Abdullah DAMAR
Tanzimat Öncesi Eğitim ve Meclis-i Umûr-ı Nâfia’nın 1839 Layihası
Osmanlı Devleti topraklarında 18.Yüzyılın sonlarında itibaren kapitalist ilişkilerin gelişmeye başlamasıyla ordunun modernleştirilmesi anlamında ilk olarak askeri okulların açılmaya başlandığını, bunları Tanzimat döneminde diğer kademelerdeki okul türlerinin izlediğini biliyoruz.
Tanzimat döneminin başlangıcı olan 1839 tarihinden önce açılan Mühendishâne-i Bahrî-i Hümayûn, Mühendishâne-i Berr-i Hümayûn, Askerî Tıbbiye ve Harbiye Mektebi gibi yüksek okulların açılması ve 1824/1825 Layihasıyla birlikte eğitim-öğretim konuları devlet işleri arasında ön sıralarda yer tutmaya başladı.
Eğitimin ve eğitim kurumlarının öneminin anlaşılmasının nedenleri arasında orduya asker sağlayacak insan kaynağının eğitilmesi ve halkın sosyalleşmesinin sağlanması sayılabilir. Bunların yanında o dönemde Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın, Mısır’da giriştiği orduyu modernleştirme hareketleri ve bu hareketlerin sonucunda Osmanlı ordusunu defalarca yenilgiye uğratması da önemli bir yer tutar.
Bu dönemde eğitime yüklenen anlam biraz değişme göstermeye başlamış ve eğitim artık bir amme hizmeti olarak görülmüş ve artık bu alanda ıslahatlar yapılmıştır. Buradaki eğitim ve öğretimin esas amacı, dinin ve ahlakın öğretilmesinden ibarettir. Askeri ve mülkü mevkiler için yönetici kadroları yetiştirmek amacıyla saray eğitim kurumu olan Enderun Mektebi, Topkapı Sarayı içinde bulunmaktaydı. Bu mektep, Hıristiyan tebaadan alınan yetenekli çocukları, iyi ve güvenilir devlet adamı ve asker olarak yetiştirmek amacını gütmüştür. Öğrenci kaynağı, esas olarak, Acemioğlanlardır. Askeri kurumların dışında, bürokrat yetiştirmek üzere usta-çırak ilişkisi çerçevesinde bürolarda eğitim veren kalem ve ilim adamı yetiştirmek üzere medrese eğitiminden söz edilebilir. Osmanlı devletinde klasik ve geleneksel eğitim kurumlarından bahsedilince, şüphesiz, akla medrese eğitimi gelmektedir. Kalem eğitimi veren mektepler şunlardı:
Bab-ı Ali Mektebi; Osmanlı hükümeti anlamına gelen Bab-ı Ali, aynı zamanda ülkenin en önemli memur yetiştiren kurumu olup iki dairesi bulunuyordu. Bunlar, Kethüda Bey Dairesi ve Divan-ı Hümayun Kalemi idiler. Bu iki daireye genellikle memur çocukları on iki yaşlarından itibaren devam etmeye başlar ve burada yazı çeşitleri ile bir konuyu kaleme alabilme ve ifade edebilme tekniklerini (ilm-i kitabet) öğrenirlerdi. Memurlar daha ziyade bu şekilde, yeni uygulama içinde yetişen kimselerden tayin edilmiştir.
Bab-ı Defteri Mektebi; Devletin maliye işleri ile ilgili dairesi olan Bab-ı Defteri içinde de bazı teknik, bürokratik bilgiler ve bu arada siyakat yazısı öğretilirdi. Müslümanlara hizmet eden bu mekteplerin dışında, Gayrimüslimlere ait mektepler (Ermeni, Yahudi, Rum ve çeşitli cemaatlere ait mektepler) de vardı. Osmanlı eğitim kurumları olarak, sıbyan okulları, medreseler ve Enderûn Mektebi, uzun yıllar boyunca eğitim sistemi içerisinde önemli bir rol üstlenmişlerdir.
Bu okulların dışında 1825’de yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla birlikte ortadan kalkan Mehterhâne’nin yerine, 1834 yılında Muzıka-i Hümayûn Mektebi, 1842 yılında Askerî Tıp okulunda, kadınlar için bir Ebe Mektebi ve kursu, 1849 yılında Harp Okulu sınıfları içerisinde, veteriner şubesi açıldı.
Askerî okullardaki düzenleme, 1847’de yayımlanan Mekteb-i Harbiyenin iç dairesine dair kanunname adlı içtüzüğün tespiti ile bir Askerî Maârif Meclisi ve ayrıca askerî meslek ve teknik okullarına öğrenci yetiştirmek üzere bir Fen İdadîsi kuruldu.
Bu dönemde, halkın yaşama biçimini, bilgi, beceri ve alışkanlıklarını, değer yargılarını birbirine ve kendilerinden sonraki nesillere aktarmak amacıyla yapılan bir etkinlik olan yaygın eğitim, örgün eğitimden daha kapsamlı olup okullarda, camilerde, orduda, iş yerlerinde, ailede, tekkelerde ve kütüphanelerde verilmekteydi.
1838’de kurulan Meclis-i Umûr-ı Nâfia’nın, eğitim sistemini düzenleme işleriyle görevli ilk organ olduğu söylenebilir. Her çocuğun mesleğe atılmasında ilgi, istidat ve kabiliyetlerinin göz önünde tutulmasını ve buna göre bir eğitim ve öğretim tarzı izlemesi gerektiğini; eğitimde maddi cezanın kaldırılmasını belirten bu Meclisin, eğitim kurumlarının düzenlenmesi konusunda hazırladığı ve Padişahın uygun gördüğü teklifler şöyledir (Levent, E.)
a. Eğitim kurumlarının eğitim ve öğretim düzeninde görülen aksaklıkların giderilmesi,
b. Öğrencilerin sınıflara ayrılması,
c. Birinci kademenin ilk sınıflarında çocuklara yalnız okuma öğretilmesi,
d. İkinci kademedeki sınıflarda Türkçe öğretim yapılması,
e. İkinci kademeden mezun olanların Mekâtib-i Âliye’ye (Yüksek dereceli okullar) girebilmeleri.
Kaynaklar
E.Levent. Tanzimat Döneminde Eğitimin Genel Yapısı.
Ş.Gülay, A.Duran (2020) Tanzimat Dönemi Eğitimin Durumu Ve Dönemin Bir Değerlendirilmesi.