirmesinin dışında maalesef elle tutulur olumlu bir yanı yoktur!
Peki, çocukların akademik başarısını nasıl ölçeceğiz derseniz, mevzuattaki ölçme-değerlendirme yöntemlerine güvenmekten başka yolunuz yoktur!
Yarışmacı, rekabetçi ve çocuklarını bencilce kullanan velilere gelince! Okullar, onların saygısızca at koşturacağı mekânlar değildir! Çocuklarını yarıştırmak istiyorlarsa, okul dışındaki birçok öğretim kurumunda onların istediği türde yarışmalar sürekli yapılmaktadır. Çocuklarını bu sınavlara rahatlıkla götürüp, yarıştırabilirler. O mekânlarda kendileri gibi yarışmaya hevesli binlerce benzerlerini bulabilirler.
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticileri ve eleştirel eğitimciler zaman geçirmeksizin okulu çürüten bu yarışmacı öğrenme ortamından kurtulmak için gereken önlemleri almalıdır. Aksi takdirde okulları kaybedeceğiz!
Kaynaklar
Ali YILMAZ. İşbirliğine Dayalı Öğrenme; Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot.