Erhan Ziya SANCAR
KÖR KUYULARDAN KURTAR BİZİ YUSUF!
Sn Bakanım;
Yusuf Hocam;
Okul müdürleri ile olan sohbetlerimizde, " Erhan Hocam!" dediler; defalarca yazdınız ama ya yazılarınızı okuyan yok ya da herkes kendi zamanına ve zeminine göre atama yapıyor.
Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği denen hilkat garibesi, canımızı acıtıyor, haksızlıklara yol açıyor ve beddualar ediyoruz Veyl olsun diyoruz , adaletten uzaklaşıldığı için, liyakata dayalı bir atama yapılmadığı için sahte puanlarla gelişigüzel oluşturulmuş komisyonlarla sahte belgelerle yönetici görevlendirmesi yapılıyor.
Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz; Çünkü milli eğitim bakanları bizi duymuyor."
Aynen böyle söylediler.
Ancak ben aylarca "Mahmut Özer bu işi çözer." dememe rağmen Sayın Bakan alandan gelen sesi duymadı.
Yeni bakanımız Sayın Yusuf Tekin alandan gelen, eğitimin ve eğitimcinin sorunlarını bilen,duayen bir bakan olacaktır ümidi ve temennisindeyiz. Adı Yusuf Peygamberle aynı olan Sn Yusuf Tekin bizi kör kuyulardan kurtarır mı?
Biz bu temenni ile -Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği- ile ilgili bizzat okul yöneticileri ile görüşerek istişarelerde bulunarak, imbikten damıtarak nacizane öneriler hazırladık.
Kısır tartışmalardan çıkarak, yönetici olarak lider olarak okullarımızda ve kurumlarımızda görevlendireceğimiz kişilerin öncelikle kendilerinin sıradan kişiler olmadıklarını bilmeleri gerekir.
"Okul, hayatı bütün yönleriyle kavriyorsa, bizim hayatımıza bir anlam katabilir, aksi takdirde okul sadece zamanımizin büyük kısmının tüketildiği bir yer olur. Aslında okulda tüketilen büyük zaman değil, öğrenci, öğretmen ve müdürün kendisidir. Bu açıdan okulun varlık nedeninin, hayat üzerinden, yeniden tasarlanması ve okulun anlamlı bir yaşama alanına dönüştürülmesi kaçınılmazdır."
* Selahattin Turan-Etkili İletişim
Okulu yaşama alanına dönüştürecek lider okul müdürüdür. Ancak güncel hayata bakıldığında kendisi yaşamayan okul müdürlerinin okulları mezarlığa dönüştürmesi kaçınılmazdır. Ziya Paşa'nın deyimi ile merkebi okula müdür yaparsan sınıfları ahır yapmaktan kurtaramazsın.
Yine Selahattin Hoca diyor ki;
" Gerçek dışı belgeler , insanların hayatlarını değiştirir. Mevzuatı, zayıf noktalarından cesaretle aşan bu belgeleri, kafası gönlü kadar geniş, adam gibi yöneticiler üretir."
Uydurma belgelerle, para ile yazdırılan makalelerle , parayla alınan patent belgeleriyle yönetici atamak hangi çağda görülmüş?
Okul iyi ise müdür de iyidir. Ancak unutmamak gerekir ki bir okul, müdürü kadar okuldur.
O halde pratikte neler yapılmalıdır?
Müdür yardımcıları okulların sessiz kahramanlarıdır. Müdür ile öğretmenler arasında sıkışmış bir görüntü çizmeleri onların kaderi olamaz. Bir önemli detay da müdür yardımcıları öğretmenlerin amirleri değildir.
Bu çokça bilinmediği için birçok çatışmanın kaynağı olmaktadır.
O zaman müdür yardımcılığı görevlendirmesinde kriter ne olmalıdır?
Müdür Yardımcılığı görevlendirmelerinde “ Adaylık hariç, en az 3 yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak” şartı getirilmesi faydalı olacaktır.
Yönetim kademelerindeki dikey geçişlerde, makul çalışma şartı/tecrübe, iyi yöneticiliğin olmazsa olmaz şartıdır. Mevzuatta bunun sağlanabildiği söylenemez. Müdür yardımcısı için görevlendirileceklerde; “ Adaylık dâhil en az iki yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak” şartı aranmaktadır ki bu durum adaylıktan sonra bir yıllık öğretmenlik tecrübesine sahip bir öğretmenin, henüz öğretmenlikte yeterince deneyim kazanmadan müdür yardımcısı olarak görevlendirilmesi manasına gelir. Diğer mesleklerde olduğu gibi öğretmenlikte de tecrübe önemlidir. Tabir yerinde ise “öğretmenlik yapa yapa öğretmenlik öğrenilir”. Henüz öğretmenlikte yeterince tecrübe kazanmamış (pişmemiş) birisinin idarecilikte başarılı olması beklenemez. Bu tür deneyimsiz müdür yardımcılarının, empati kuramadığı, öğretmenlere tepeden baktığı, öğretmenlere “amirlik” taslayarak egosunu tatmin ettiği, okullarda birçok huzursuzluğa sebep oldukları müşahede edilmektedir. **Şeref ŞEN
Bütün bu olumsuzlukların yaşanmaması için yönetici görevlendirme yönetmeliğinde müdür yardımcısı olarak görevlendirileceklerde aranan şartlarda yer alan “ Adaylık dâhil en az iki yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak” şartının ““ Adaylık hariç, en az 3 yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak” şeklinde değiştirilmesi faydalı olacaktır.
2.Okul Müdürü olarak görevlendirmelerinde,“Kurucu müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı ve müdür yetkili öğretmen olarak ayrı ayrı veya toplam en az 4 yıl görev yapmış olmak.” şartı getirilmelidir.
Mevzuatımızda, müdür olarak görevlendirileceklerde de “Kurucu müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı ve müdür yetkili öğretmen olarak ayrı ayrı veya toplam en az bir yıl görev yapmış olmak.” şartı getirilmiştir. Ancak henüz bir yıl müdür yardımcılığı tecrübesine sahip bir idarecinin müdür olabilmek için yeterli deneyime sahip olabilmesi mümkün değildir. Bu yönetmeliğe göre adaylık dâhil 3 yıllık bir kıdeme (iki yıl öğretmenlik+ bir yıl müdür yardımcılığı) sahip bir öğretmen, bir okula müdür olabilmektedir. Müdür yardımcılığı için zikredilen endişeler burada da geçerlidir. Ayrıca ve ilaveten henüz yeterli idari deneyime sahip olmayan, bir yıl idari deneyimle müdür olan bazı okul müdürlerinin sıradan resmi yazışmaları bile beceremedikleri, mevzuatı okuyup doğru anlayamadıkları için yanlış uygulamalar yaptıkları, okullarında huzur ortamı oluşturamadıkları bilinen durumlardır. Bu nedenlerle yönetmeliğin mezkûr maddesi “Kurucu müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı ve müdür yetkili öğretmen olarak ayrı ayrı veya toplam en az 4 yıl görev yapmış olmak.” şeklinde değiştirilmesi behemehâl faydalı olacaktır.
3.Şube Müdürlüğü kadrolarına atanabilmek için en az 3 yıl okul müdürlüğü yapmış olmak şartı getirilmelidir.
Eğitim yöneticiliğinde yılan hikâyesine dönen bir başka konu da şube müdürlüğüdür.
Meb görevde yükselme yönetmeliğine göre 4 yıl kıdemi olan her öğretmen şube müdürlüğü sınavına girebilir ve ilçesindeki yüzlerce okul müdürüne liderlik/rehberlik yapmak üzere şube müdürü olarak atanabilir.
Hayatında bir gün bile okul idaresinde bulunmamış, bir resmi yazı yazmamış, bir defa bile öğretmenler kuruluna başkanlık etmemiş, ilçe müdürler kuruluna katılmamış… vb. bir öğretmenin başarılı bir şube müdürü olması ihtimali oldukça düşüktür. İlgili yönetmelikteki bu madde de acilen, “şube müdürlüğüne atanabilmek için en az 3 yıl okul müdürlüğü yapmış olmak” şeklinde değiştirilmelidir.
Ayrıca aynı madde de şube müdürlüğüne atanma şartlarında yer alan ve eğitimle direk ilişkisi bulunmayan
“3) ………. Mimar, mühendis, biyolog, psikolog, istatistikçi, çözümleyici, programcı, araştırmacı, tekniker, şef veya sayman kadrosunda üç yıl görev yapmış olmak." maddesine göre, pedagojik formasyonu bulunmayan, eğitimin tanımını bile doğru yapamayacak mühendisin, biyoloğun, istatikçinin…. vb. şube müdürü olma imkanı verilmemelidir.
Yeterli bir süre çıraklık-kalfalık yapmayan bir kişinin iyi bir usta olduğu görülmüş şey midir?
Yönetim kademelerindeki dikey geçişlerde, yeterli/makul çalışma şartı/tecrübe, yöneticiliğin olmazsa olmaz şartı olmalıdır. Tabiri caizse, yönetici adayı her kademede pişe pişe bir üst kademeye çıkmalıdır. Bu durum hem empatiyi hem de görev yapacağı kademedeki yetkinliği sağlar. Böyle bir yönetici gücünü koltuğundan değil, tecrübesinden, bilgisinden, birikiminden, başarısından alır. Başarılı bir eğitim yöneticisi de eğitimdeki kaliteyi yükseltir.
4.Okul müdürü ve müdür yardımcıları adaylarına ek puan getiren mevcut “Yönetici Değerlendirme Formu” tekrar gözden geçirilmeli, yönetici adayının kişisel niteliği ve başarısı dışındaki puan getirici ölçütler formdan çıkartılmalıdır.
Mevcut “Yönetici değerlendirme formu”nda, doğrudan yönetici adayın niteliği ve çalışmasını belgeleyen nesnel bir değerlendirmenin yapılabildiği, Eğitimler, Hizmet Süreleri, Akademik ve Mesleki Deneyim, Başarı Farklılıklarını Azaltma başlıklarının yanında, Müdür ve müdür yardımcısının kişisel birikim ve katkısından ziyade kurumun öğrenci ve öğretmen sayıları ile öğretmen ve öğrencilerin kişisel çalışma ve becerilerine dayalı olan, Kurumsal yenilik çalışmaları, proje çalışmaları ve Öğrenci başarıları başlıkları altında değerlendirme ölçütleri ve puanları yer almaktadır. Bu başlıkların detaylarına bakıldığında (Yöneticisi olduğu eğitim kurumunda ulusal düzeyde düzenlenen bilgi/beceri/spor/sanat/proje vb. yarışmalarda birinci/ikinci/üçüncü olan öğrenci bulunmak, Yöneticisi olduğu eğitim kurumunun öğretmen veya öğrencileri Türk Patent ve Marka Kurumundan faydalı model tescili alanlar, Yöneticisi olduğu eğitim kurumunda yürütülen ve sonuçlandırılan uluslararası proje bulunmak, Yürütülen ulusal projelerden sonuçlandırılanlarda danışman olarak görev almış olmak) vb. gibi yönetici adayına ek puan getiren bu ölçütler tekrar gözden geçirilmeli, yönetici adayı, genel olarak öğrenci ve öğretmen sayısı fazla olan merkezi okullarda çalışan idarecilere pozitif ayırım sağlayan, okul öğrencilerinin sportif ve sanatsal başarılarından ya da ilgili bir öğretmenin hazırladığı bir projeden ek puan almamalıdır.
5.Yeniden görevlendirmelerde alt görevler de tercih edilebilmelidir.
Görevlendirildiği okulda 4 veya 8 yıllık çalışma süresini tamamlayan müdür ve müdür/baş/ yardımcıları aynı ünvanla boş eğitim kurumlarını tercih edebilmektedir. Yani müdür, müdürlük tercihi, müdür yardımcısı da müdür yardımcılığı tercihinde bulunabilmektedir. Halbuki bir okul müdürü yeniden görevlendirme sürecinde, özel durumları ve kişisel sebepleri vb. nedenlerle arzu etmesi halinde sadece müdürlük değil idari olarak bir alt görev olan müdür yardımcılığını tercih edememesinin mantıklı bir izahı yoktur, yapabilmelidir.
Aynı şekilde şube müdürlerine de tercih etmeleri halinde okul idareciliklerine başvuru hakkı tanınmalıdır.
Velhasıl Mirim;
Okul müdür ve müdür yardımcılarının puanları gerçekten adaletli bir şekilde mi belirlendi?
Aralarında fırsat eşitliği sağlandı mı?
Seçkin okulların yöneticileri okul aile birliği paraları ile tescil yaptırırken Marka Patent alırken gelir durumu düşük velilerin olduğu okullarda patente para bulunamadı.
Puanlama sistemindeki adaletsizlikten dolayı başarılı birçok idarecinin hak etmediği yerlere gitmesine neden olacak.
-Kenar mahalle diye adlandırılan merkeze uzak okullara örneğin Hacı Hüsrev'e, Kanarya Mahallesine, Kuştepe'ye, üniversitelerden stajyer öğrenci gelmiyor. Değerlendirmede bu okulların müdür ve müdür yardımcılarına; ‘Stajyer gelmediği için sana puan yok’ deniliyor. Oysa staj yapılacak okulları onlar belirlemiyor. Stajyer gelen okulların idarecilerine ‘sanki marifet onlardaymış’ gibi puanlar verildi. Gelmeyenler puan yerine ‘bir bardak soğuk su’ içti.
-Gelir durumu iyi olan ailelerin çocukları spor kulüplerine yazılarak, ulusal ve uluslararası dereceler elde etti. Bu çocukların okuduğu okullarda bu spor branşında hiç çalışma yapılmadığı halde onların sırtından müdür ve müdür yardımcılarına puanlar verildi. Başarılı sporcu öğrenciye ‘sıfır’ katkı verenler haksız şekilde puanlar aldı. Bu çocuklar kent merkezindeki okullarda okuduğu için kenardaki okul yöneticileri yine mağdur edildi.
-Yöneticisi olduğu kurumda marka, patent gibi tescili olanlara da puanlar verildi. Peki bunlara başvurmanın bedelini kim ödedi?
Gelir düzeyi yüksek velilerin olduğu okullarda bu bedel kime ödetilir?
Parayı veliler verdi, düdüğü okul yöneticileri çaldı. Gelir durumu düşük velilerin olduğu okullarda patente para bulunamadı. Yine kenar mahalle yöneticileri haksızlığa uğrarken, velilerin sırtından patent tescillerini alan müdür ve yardımcıları haksızca puan aldı.
-Evde eğitim, hastanede eğitim öğrencisi olanlara da puanlar verildi. Öğrencileri sağlıklı olan okulların yöneticilerine; “Size puan yok” denildi. Öğrencilerin hastalığından bile yöneticilerine puanlar verilmesi; ‘Yok artık! Böyle kriter olur mu!’ dedirtti.
Ulusal düzeyde yarışmalarda 1-2-3’ncü ve mansiyon ödül alan öğrencileri olan okul yöneticilerine de puanlar verildi. Bazı okulların ilçe düzeyinde yarışmalar düzenleyerek, kendi okullarının öğrencilerine dereceler verdi. Bu sayede ceplerine 10 puan fazladan attılar.
Bazı okul müdür ve müdür yardımcıları parayla yazdırdıkları makalelerden dolayı puanlar aldı.
Başka yerde görevlendirilen okul yöneticileri, kadrosunun olduğu ama hiç çalışmadığı, kapısının önünden bile geçmediği eğitim kurumunda elde edilen proje, sportif başarılardan dolayı haksız şekilde puanlar aldı. Tarlada izi olmayan okul müdür ve müdür yardımcılarının başkalarının başarılarından nemalanması etik olarak kabul edilebilir mi? Bu o projede emek harcayanları büyük saygısızlık değil mi?
Böyle adaletsiz ve fırsat eşitliğine aykırı alınan puanlarla birileri istedikleri okula giderken, okulu ve öğrencileri için onlardan daha fazla emek verenler, kenar mahalle okullarında çalışmaya devam edecek.
Milli Eğitim Bakanlığı yaşanan adaletsiz durumu göz önüne alarak, okul yönetici görevlendirme sürecini ptal etmelidir.
Yöneticiler arasında ‘kul hakkı’ yenilmemesi için mevcut yöneticilerin görev sürelerini proje okullarında olduğu gibi 1 yıl uzatmalıdır.
Bu yıl sadece ilk görevlendirmeler yapılmalıdır.
Fırsat eşitsizliğine yol açmayan, adil, liyakat ve başarıyı esas alan yeni bir Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği hazırlamalı ve bir yıl sonra bu yönetmeliğe göre yönetici atamalarını yapmalıdır.
Kanunlar örümcek ağları gibidir: zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer. diyen Balzac haklı çıkmak zorunda değil..
Vesselâm.