Abdullah DAMAR
İlkokul Yeniden Beş Yıl Olmalı
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran ve 11 Nisan 2012'de ''İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'' adıyla yürürlüğe giren 4+4+4 sistemi, 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlandı. Bu uygulamayla daha önce beş yıl olan ilkokullardaki eğitim süresi dört yıla indirilerek, 5.sınıflar ortaokul bünyesine alındı.
Değişiklik henüz uygulanmaya başlanmadan ilk mağduriyeti yaşayan, norm kadro fazlası durumuna düşen otuz bin sınıf öğretmeni ve atama sayısı azalan ‘ataması yapılmamış sınıf öğretmenleri’ oldu. Bu norm kadro fazlası otuz bin sınıf öğretmenini sistem içinde eritmek için de, ‘Yan alan’ olarak adlandırılan sistem devreye girdi. Bu sisteme göre, sınıf öğretmenleri, lisans eğitimi sırasında sınıf öğretmenliği yanında yan alan olarak eğitimini aldıkları alanlara geçiş yaptırıldı. Bunun yanı sıra, bir başka çözüm olarak da 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren sınıf öğretmeni atama sayısı düşürüldü.
Bugün itibarıyla 4+4+4 eğitim sisteminin uygulanmaya başlanmasının üzerinden sekiz yıl gibi bir zaman geçti ve bu sistemin getirdiği birçok değişikliğin yanında, beşinci sınıfların ortaokul kademesine geçirilmesi uygulamasının verimli olup-olmadığı konusunda da çeşitli bilimsel araştırmalar yapıldı. Bu araştırmalar ve sonuçları kısaca şu şekildedir;
İlk araştırma; Karabıyıkoğlu (2018)’nun[i] “4+4+4 Sisteminde İlk Kez 5. Sınıf Derslerine Giren Matematik Öğretmenlerinin Süreç Hakkındaki Görüşleri” başlığıyla yaptığı yüksek lisans tezine dayanmaktadır. Karabıyıkoğlu; Kastamonu il merkezindeki devlet ortaokullarında 5. sınıf matematik öğretmeni olarak görev yapan 45 matematik öğretmeninden elde edilen verileri, göre incelemiş; inceleme sonucunda, çalışmaya katılan matematik branş öğretmenlerinin büyük bir kısmının 5. sınıflarda ders anlatmaya başlamadan önce; öğrencilerinin seviyelerine inememe, konu sayısının fazla olmasından dolayı süreyi yetiştirememe ve öğrencilerin hazır bulunuşluluğundaki eksiklikler gibi bir takım kaygılarının olduğunu, buna karşın katılımcı öğretmenlerin ders anlatmaya başladıktan sonra kaygılarının bittiğini ifade ettiklerini tespit etmiştir.
İkinci araştırma; Demir ve diğerleri (2013)[ii] tarafından, “4+4+4 Yeni Eğitim Sistemi’nin Yansımaları: Beşinci Sınıflardaki Eğitim-Öğretim Sürecinin Branş Öğretmenlerinin Görüşleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi” başlığıyla, sekiz branş öğretmeniyle yapılan araştırmadır. Araştırma sonuçlarına göre; katılımcıların öğretmenlerin çoğunluğu 5. sınıfta okutulan derslerin branş öğretmenleri tarafından verilmesi gerektiğini ifade etmişler; katılımcıların tamamının 5. sınıflarda uygulanan müfredatın öğrencilerin seviyeleri üzerinde olduğu ve bu şekliyle uygulandığı sürece eğitim-öğretim süreçlerinden verim elde edilemeyeceği konusunda görüş birliği içerisinde oldukları görülmüş; yine katılımcıların çoğunluğu eğitim-öğretim sürecinde öğrencilerin seviyelerine inme konusunda sürekli sorunlar yaşadıklarını; eğitim-öğretim yılı başında sorun yaşamalarına rağmen kendi çabaları ile bu sorunu kısmen aşabildiklerini, bir katılımcı ise sınıf öğretmenliğinden geldiği için sorun yaşamadığını belirtmiştir.
Üçüncü araştırma; Aytaçlı ve Gündoğdu (2018)[iii] tarafından, “4+4+4 ile İlk Defa 5. Sınıf Derslerine Giren Matematik Öğretmenlerinin Sürece İlişkin Görüşleri” başlığıyla Manisa ilinde görev yapan ve ilk defa 5. sınıflarda derse giren 10 matematik öğretmeni ile yapılan görüşmelerden oluşan araştırmadır. Araştırma bulgularına göre; öğretmenler çeşitli konularda zorluklarla karşılaşmış ve hizmet içi eğitim düzenlenmesini istemişlerdir. Hizmet içi eğitim istenilen konular sırasıyla 5. sınıf programı, 5. sınıf öğrencilerinin özelliklerine uygun iletişim ile 5. sınıf matematik öğretimi, materyal geliştirme ve öğrencilerin derste aktif olmalarını sağlayacak yöntem-tekniklerdir. Öğretmenler kesirler, yüzdeler, boyut kavramının öğretiminde bazı sorunlar yaşadıklarını dile getirmişlerdir. Öğretmenler, 5. sınıf öğrencilerinin 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinden çeşitli özellikleri bakımından farklılıklar gösterdiklerini ifade etmektedir.
Dördüncü araştırma ise Topçu ve Kaya (2014)[iv] tarafından, “Sosyal bilgiler öğretmenlerinin gözüyle 5. sınıf öğrencileri” başlığıyla, Kastamonu il merkezindeki toplam 5 ortaokulda görev yapan öğretmenlerle yapılan araştırmadır. Araştırma sonuçlarında; öğretmenlerin tamamına yakınının 5. sınıflarla ilgili bazı problemler yaşadığı, bu problemleri çözülebilir, makul ve masum problemler olarak görmelerinden dolayı ve ayrıca bunlarla ders işlemek hususunda kendilerini yeterli gördükleri için çözüm amaçlı sınıf öğretmeninden yardım alma ihtiyacı hissetmedikleri, ancak velilerin sınıf öğretmenlerinden gördükleri ilgiyi bizzat branş öğretmenlerinden de beklemeleri, tüm katılımcıların ortak sıkıntısı olarak görülmektedir.
Bu noktada 5.sınıf öğrencilerinin bulunduğu yaş olan 10-11 yaş grubunun özelliklerine bakıldığında; bu yaşlar çocukluk döneminin de son evreleri olarak kabul edilir. Çocuklar, bu dönemde daha mantıklı düşünmeye ve başkalarının fikirlerini dikkate almaya başlarlar. Soyut düşünebilmeye bu dönemde yavaş yavaş geçiş yaparlar. 5. sınıftan itibaren artık öğrenciler tamamen soyut düşünebilmektedirler, çünkü çocuklar büyüme ve gelişmenin üçüncü aşamasındadırlar. Bu yaştaki öğrencilerin veri toplama ve düzenleme yetenekleri gelişmiş olup, fikirlerini özgürce ifade edebilmektedirler. Bu yaşlarda çocuklar, sahip oldukları yetenekleri sergileyerek büyüklerinin dikkatini çekmekten hoşlanırlar. Yine bu yaşlardaki öğrenciler somut işlemler döneminin sonunda yer almaktadırlar. Bu dönemde çocuklar kurallar belirleyebilir ve geliştirebilirler. Sınıflama becerileri ve sayı kavramı bu dönemde daha hızlı gelişir. Ayrıca dil becerileri bu dönemde kendini gösterir. 10-11 yaşlarında, çocuklar problemleri kendi bilgi ve yetenekleriyle çözmeye çalışırlar. Somut dönemden soyut döneme geçişte yer alan 10-11 yaş grubundaki öğrencilerin özellikle düşünmeye yöneltilenlerin bilişleri hızlanmaktadır. Bu nedenle bu dönemde yer alan öğrencilere ezberci eğitimden kaçmak gerekmektedir. Bu yaştaki öğrencilere problemler vererek onların problem çözme yeteneklerinin ortaya çıkmasına fırsat verilmelidir. Çeşitli materyaller verilerek desteklenecek özellikle yaşantı temelli problemlerin çözümü öğrencilerin hem merak duygularının gelişmesine hem de sebep sonuç ilişkisinin kurulmasına yardımcı olacaktır Özellikle somut işlemler dönemindeki çocuklar için bu konu çok önemlidir.[v]
İrdelediğimiz araştırma sonuçlarına göre 5.sınıf derslerine giren branş öğretmenlerinin yaşadığı problemlerin başında; öğrencilerinin seviyelerine inememeleri, 5.sınıf müfredatının çok ayrıntılı olması, öğretmenlerin, çocukların bilişsel düzeyinde bazı yetersizliklerin olduğunu düşünmesi, sınıf öğretmenlerinin 5. sınıf öğrencilerinin davranışları üzerinde daha etkili olacağı ön kabulü, branş öğretmenlerinin 10-11 yaş grubu seviyesinde etkinlik yapmakta zorlanacağı, branş öğretmenlerinin, bu yaş grubu öğrencilerin ortaokul öğrencisi olarak kabul edilmesinin uygun olmadığını düşündükleri, bu öğrencilerin, ortaokula geçtikten sonra, o zamana kadar sınıf öğretmeninden gördükleri yoğun ilgiden sonra birdenbire boşluğa düştüklerini ifade etmesi, gürültü, ders saatinin yetersizliği, öğrencilerin birbirlerini şikâyetleri, çocuksu hareketler, öğrencilerin uyarıları dikkate almalarına rağmen çabuk unutmaları, ders saatinin yetersizliği ve iletişim sıkıntısı gibi problemleri gelmektedir.
Kuşkusuz, branş öğretmenleri de lisans öğrenimleri sırasında, eğitim psikolojisi disiplininin temel bilgilerini içselleştirerek bu mesleğe adım atmışlardır ancak uygulamada ortaokul ve liselerde derslere giren branş öğretmenlerinin, sınıf öğretmenleri kadar 10-11 yaş grubu öğrencilerle muhatap olmamaları, öğretim yöntem ve tekniklerini soyut düşünen yaş gruplarına göre planlamaları ve kullanmaları, materyal geliştirme, sınıf içi etkinlikler, aktif öğrenme yöntemlerini kullanma gibi konularda bu yaş grubu öğrencilerin beklentilerini karşılama, onların seviyesine inme ve onlarla iletişim konusunda sorun yaşamaları muhtemeldir.
Bütün bu nedenlerle, ilköğretimin birinci kademesi olan ilkokul yeniden beş yıl olarak belirlenmeli, somut düşünme döneminden soyut düşünme dönemine geçiş aşaması olan 10-11 yaş grubu çocuklara uygulanan, 4. sınıf ilkokula, 5.sınıf ortaokula şeklindeki temelsiz ayrıma son verilmeli ve 4+4+4 eğitim sisteminin yürürlüğe girmesinden bu yana sekiz yıldır yaşanan bu büyük sorun ortadan kaldırılmalıdır.
[i] Levent KARABIYIKOĞLU. (2018). 4+4+4 SİSTEMİNDE İLK KEZ 5. SINIF DERSLERİNE GİREN MATEMATİK
ÖĞRETMENLERİNİN SÜREÇ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ. Yüksek Lisan Tezi.
[ii] Selçuk Beşir DEMİR Soner DOĞAN Mehmet Ali PINAR (2013). +4+4 Yeni Eğitim Sistemi’nin Yansımaları: Beşinci Sınıflardaki Eğitim-Öğretim Sürecinin Branş Öğretmenlerinin Görüşleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi.
[iii] Berrak AYTAÇLI. Kerim GÜNDOĞDU (2018). “4+4+4 ile İlk Defa 5. Sınıf Derslerine Giren Matematik Öğretmenlerinin Sürece İlişkin Görüşleri.
[iv] Ersin TOPÇU. Beytullah KAYA. (2014). Sosyal bilgiler öğretmenlerinin gözüyle 5. sınıf öğrencileri.
[v] Levent KARABIYIKOĞLU. (2018) s.3