Emeklinin promosyon çilesi

“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken, bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”

Kemal ATATÜRK

Bugün, 17 Ağustos 2022, Çarşamba. O büyük depremin yıldönümü. Özel bir bankanın Hüseyingazi’ de yer alan bir şubesinin önündeyim. Bulunuş nedenim, emekli maaşımı bu bankaya taşıyarak 7250 TL promosyon alabilmek.

İnan olsun burada an itibariyle o acı depremden daha felaket bir dram yaşanıyor.

Kuyrukta yüzlerce insan var.

Kimi torunu ile gelmiş, kimi oğlu, kızı, gelini ile.

Kimi bastona dayana dayana zor yürüyor, kimi ayakta durmaktan helak olmuş.

Birisi, “Sabah saat altıda geldim, onuncu sırayı alabildim.” diyor. Öteki, “Dün akşama kadar bekledim, olmadı, yarın gel dediler…” diyor. Yaşını sordum seksen üçmüş.

Başkası, “Ziraatten alıyodum. Yidi yüz elli gayma virdiler. Oğkelendim. Kredimde varıdın. Gıza çekdiydin. Olmaz didiler. Grediyi borç harç gapaddım. Yidi bin gayma alcağam. İki aylık mayışım.” dedi dudağı büzülürek…

Hay Allah şimdi de sıra kavgası başladı. Bir kadın avaz avaz bağlıyor. “Hastanede 65 yaşa üstünlük var, sıra beklemiyoruz, ilkin ben gireceğim.”!

Benim gibi pek çok insan sarma içiyor fosur fosur. Şekerim düştü diyeni mi ararsın, ameliyat yerini açıp gösterenini mi? Kolunda alçıya gelen de var, elinde su şişesiyle gelen de…

Şube açılıp içeri girince sıramatik insanlara farklı farklı sıralar veriyor. İlk sıradaki 800 olurken, en sondaki 18 alabiliyor. Bir kavga, hır gür de burada çıkıyor.

Önce dünden, önceki günden kaldı diye bir listede bulunan insanlar bankoya çağrılıyor. Anlıyorum ki, torpilli listesi genel gidişatta olduğu gibi oldukça uygun.

Türkiye gibiyiz!

Yine seksen yaşının üstünde olduğunu tahmin ettiğim ak sakallı, maskeli dede bacaklarını sıkıyor. Belliki, prostat hastası. Kaçırdı kaçıracak.

Orta yaşlı üç kadın mahalle dedikodusu yapıyor. “Ayşe’nin kızı geri gelmiş. İki bebe. Biri beşikte, öteki felç. Allah Ayşe’ ye sabır versin.”

Sakalının ağı karası birbirine karışmış, dağınık saçlı adam patlıyor, “Bizi bu hale getirenler utansın.” Belli ki kendi mahallesinin delisi.

Bir genç kadın kucağındaki bebeyle gelmiş. Güvenlik, “Olmaz, işlem yapılmaz, baban gelecek. O zaman git noterden vekalet getir.” diye kıpkırmızı kesiliyor.

Bankodan memur yaşlı nineye, “Şuraya ismini yaz, bir de imza atacaksın. Yazmayı bilmiyor musun yoksa. Gelini olduğunu promosyona konma yumuşaklığı içinde hareket ettiğinden anladığım kadın, “Eeee” diyor, “Tarak gibi var ya, tarak gibi önce onu yazacaksın.” Ondan sonra sırık yapacaksın, uzun.”

Adı ya Elif olmalı ya Elmas.

Bütün bu çile, 3500 TL aylık alan emeklinin 7250 TL promosyon alabilmesi için. Vatandaş hakikaten bunalmış, daralmış. Vatandaş çaresiz. Vatandaş kimsesiz, garip.

Oysa ne diyordu, Gazi Paşa: “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.”

Bir an durup düşünüyorum. Vatandaş bu duruma niye geldiğini, nasıl geldiğini, kimin sorumlu olduğunu düşünmüyor. Düşünüyor belki ama kimse konuşmuyor. Herkesin derdi bir an önce işlem yapıp gitmek.

O arada kalabalık bir gruba yaklaşıp soruyorum, “Nedir bu hal, sonumuz ne olacak? Vatandaş neden konuşmuyor, sorunun temeline inmekten neden kaçıyor?”

Bir kadın zor duyulacak bir tonla, “Bunların çoğu yardım alıyor. Kış ağzı kömür gelecek, gıda gelecek, bakım parası var, okullar açılacak…” nasıl konuşsunlar?

Doğru değil, çok doğru çokkk…

Evet bugün, sonuçları oldukça ağır olan, 17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümü. Sonuçları ağır oldu ama yaşadık veya bölge insanı daha ağır yaşadı.

Oysa günümüzde seksen beş milyon vatandaşımız her gün deprem yaşıyor. Hem de öyle böyle bir deprem değil, şiddeti 8 dereceden daha yüksek…

Düşünüyorum da, devlet bankası olan Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıflar Bankası emekliden neden vazgeçti, emekliye niçin düşük promosyon veriyor?

Çünkü onlar büyük büyük holdingleri finanse etmekle meşgul

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yusuf İPEKLİ Arşivi