ÖĞRETMENLİK KARİYER BASAMAKLARINA BİR TEPKİ DE BAĞIMSIZ EĞİTİM-SEN'DEN

20. Milli Eğitim Şûrası açılışında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ve sonrasında kamuoyunda tartışılmaya başlanan “Öğretmenlik Kariyer Basamakları” ile ilgili olarak sendikamızın görüş ve düşünceleri şu şekildedir:

Öncelikle ifade etmek gerekir ki “Öğretmenlik zaten uzmanlık gerektiren bir meslektir”. Hatta bu durum 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda 3. kısmının 43. Maddesi'nde ifade edilerek öğretmenlik için "özel bir ihtisas mesleğidir" denilmiştir. Bir başka ifadeyle öğretmeni zaten uzman olarak nitelendirmeye gerek yoktur.

Öğretmen öğretmendir. Bunun başına, sonuna eklemeler yapmak yanlıştır.

ÖĞRETMENLER ODASINI AYRIŞTIRMAYIN

Yetkililere sesleniyoruz. Öğretmenleri; aday, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli diye ayırmaktan vazgeçin. Tam tersi enflasyon baskısı altında ezilen ve gün geçtikçe yoksullaşan tüm memurlara sınavsız, şartsız ve kayıtsız 3.000 TL zam yapılmasını talep ediyoruz.

SINAVLA ZAM KABUL EDİLEMEZ

Getirilmeye çalışılan “Öğretmenlik Kariyer Basamakları” neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalmaktadır. Verilecek olan zam 1.000 ve 2.000 TL iken bunu sınava bağlamak ne kadar doğrudur? Sınavla zam mı olur? Bahsettiğiniz insanlar geleceğimizin mimarı olan öğretmenlerimizdir. Mesleğe 30 yılını vermiş bir öğretmenimize zam vermek için yapılanlar saygısızca ve itibar zedeleyicidir. Meslekteki kıdemi ne olursa olsun “Sınavla zam” uygulaması öğretmenlerimizin itibarını zedeleyen ve kabul edilemez bir girişimdir.

YÜKSEK LİSANS GARABETİ

Sayın Bakanının ifadesiyle 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimiz alanı ne olursa olsun tezli, tezsiz fark etmeksizin tüm yüksek lisans yapmış öğretmenler “Uzman Öğretmenlik” sınavından muaf tutulacaktır. Bu sözler dahi kariyer basamaklarının ne kadar liyakatten uzak olduğunu gösterir niteliktedir. Zira alanı ne olursa olsun demek birinci yanlıştır. Örneğin işletme ya da siyaset bilimine ilgi duyan bir öğretmenimizin o alanda yaptığı yüksek lisansı kariyer basamağına saymak ne kadar doğru olur? Alanında ya da eğitim bilimlerinde yapsa bir nebze anlayabileceğimiz bu görüş tamamen yanlış ve liyakatten uzaktır. Ayrıca öğretmen olarak atanabilmenin bir ön koşulu olan “pedagojik formasyon” bilgisini “tezsiz yüksek lisans” adı altında verip sonra da bunu tezli yüksek lisans ile eş değer tutmakta yanlıştır. Zira formasyon bilgisi bir zorunluluk olup bunu ayrıcalıklı gösterip adı ne olursa olsun (tezsiz yüksek lisans, pedagojik formasyon belgesi, öğretmenlik sertifikası vb.) fark etmez olup bu durumu diğer yüksek lisanslarla bir tutmakta sorunlu bir bakış açısı doğurmaktadır. Bu sebeple öğretmenlerimizin aldığı eğitimler tartışma konusu yapılmamalı bu bağlamda öğretmenlerimiz ayrıştırılmamalıdır. Yapılan yüksek lisans çalışmalarına maddi destek verilerek öğretmenlerimize destek olunabilir lakin bunun hizmet puanı ya da bu şekilde kullanımı haksızlıklara yol açmaktadır. Bu hususu öğretmenlikten ayrı düşünmek gerekmektedir.

VELİ “BEN ÖĞRENCİMİ BAŞÖĞRETMENDE OKUTMAK İSTİYORUM” DER İSE NE YAPACAKSINIZ?

Öğretmenler arasında öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen gibi farklılıklar oluşturulursa ve veli başöğretmende öğrencisini okutmak isterse bakanlık bu soruna nasıl bir çözüm bulacaktır? Bu tip unvanlar öğretmenler odasındaki çalışma barışını bozacaktır. Hatta daha da ötesi okuldaki çalışma barışını da bozacaktır. Örneğin öğretmen statüsündeki bir müdür ile başöğretmen arasında yaşanan bir sorunda bakanlık ne yapacaktır? Neresinden bakarsanız bakın, bu sistem sağlıklı bir sistem olmayacaktır. Çalışma barışını bozacak olan bu kariyer sistemi eşitliğe de aykırıdır. Farklı ücret politikalarının uygulanacak olması en başta “eşit işe eşit ücret” ilkesine aykırılık teşkil edecektir.

BAŞÖĞRETMENLİK İTİBARSIZLAŞTIRILMAYA MI ÇALIŞILIYOR?

Başöğretmenlik statüsünün manevi değeri korunmalıdır. Zira tek bir başöğretmen vardır. O da Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu statünün sıradanlaştırılması, atamızın bu manevi ve eşsiz unvanına gölge düşürmek olur ki bu durum kabul edilemez bir karardır.

Son olarak ifade etmek isteriz ki bırakın öğretmenleri ayrıştırmayı tam tersi enflasyon baskısı altında her geçen gün daha fazla ezilen ve geçim sıkıntısı çeken memurlarınıza destek olun. Tüm memurlarımızın özlük hakları ve mali imkânlarını iyileştirilmeli, örgütlenmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet GÜLEÇ Arşivi