Mehmet GÜLEÇ
İL VE İLÇE EMRİ UYGULANMALI VE BU KONUYA KALICI ÇÖZÜM BULUNMALIDIR
İl ve İlçe Emri Verilmelidir
Öğretmenlerin her eğitim ve öğretim dönemi başında ve sonunda yaptıkları seminerlerin başlamasına sadece birkaç gün kaldı. Ancak hâlâ eşinin yanına ya da özrünün bulunduğu yere gidemeyen birçok öğretmenin varlığı bilinmektedir. Yaklaşık 4 bin öğretmenin mağdur durumda olduğu basına yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır. Aile bütünlüğünü derinden sarsacak olası sonuçlara karşı önlem alınması elzemdir. Bu kapsamda mazeret atamasına başvurmuş lakin ataması olmayan bu öğretmenlerimiz için il ve ilçe emri bu senede uygulanmalıdır. Sene başı mesleki çalışma takvimi işlemeye başlamadan bu sorun çözülmeli ve kimse mağdur edilmemelidir.
Sözleşmeli Öğretmenlerimiz Unutulmamalıdır
Mağduriyetten bahsederken elbette eşinden ve çocuğundan ayrı düşmüş Sözleşmeli durumdaki öğretmenlerimizi de unutmamalıyız. Sözleşmeli öğretmenlik alımı kaldırılmalı ve eşitlik sağlanmalıdır. Zira bu durum eşitliğe aykırı olduğu gibi vicdani de değildir. Nitekim bu adil olmayan tutum nedeniyle, Sözleşmeli öğretmenlik kadrosundaki eğitimciler için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aile bütünlüğü ilkesi işlememektedir. Büyük çoğunluğu zorunlu hizmet alanı diye tabir edilen il ve ilçelerde hatta köylerde görev yapmakta olan öğretmenlerimizin bu hizmeti nasıl bir psikoloji ile yerine getirdiklerini de düşünmek gerekir. Yıllarca atanmayı bekleyen yıllarca okuyup bir yerlere gelmenin mücadelesini verip dirsek çürüten öğretmenlerimiz şimdi de atanıp ailesinden, eşinden ya da çocuğundan ayrı kalmayı göze almaya zorlanmaktadır. Hiçbir öğretmeni, “ya eşin ya işin” ayrımına getirmemek gerekir.
Kalıcı Çözüm Şart
Aile birliği, can güvenliği, sağlık sorunu gibi nedenlerle kısacası mazereti nedeniyle mağdur durumda olan öğretmenlerimize bu anlamda kalıcı çözüm gerekmektedir. Olası bir aksilik durumunda mazeret atamasında ataması olmayan öğretmenlerimize bilhassa yüzölçümü geniş olan illerimizde uygulanacak bölgeleme sistemiyle il emri olarak değil ancak seçim kanununda düzenlediği üzere 1. Seçim bölgesi, 2. Seçim bölgesi gibi uygulamaların tayin döneminde de düzenlenmesi elzemdir. Zira birçok öğretmenin tercih vaktinde büyük ikilemde kaldığı görülmüştür. Sağlık, engellilik ve can güvenliği durumunda mazeretinin olduğu ilçeye “İLÇE EMRİ” uygulaması gerekmektedir. İlçe Emrinde hayati öneme sahip bu mazeretlere öncelik verilmesi gerekir. Aile bütünlüğünden gidecek kişiye ise ilçe emri vermek norm kadrolar dolayısıyla güç olursa bu durumda; il emriyle de mağdur etmemek adına “EĞİTİM BÖLGELERİ SİSTEMİ” ile eşinin ikamet ettiği yada çalıştığı ilçe olmasa dahi yakın ilçelere atamasının yapılabilmesi sağlanmalıdır. Örnek vermek gerekirse, bir öğretmenin eşi İzmir ilimizin Menemen ilçesinde görevli olsun. Bu kişi, Çiğli, Karşıyaka, Aliağa ve hatta bunların kısmen çevresini de dahil edebileceğimiz bir ilçeye gidebilir. Ancak Ödemiş’e, Tire’ye ya da Kiraz’a gitmesi beklenmemelidir. Bu kapsamda il emri de mağduriyetlere yol açabileceği için yüzölçümü geniş illerimizin tercih döneminde birkaç bölgeye ayrılması yerinde olacaktır.
Tercih listesinin sonunda ise mazereti nedeniyle ilçe emri, bölge emri ve isteyene de il emri açılabilecek şekilde üçlü bir tercih sunulabilir. Zira amaç mağduriyetleri minimuma indirmek olmalıdır. Mazeret atamalarının büyük çoğunluğunun gerekçesi aile bütünlüğü olduğu düşünülürse, il içerisinde yapılabilecek eğitim bölgeleri sistemiyle yakın ilçeler arasında görevlendirilmeler olsa dahi bu durum il emrine oranla daha az mağduriyet yol açacak olması nedeniyle değerlendirilebilir kanaatindeyim.
Mazereti dolayısıyla kimsenin mağdur olmadığı bir sisteme kavuşmak temennisiyle. Elbette her sistemin avantaj ve dezavantajları vardır. Ancak dezavantajlar ne kadar minimuma indirilirse mağduriyetlerin de o ölçüde azalacağı unutulmamalıdır.