Erhan Ziya SANCAR
MENFAAT
İnsanlar
Erkekler
Kadınlar..
Men
Women..
Sişmanlar
Pişmanlar..
Fat.
Faat
Menfaat...
Bir ekranın etrafında anlamlandırdığımız bu çetrefilli hayata dair birkaç cümle kurmak istedim.
Fark ettiniz mi bilmem artık düğün ve cenazelerde buluşuyoruz. Misafirlik yok, hal hatır sorma yok, gelip gitme yok..
Dediğim gibi bir araya gelsek de bir ekran etrafında anlamlandırıyoruz sohbetlerimizi.
Ya bir televizyonun ya da bir cep telefonunun etrafında kümeleniyoruz.
Dostluklar sanal, dostluklar yalan, dostluklar menfaat üzerine kurulmuş.
Karşı komşuyu tanımıyoruz, akrabalarımız ile ilişkilerimiz kopuk diyorduk artık bunları da geçtik.
Kendi evimizde kendi dünyalarımıza şifrelerle girer olduk. Bir sofranın etrafında da buluşamıyoruz. Herkes kendi köşesine çekiliyor ve renkli camlar içerisinden sanal alemlere şifreli girişler yapıyor.
Tabii dostluklar da bu süreçten payını aldı. İşimiz düşmeden bir menfaatimiz olmadan kolay kolay bir dostumuz ya da arkadaşımızı da hatırlamıyoruz.
Vahşi kapitalizm iliklerimize kadar işledi.
İşte bu kadar olumsuzluk varken bir vefa öyküsüyle yazımıza devam edelim;
Zalim bir kral, idam cezası verdiği iki mahkumdan birinin canını kendisini çok eğlendirecek bir yolla bağışlamak ister.
Sonra iki darağacı kurdurur ve mahkumlardan ikisine de omuzlarına basacakları ve güvenebilecekleri birer kişi çağırmalarını ister.
Bir taraftan da ülkenin bilge vezirini de kendince sınamak istemiştir.Bu yüzden her şey hazır olduğunda yanı başına oturtmuştur yaşlı bilgeyi.
Sonrasında mahkumlar kendi seçimleri ve istekleriyle çağırdıkları kişilerin omuzlarına basar ve boyunlarına ipler geçirilir...
Mahkumlardan biri çok güçlü kuvvetli birini çağırmıştır.Diğeri ise kendisinden daha cılız olan arkadaşını çağırmıştır ve onun omuzlarına basmaktadır.
Kral tam o anda sorar yaşlı bilgeye.
- "Hadi şimdi göster hünerini.
Sence önce kim yıkılacak?
Güçlü olan mı?
Yoksa şu cılız olan mı?"
Yaşlı bilge kendinden emin cevap verir.
-"Güçlü olan çok sürmez yıkılır efendim.Diğer cılız olan ise ölse yıkılmaz.Cılız olanın omuzlarına basan mahkum canını kurtaracaktır.
İki saatlik çok çekişmeli geçen ölüm kalım savaşında, güçlü adam yıkılıverir en sonunda. Ve onun omuzlarına basan mahkum darağacında can verir.
Kral şaşkın bir halde sorar yaşlı bilgeye.
-"Nasıl oldu da şu cılız adamın galip geleceğini bildin? Sen gerçek bir bilgesin
Yaşlı bilge, ipten kurtulmuş sevinç içinde arkadaşına sarılan ve canını kurtaran mahkuma bakar ve krala şöyle der;
-Bunu bilmemin bilge olmakla alakası yoktur haşmetmeap.
İki mahkum darağacına çıkarılmadan önce onları dikkatle izledim.
Kendi istekleriyle çağırdıkları adamlar yanlarına geldiler.
Biri çağırdığı güçlü adama bir kese altın verdi.Belli ki parasıyla tutmuştu onu canını kurtarabilmek için.Bunun için o adamın güçlü vücudunun kafi geleceğini düşünüyordu.
Diğeri ise uzun uzun sarıldı arkadaşına.Birlikte gözyaşı döktüler.Sonra o cılız adam yeminler etti arkadaşına.Ölsem yıkılmam diye.Gerçek birer arkadaş olduklarını anladım o anda...
Ben sadece menfaat üzerine kurulan şeylerin çok uzun sürmeyeceğini bildim efendim...
Unutmayalım ki ;
Menfaat üzerine kurulan her şey, yıkılmaya mahkumdur...
Vesselâm.