Engelsiz Eğitim Çalışanları Sendikası kuruldu! İşte talepleri
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de engelli bireyler toplumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Engelli meselesi, sadece bir sağduyu değil, aynı zamanda bir hak ve adalet meselesidir. Engelli olarak çalışanlarımız da, eşit muamele, itibar, yaşamlarını bağımsız idame ettirme ve toplumun bir parçası olma gibi haklara sahip olmalıdırlar.
Bu bağlamda, engelli kamu ve özel sektör çalışanlarının, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama entegrasyonunun sağlanması amacıyla, yetkili kurumların yenilikçi yaklaşımlar doğrultusunda çalışmalarda bulunması gerekmektedir. Engelli çalışanların, hayata sarılmaları ve geleceğe güvenle bakmaları ancak bu sayede olacaktır.
2002/58 sayılı genelge ülkemizde kamuda çalışmakta olan Engellilere kapsamlı haklar tanınması amacıyla önemli bir adım atmış olup, 01/07/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Kanunu ile tüm engelli vatandaşlarımızın topluma kazandırılması ve hayatlarını normal bireylerle eşit olarak yaşamalarını sağlaması için oldukça önemli bir adım atılmış olup Türkiye'deki engellilerin sosyal haklardan ve hizmetlerden yararlanma kapsamını ciddi manada genişletmiştir. Yine de, engelli çalışanlarımıza karşı olan insani sorumluluğumuz asla burada kalmamalıdır. Onların, kendileriyle ve toplumla barışık bir hayat yaşamaları için çalışma yapılacak birçok alan halen mevcuttur. Öncelikle, ahlaki ve vicdani bir görev olarak, toplumumuzu bu konuda bilinçlendirip, engelli bireylere karşı bulunulan önyargılardan arındırmak gerekmektedir. Bunun yanı sıra, engellilerin yaşam kalitelerini yükseltmek adına eğitim, işgücü, sağlık, erişebilirlilik gibi birçok konuda olumsuzluklar giderilmeli ve kendilerine pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi’nde, “Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri (bedensel ya da sonradan olma) herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar” engelli olarak tanımlanmaktadır.
Ortopedik, görme, işitme, konuşma, zihinsel, otistik veya süreğen hastalıklara sahip engelli kamu çalışanlarımızın iş yaşamında pek çok sorun ile karşılaştıkları görülmektedir.
Devletimizin pozitif ayrımcılık politikasıyla birlikte çalışma hayatında yer alan engellilerimiz toplumda kendilerini kanıtlamak ve ülkemize katkı sağlamak istiyor.
Kamuda yardımcı hizmetler sınıfında çalışan tüm personelin özellikle de engelli kamu personellerinin mezuniyetlerine göre unvan değişikliği veya görevde yükselme sınavına katılmaksızın öğrenimleri ile ihraz etmiş oldukları kadrolara atanabilmelerinin önü açılmalıdır.
Bu çerçevede ;
Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan ilkokul, ortaokul ve iş okulu mezunu engelli kamu personellerinin, sahip oldukları, bonservis veya M.E.B.’den alınmış belgelerine göre sınavsız unvan değişikliği yapılması ve engel durumu müsait olanların ise valilik ya da kaymakamlık onayı ile büro hizmetlerinde görevlendirilmesi, lise mezunu olduktan sonra istemeleri halinde bir üst kadro sınıfına (GİH) sınavsız geçişleri sağlanmalıdır. Bu şartın 5 yıl geçerli sayılarak en az lise mezunu olmayı teşvik ederek yardımcı hizmetler sınıfında çalışan engelli personelin yardımcı hizmetler sınıfında çalıştırılmasının önüne geçilmelidir.
Ortaöğretim, Ön Lisans ve Lisans mezunu yardımcı hizmetler sınıfında çalışan engellilere; mezuniyet, bonservis veya M.E.B.’den alınmış belgelerine dayalı bir defaya mahsus bir üstkadro sınıfına (GİH) sınavsız geçişleri sağlanmalıdır.
Pedagojik formasyon eğitimi almış yardımcı hizmetler sınıfında çalışan engellilerden lisans mezunlarına öğretmenliğe geçiş hakkı tanınmalıdır.