Bir Toplu Sözleşme Zamanı Daha Geldi Çattı

Sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum bu sefer… Toplu Sözleşme süreciyle ilgili madde madde ve hatta sayfalar dolusu yazmak istediğim talepler (sorunlar) var. Ancak gelin görün ki 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu varken ne benim buraya yazacaklarımın bir önemi kalıyor ne de sendikaların çıkıp açıklama yapmasının bir önemi kalıyor. 

Peki hiçbir şey yapmadan yerimizde mi oturalım?

Elbette, hayır!

Ancak gözden kaçırdığımız çok önemli ve hatta olmazsa olmaz bir husus var. Esas sorunun temeli olan noktayı gözden kaçıyoruz. Zira esas sorunu düzeltmek için çabalamak varken memurun kaybedeceğini bile bile toplu sözleşme sürecinde masaya oturup pazarlık yapmış gibi olmanın da doğrusu çok bir anlamı kalmıyor. Zira 4688 sayılı kanun ve içeriği sağlıklı bir şekilde değiştirilmeden elde edilecek kazanım sadece ve sadece hükümetin verdiğinden/vereceğinden öteye geç(e)meyecektir. Sağlıklı bir şekilde ifadesini koyu bir şekilde ifade etmemin sebebi mevzunun Öğretmenlik Meslek Kanunu’na benzememesi içindir. Yapılacak işin sağlıklı bir şekilde yapılması ve taleplerin özgür sendikacılığın önünü açar nitelikte olması gerekmektedir. Zira mevcut Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’nin yapısıyla hiçbir sorunu çözemezsiniz. Sorunları çözebilmek ve hakların talebi noktasında etkin sendikacılık yapabilmek için önce 4688 sayılı kanunda kapsamlı ve sağlıklı bir düzenleme yapılması elzemdir. Sendikaların yapması gereken Mecliste bu konuda bir düzenleme yapılması için gerek siyasi partiler nezdinde gerekse de basın/stk/vb. kurumlar nezdinde bu konunun gündeme getirilmesi suretiyle kamuoyu oluşturulmasını sağlamak olmalıdır. Aksi halde burada sıralayacağımız talepler laf kalabalığı yapmanın ötesine geçmeyecektir. Yoksa her memur bayram ikramiyesi ister, her memur taban aylık için düzenleme yapılmasını ister. Eğitim işkolu üzerinden gidecek olursak da her öğretmen kırtasiye desteğinin artırılmasını ya da 24 Kasım günü bir maaş tutarında “Öğretmenler Günü İkramiyesi” almak ister. Bunlar çok güzel talepler… Hatta çok daha güzel talepleri de sıralayabiliriz. Ancak sözlerimi bir soruyla noktalamak istiyorum. 

“Taleplerinizi vermezlerse ne yapacaksınız?” 

Cevap giriş kısmında saklı… 

E hadi tartışmaya devam edelim … 

Bu arada yetkili sendikanın diğer sendikaları bitirmek üzere ortaya koyduğu “Toplu Sözleşmeden Yararlanma ve Dayanışma Aidatı” talebini de oldukça tehlikeli gördüğümü belirtmek istiyorum. Daha önceki toplu sözleşme sürecinde de bu talebi masaya koymuşlardı. Allah’tan söz konusu talep Çalışma Bakanlığı’nda karşılık bulmadı. Ancak önceki Çalışma Bakanı’nın ifadesiyle güya merdiven altı sendikacılığı bitirmek üzere önce %1 sonrada %2 örgütlenme kotasını getiren karardan sonra böylesi bir aidat yürürlüğe girerse işte o zaman yetkili sendika çok büyük bir yanlış yaparak Türkiye’deki sendikacılığa büyük bir darbe indirmiş olur ki bu vebalin altından kalkamaz. Önce örgütlenme kotası ardından Dayanışma Aidatı gibi uygulamalar Türkiye’de sendikal tekelleşmeye yol açabilecek uygulamalar olup kanaatim odur ki masumane talepler olmaktan uzaktır. 

7. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin şimdiden beklentiyi karşılamayacağını bilsem de tüm memurlarımıza hayırlı olmasını diliyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet GÜLEÇ Arşivi