Metin AKGÜN
Çanakkale Ruhu, İstiklalimizin Teminatıdır
Tarih şan ve şerefle dolu büyük Türk Milletinin, Nizam-I Alem Ülküsü, İ’la-Yı Kelimetullah aşkına adanmış bir ömrü yaşama mesuliyetinin, şehadetle imtihan olduğu Çanakkale Zaferi’nin bir yıldönümünü daha kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Mart ayı, Aziz Türk Milletinin tarihinde emsalsiz izler bırakan bir başka aydır. Bu ayda, dünya tarihine istikamet tayin eden, küresel etkileriyle dünya tarihini doğrudan etkileyen 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, diğeri ise, hürriyet ve istiklalimizin temsili olan 12 Mart 1921’de İstiklal Marşı’mızı kabul edişimizdir.
Çanakkale Zaferi;
“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”
Satırlarında ifadesini bulan şekli ile kendilerine medeni diyen küresel eşkıyalarca, rezil bir istilaya uğratılarak; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen Aziz Türk Milletinin, tarihte eşi görülmemiş kahramanlık destanıdır.
Tarihte eşine rastlanmayan bu büyük destan, yaklaşık 850 sene süren Nizam-I Alem Ülküsü, İ’la-Yı Kelimetullah aşkı ile yapılan fetihler ile üç kıtada hükümran olan caddimizin, karlofça sonrası başlayan, yıllar süren bir çekilmenin ardından, Anayurt kıldıkları Anadolu’yu savunma ve vatan kılma savaşıdır.
Bu destan, bir iman-küfür mücadelesi, bir milletin yeniden şahlanışı, var oluş mücadelesidir.
Çanakkale savaşı, Yüce Rabbimizin (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(1) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.
Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.
Bu zafer, Allah’ın (c.c.) “Ey mü'minler, bir savaş birliği ile karşılaştığınızda direniniz, Allah'ı çok anınız ki, başarıya eresiniz.” (2)Şeklindeki müjdesine mazhar olan, Mehmetçiğin cihat yolundaki azim ve gayretinin, destanlaştığı zaferdir.
Bu zafer, savaşta gözlerini kaybeden Mehmet’in komutanına verdiği cevapta; “Üzgün değilim, gözlerim görürken vazifemi yaptım, gözlerim göreceğini gördü” diyen ve Hz. Peygamber’in ““İki göz var ki ateş onlara değmeyecek; Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.” (3) Müjdesine nail olan Mehmetlerin kazandığı zaferdir.
Bu zafer, komutanı Mustafa Kemal’in, kürsel eşkıyaların hevesini kursaklarında bırakma yönündeki, o askeri dehanın, aklın alamayacağı derinlikteki emrinin; “ben size ölmeyi emrediyorum” deyişine itaat eden, Allah’ın (c.c.) “Allah yolunda öldürülenlere sakın "ölüler" demeyin. Tersine onlar diridirler, ama siz farkında değilsiniz.”(4) ayeti kerimesi ile müjdelenen, Mehmetlerin, kanlarıyla yazdığı, bizlere bir vatan, bir bayrak, bir istiklal bırakmak için hiç düşünmeden, ölüme, gül bahçesine girer gibi gülümseyerek koşanların, kanlarıyla yazdığı bir zaferdir.
Çanakkale Savaşı ile büyük Türk milleti, tüm dünyaya gerilemenin nihayet bittiğini duyurmuş, bedeli kanla ödenerek, 17 Eylül 1176 tarihinde Miryokefalon’da tapusu alınan coğrafya, ebediyen vatan kılınacağı cihana ilan edilmiştir…
Bu zafer aynı zamanda aziz milletimizin, varlığına yönelmiş ve artık sabır sınırlarını zorlayan tehditler için neleri göze alıp, nasıl başarabileceğimizin emsalsiz bir örneği olmuş, yarınlar için de küresel eşkıyaların korkularının odağı olmuştur.
Çanakkale Zaferi, vatanın bağımsızlığı, milletin, bekası ve mutluluğu için canlarını feda edecek kadar benliklerinden vazgeçmiş yüz binlerce milli kahramanın, ilahi bir mücadele gücü ile Türk milletini yüceltme ülküsünün de ihtişamlı ve mukaddes bir hatırasıdır.
Bu açıdan Çanakkale Savaşları yalnızca bir askeri başarı değil, Küresel Eşkıyaların, Haçlı Ruhu ile yaptıkları saldırılarına, büyük Türk milletinin topyekün ayağa kalktığı bir diriliş ve yükseliş abidesidir.
Çanakkale Zaferi, milletler mücadelesinin acımazca sürdüğü bir dönemde, büyük Türk milletinin milli kimlikte buluşmasının, güç ve moral biriktirmesinin, öze ve inançlarına dönmesinin de bir nirengi ve dönüm noktası olmuştur.
Çanakkale dirilişi, Türklüğü küçümseyen, onuruna ve kutsallarına el ve dil uzatmaya yeltenen, Türk milletinin gücünü imtihan etmeye kalkışan küresel eşkıyaları ve iş birlikli oldukları ihanet odaklarını nasıl bir sonucun beklediğini anlamaları açısından, ders almaları gereken tarihi bir ibret ve ihtar vesikasıdır.
Çanakkale ruhunu yaşadığımız ve yaşattığımız, istikbalimizin teminatı olan neslimize doğru modellerle aktardığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacaktır.
Bu duygularla, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, 98. yıldönümünü idrak ettiğimiz İstiklal Marşının kabulü ve 104. yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Zaferi münasebetiyle, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve istiklal ve istikbal mücadelemiz sürecinde, bizim varlık ve yaşama nedenimiz olarak kendini feda eden o meçhul kahramanların aziz hatıralarını hürmet ve hayranlıkla yâd ederken; vatanı ve bayrağı için şehit olan, bugün bizlerin bağımsız bir ülkede hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahraman Mehmetçikleri bir kez daha minnetle, şükranla anıyor, tarih boyunca vatan ve millet sevdası ile şehit düşmüş ecdadımıza; bugün milletin bekası ve esenliği uğruna can vermiş şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun.
1- Bakara, 190.
2- Enfal , 45
3- Tırmizi/Fedail’l cihad-1639-
4- Bakara, 154.