Metin AKGÜN
Berat Kandili ve Çanakkale Zaferi
İçinde bulunduğumuz Mart ayı, Türk tarihinde iki büyük hadiseye tanıklık eder. Bunlardan biri dünya tarihine olan tesiri yanında, hürriyet ve istiklalin, haçın karşısında vatanın, İslam dünyasının bütününün müdafaasında dönüm noktası olan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, diğeri ise, yok olmanın eşiğinden kurtulan necip milletimize istiklalin sembolü olan Marşın 12 Mart 1921 de “İstiklal Marşı’nın” kabulüdür… Bu iki dönüm noktasının manevi iklimimizin zirvelerinden olan “Berat Kandilimizi” idrak edecek oluşumuzda da büyük tevafuk var…
Ramazan ayına iyice yaklaştığımız mübarek günlerdeyiz. Bu süreçte “İstiklal Marşı’nın” kabulünün sıcaklığında,
Küresel eşkıyaların yok etmek için yöneldiği rezil bir saldırıda; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin;
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi. (M.Akif Ersoy)
Satırlarında yer aldığı üzere, vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin, döktüğü kanla, “Tevhidi” kurtardığı, “Bedrin Aslanları” mukayese edilen bir büyük kahramanlık destanı olan Çanakkale Zaferimizi idrak edeceğimiz bir sürecin arifesinde, mana ve bereket dolu müstesna gecelerden “Beraat Gecesini” idrak edeceğiz…
Berat Kandili, Şaban ayının on beşinci gecesine rastlar. Buna göre 17 Mart 2022 Perşembe Berat gecesidir. Bu mübarek gece aziz milletimize, İslam alemine ve insanlığa mübarek olsun.
Peygamber Efendimiz (as), bu mübarek Berat gecesinin özelliklerini Hz. Aişe (ra) validemize anlatırken;
“Bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.”(Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118). Nasihati, bugün için de bizlere yapıldığının farkındalığı içerisinde idrak etmek gerek…
Bu idrak ediş sürecinde, yine Resulullah’ın “Şaban ayının yarısı (Beraet gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenab-ı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifâ dileyen yok mu; şifâ vereyim.” “Allah Teâlâ Şaban’ın onbeşinci gecesi (Berât gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.”(İbn Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38) tavsiyelerine uymak suretiyle; borçtan, suç ve cezadan kurtularak bağışlanma imkanını değerlendirmek gerek…
Böyle feyizli ve bereketli gecelerde bir taraftan Yüce Rabbimize dua edip affımızı istemeli, diğer taraftan da anne ve babamızın hayır dualarını almaya, akraba, komşu ve arkadaşlarımızın gönüllerini kazanmaya ve aramızdaki insanî ilişkileri daha da güçlendirmeye çalışmalıyız.
Bu mübarek gecenin manevi iklimi ışığında;
Çanakkale, dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü, karasıyla, deniziyle bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı, Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden;
Şam’dan, Bağdat’tan, Filistin’den, Beyrut’tan, Kahire’den, Kosova’dan, Üsküp’ten, Saray-Bosna’dan son ehli salibin salvetini yıkmak için ölesiye kardeş olan şehitlerimizin memleketini,
Dilleri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olan, Mehmetçiklerin bir arada can verdiği mekânı, Cennetü’l-baki’ ve cennetü’l-mualla misâli, dünyanın en yüce, en ulvi, en mukaddes şehitliklerinden biri olan Çanakkale’yi idrak edeceğiz...
O Çanakkale savaşıdır ki; Yüce Rabbimizin (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(1) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.
Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.
Bu kutlu zafer, savaşta gözlerini kaybeden Mehmet’in komutanına verdiği cevapta; “Üzgün değilim, gözlerim görürken vazifemi yaptım, gözlerim göreceğini gördü” diyen ve Hz. Peygamber’in “İki göz var ki ateş onlara değmeyecek; Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.” (2) Müjdesine nail olan Mehmetlerin kazandığı zaferdir ki, bu zaferle, bir “MİLLET” esir olmaktan kurtulmuştur.
Bugün, vatan ve hürriyetimize, din ve devletimize, can ve mal güvenliğine, gönderde dalgalanan bayrağımıza ve ezanımıza sahip isek, bunu vatan uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Bu duygularla, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği yönetim kurulu ve üyelerimiz adına, idrak edeceğimiz Berat Kandilimiz mübarek olsun diyor, bu mübarek gecenin manevi atmosferinde 18 Mart Çanakkale Zaferimiz ve Şehitleri Anma Günü'nde bu mukaddes topraklar uğruna eşsiz bir mücadele örneği sergileyen, hiç çekinmeden canını ortaya koyan tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla yâd ediyorum
1- Bakara, 190.
2- Tırmizi/Fedail’l cihad-1639