15 Temmuz’u yaşadık. Sıcak yaz günlerinde Yenikapı ruhuyla serinler gibi olduk. Nöbet tuttuk. Demokrasimizi sağlamlaştırmaya çalıştık. Geleceğimizi sağlam temeller üzerine yeniden nasıl kurarız derken Devlet BAHÇELİ çıktı ortaya. “Fiili durumu yasal hale getirelim.” dedi.
Referandum süreci kapıyı çalınca; içi ile dışı, dili ile kalbi, söyledikleri ile yaptıkları farklı olanlardan çatlak sesler gelmeye başladı. Bunların en zorda kalanı ise Kamu-Sen başkanı Sayın İsmail KONCUK oldu. Sendikacılığı, muhataplarına amansızca ve ağır ithamlarla saldırmak zanneden Sayın Koncuk, yaşanan fırtınalı günlerin ardından, bugünlerde epeyce sakinleşti ve sevimli bir hale büründü. Bu hal neyin işaretidir bilinmez ancak bildiğimiz tek bir gerçek vardır ki Kamu-Sen’de, Koncuk dönemi fiilen bitmiştir. Sayın Bahçeli, bu yüksek performansı ile oradaki fiili durumu da en kısa sürede yasal zemine kavuşturacaktır, bundan eminim!
Şimdi en önemli soru, yeni Kamu-Sen başkanının nasıl biri olacağı sorusudur. Bu sorunun cevabından ziyade, böyle bir sorunun soruluyor olması, Kamu-Sen’in, sendika-siyaset ilişkisinde kirlettiği ve başkalarına bulaştırmaya çalıştığı mazisini anlayabilmemiz açısından önemlidir.
Bence yeni Kamu-Sen başkanı, sınırlarının çizili olduğunu bilen uysal biri olmalıdır. “Elin gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez” olmamalıdır. Algı operasyonu ile gidilecek yolun çok kısa olduğunu bilmelidir. Koltuğa oturmadan, daha önce o koltuğa oturanların sendikal hikâyelerini iyice okumalıdır. Bu konuda kendisine yardımcı olabileceğimi şimdiden söyleyebilirim. Ancak yeni başkana verebileceğim en önemli bilgi ise Kamu-Sen’in artık bir sendika olmadığı ve misyonunu tamamladığı gerçeğidir.