Abdullah DAMAR
Osmanlı’da Mesleki Eğitimde İlk Adımlar; Islâh-ı Sanayi Komisyonu
Eğitim sistemimizin içinde bulunduğu sorunları tespit etmek ve çözüm üretmek için geçmişte benzer konularda ne tür çalışmalar yapıldığının ve tarihsel sürecin bilinmesinde sayısız yarar vardır. Her konunun, kendi bağlamında ve yaşanan tarihteki somut koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği aşikârdır fakat yine de yaşanan deneyimler bugüne ışık tutabilir. Bu nedenle mesleki eğitimde bugün yaşanan sorunları ve üretilen çözüm önerilerinin değerlendirilmesi için geçmişe, bundan iki yüzyıl geriye gitmek gereklidir.
Bu anlamda Osmanlı Devleti’nde teknik eleman ihtiyacı, uzun süre Lonca Teşkilatı içerisinde, küçük yaşta alınan çocukların yetiştirilmesi suretiyle karşılanmaktaydı. Genellikle anne ve babaları tarafından meslek öğrenmek üzere bir ustanın yanına verilen çocuklar, belli bir süre burada çalışarak önce kalfalığa, sonra da ustalığa terfi ederdi. Bunun yanı sıra devlete bağlı bazı büyük kuruluşlar da kurs ya da okullar açarak ihtiyaç duydukları kalifiye elemanları yetiştirmekteydiler.
Ancak 18. yüzyılın sonlarından itibaren yaşanan kapitalistleşme süreci sonucu ortaya çıkan teknik eleman ihtiyacı bu yöntemin yetersiz kalmasına neden olmuş, bunun sonucunda da yetkililer, mesleki eğitim kurumlarının açılmasına dair girişimlere başlamıştır.
Bu amaçla, Osmanlı ordularının modern savaş tekniklerine göre eğitimlerini sağlamak için 1793’te “Mühendishane-i Bahri Hümâyun” ve 1796’da “Mühendishane-i Berri-i Hümâyun” okulları açıldı. 1847’de Yeşilköy’de bir tarım okulu açıldı fakat ömrü çok uzun sürmedi. 1848’de İstanbul’da sanayi müesseselerinin yoğun olarak bulunduğu Zeytinburnu’nda bir Sanayi Mektebi kuruldu. Ancak, okul büyük masraflar yapılarak kurulmasına rağmen eğitime başlayamadı, başarısız olarak kapanmak durumunda kaldı. Gelişmelerin ardından 1863’te İstanbul’da sanayi sergisi açıldı. Sergide Türk sanayisinin, Avrupa sanayisi karşısında rekabet gücünün kalmadığı görüldü. Yabancı esnaf ve tüccarlar karşısında rekabet gücü kalmadığı için dağılmaya başlayan yerli esnaf ve tüccar teşkilatlarının içine düştüğü duruma daha fazla seyirci kalmak istemeyen devlet, “Islâh-ı Sanayi Komisyonunun kurulmasına karar verdi ve öncülük etti.
Babıâli’nin, Islâh-ı Sanayi Komisyonu’nu kurmaktaki amacını şu şekilde özetlemek mümkündür;
1. Osmanlı pazarlarını ele geçirmiş olan yabancı mallara karşı güçlü bir rekabet oluşturmak,
2. Güçlü sanayi kuruluşlarını vücuda getirerek bunlar için etkili devlet desteğini sağlamak,
3. Gerekirse ham madde ithal ederek seri üretime geçilmesine imkân sağlamak,
4. Üretim kalitesini belirli bir seviyede tutmak, fiyatları kontrol etmek ve devletin ihtiyacı olan malları bu kuruluşlardan temin etmek,
5. Her sanat dalı için gerekli okulları açarak kalifiye eleman yetiştirmek,
6. Esnaflar arasında yardımlaşma ve dayanışmayı mümkün kılmak.
Kaynaklar
Yaşar SEMİZ, Recai KUŞ. OSMANLIDA MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM İstanbul Sanayi Mektebi (1869-1930)