Abdullah DAMAR
Öğrenci, Öğrenme Sürecinin Aktif Bir Ögesi Olmalıdır
Genel olarak bakıldığında bütün dünyada uygulanmakta olan öğretme biçimleri edilgin, etkileşimli ve aktif olmak üzere üç grupta toplanmaktadır.
Bunlardan edilgin öğrenmede, sorumluluk öğretmende ve bilgi aktarma-tekrarlama önemli; etkileşimli öğrenmede, bilgi aktarma-tekrarlama yok fakat anlatım yerine soru-cevap kullanılması ve öğrenci-öğretmen etkileşimi söz konusudur. Aktif öğrenmede ise sorumluluk öğrencidedir, öğretmenin seçenek sunması ve öğrencinin karar almasıyla işleyen süreç öğretmenin yardımı ile yapılanır.
Eğitim sistemlerini çağın gereklerine uyarlamış ülkelerin hemen hemen tümünde edilgin öğrenme tarihe karışmış, etkileşimli öğrenme gerileme sürecindeyken, aktif öğrenme ön plana çıkmıştır.
Ülkemizde de 2004 yılından bu yana aktif öğrenme eğitim sistemimize bütünüyle girmiş ve uygulama süreci devam etmektedir.
Aktif öğrenmenin hem dünyada hem de ülkemizde yayılmasındaki gecikmenin nedeni ise öğrenme üzerine yapılan araştırmalarda, sadece öğrenenin davranışları üzerinde durulmasıdır. Bu durumda, öğrenene, kazandırılması gereken davranışlar aktarılır, periyodik dönemlerde bu davranışların kazandırılıp, kazandırılmadığı kontrol edilirdi. Bu yöntemin uygulanma nedeni de, aktarılanların, öğrencilerce aktarıldığı biçimiyle öğrenildiğinin sanılmasıdır. Oysa günümüzde böyle olmadığı bilinmektedir. Bir konuyu, bir olayı, bir görseli her öğrenci farklı farklı algılayabilmektedir. Bu nedenle de her öğrenci açısından öğrenme farklı gerçekleşmektedir.
Öğrenme yöntemlerinin hatırda tutma üzerindeki etkileri de, öğrencinin aktif olduğu yöntemlerin ne kadar etkili olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Anlatın yönteminin, hatırda tutma üzerinde % 5, okumanın % 10, görsel-işitsel yöntemin % 20, gösterme yönteminin % 30, tartışmanın % 50, yaparak-yaşayarak yönteminin % 75, diğerlerine öğretmen ve öğrendiklerini kullanma yönteminin % 90 oranında etkili olduğu bilinen bir gerçekliktir.
Her öğrencinin, öğrenebileceği; her öğrencinin, öğrenilen bilgiyi farklı yapılandırabileceği; her öğrencinin öğrenme kapasitesini sürekli arttırabileceği ve aktif öğrenme yöntemlerinin, her öğrenciye farklı şekilde dokunabileceği gerçeğinden hareketle, öğrencilerin aktif birer öge olduğu öğrenme yöntemlerini kullanmak elzemdir.
Eğitim sistemimizin ihtiyacı olan değişim ve dönüşümün en önemli unsuru olan öğretmenlerin, bu bilinçle hareket etmesi gereklidir.
Unutmayalım!
Her öğrenci, öğrenebilir.
Kaynaklar
Aktif Öğrenme. Prof. Dr. Kamile Ün Açıkgöz