Abdullah DAMAR
Telafi Eğitimi Nasıl Olacak?
Eğitim kamuoyunun, ilk ve orta öğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerin, öğrenci velilerinin ve öğretmenlerin büyük bir merakla beklediği; covid-19 salgını süresince okulların uzun süre yüzü yüze eğitime kapalı olması nedeniyle öğrencilerde oluşan fiziksel, sosyal-duygusal ve akademik kayıpları telafi etmek amacıyla planlanan ‘Telafide ben de varım’ programının uygulama esasları geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Program; il-ilçe ve okul müdürlükleri tarafından yürütülecek faaliyetleri ve bu faaliyetlerin takvimlendirilmesini de içeriyor. Bu anlamda, programın ciddiyet ve özenle yürütülmesi, pandemi nedeniyle yaşadığımız olumsuzlukları gidermesi anlamında önemlidir. Bu noktada, her kademedeki yöneticilerin ve öğretmenlerin sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi gereklidir. Çünkü önümüzdeki zaman sınırlıdır ve kısa zamanda birçok etkinliği gerçekleştirmek gerekiyor.
Programın esaslarına gelince, öncelikle amaç maddesi göze çarpıyor. Buna göre, programın amacı çok yerinde bir şekilde, 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri doğrultusunda eğitimde fırsat adaletini sağlamak, okullar arasındaki başarı farklılıklarını azaltmak, öğrencilerin çok yönlü gelişimlerini fiziksel, sosyal-duygusal ve akademik programlar ile desteklemek olarak belirlenmiştir.
Program, Milli Eğitim Bakanlığının 11 Haziran 2021 tarihli yazısıyla yürürlüğe girmiş, 21 Haziran- 2 Temmuz 2021 tarihleri arasında başvuru ve planlama iş ve işlemleri, 5 Temmuz-31 Ağustos 2021 tarihleri arasında da ülke genelinde eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi planlanmıştır.
Programda görev alacak öğretmenler ve öğrenciler gönüllülük esasına göre belirlenecektir. Okul müdürlükleri, planlanan takvim çerçevesinde faaliyet planlarını oluşturacak, programda görev almak isteyen öğretmenler mebbis sistemi üzerinden başvuru yapacak, programa katılmak isteyen öğrencilerin velileri de ‘Veli izin belgesi’ ile, ilgili okula başvuru yapacaktır. Okul müdürlüğü, öğretmen ve öğrenci başvurularını değerlendirerek, programa kabul edilen öğretmen ve öğrencileri bilgilendirecektir. Programın açılabilmesi için ez az 12 kişilik öğrenci grubunun oluşması gereklidir.
Program kapsamında yürütülecek fiziksel, sosyal-duygusal, akademik gelişim ve özel eğitim alanlarında gerçekleştirilecek eğitim faaliyeti çalışmalarında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Belediyelere bağlı tesis ve merkezlerden yararlanılabilecek ve bu kurumlarla iletişimi, okul müdürlükleri sağlayacaktır.
Programda görev alan öğretmenlere, ‘Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ çerçevesinde ke ders ücreti ödenecektir.
Bu noktada, programın zayıf ve eleştirilmesi gereken yönüne de değinecek olursak, pandemi döneminde yaşanan fiziksel, sosyal-duygusal, akademik gelişim kayıplarının giderilmesi, özellikle yüz yüze eğitime hiç katılmamış sınıflardaki öğrenciler, ilkokul 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin telafi programına katılımı, sınıf öğretmenlerinin önerisi doğrultusunda olmalı, öğrencilerin ve velilerin tercihine bırakılmamalıydı. Bu anlamda zaman geçmiş değildir ve program henüz öğrenci ve öğretmen tercihine açılmamıştır. Yapılacak bir düzeltmeyle, çeşitli açılardan telafi programına katılması gereken öğrencilerin tespiti, sınıf öğretmenlerine bırakılmalıdır.
Son olarak, amacı, ilkeleri ve uygulama esaslarıyla anlamlı bir program olacağını düşündüğümüz telafi programı; veli tercihine bırakılmamalı, okul yöneticileri ve öğretmenlerin inisiyatifiyle yürütülmelidir.
Aksi halde verilecek onca emek heba olacaktır!