Mehmet GÜLEÇ
DİZİLERİN GENÇLER ÜZERİNE ETKİSİ
Sosyal medya, televizyon, görsel ve yazılı medya gibi iletişim araçları gündelik hayatımıza o kadar çok girmiş bulunmaktadır ki, herhalde buna tanık olmayan yoktur. Lakin üzülerek belirtmeliyim ki, bu alışkanlık bazen gündelik hayatımızı esaret altına almaya kadar gidebiliyor. Mesela, şu soruyu soralım: “Televizyon dizilerinin eğitime etkileri ne boyutta?” Bunu irdelediğimiz vakit ortaya ilginç hususların çıktığı görülmektedir. Hem ilginç hem de ürkütücü...
Yılların eskitemediği ve eskitemeyeceği bir filmdir, “Hababam Sınıfı”... Birkaç bölümü bulunduğu için bir anlamda diziye benzetecek olursak, her bölümü insanları ekranları başına toplamaya yetmektedir. Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Tatilde ve daha nice serileri... Dizinin hem o dönemki hem de günümüz öğrencileri üzerindeki etkisi oldukça fazla. Bu dizi o kadar çok etki bırakmıştır ki halen çok yaramaz ve haylaz öğrencilerin bulundukları sınıfların “Hababam Sınıfı” olarak nitelendirilmeye devam edildiği bilinen bir gerçektir. Hatta bazı öğrenciler sınıflarının böyle anılmasından gurur duymaktadırlar. Böyle bir sınıfta disiplin sorunları sık sık meydana gelebilmekte, hatta öğrenciler arasında sınavda kopya çekmenin marifet olduğu, okul kurallarına uymamanın ya da okuldan kaçmanın başarı sayıldığı bilinmektedir. Bu film/dizi hala yayımlandığı için bütün öğrenciler “Hababam Sınıfı”nın nasıl bir sınıf olduğunu bilmekte ve buna özenerek davranış stili geliştirmektedirler. Özellikle liselerde başarı düzeyi düşük öğrencilerin toplandıkları sınıflar “Hababam Sınıfı” olarak anılmaya devam etmektedir. Bu gerçek, hem öğretmenin sınıf yönetimi açısından hem de akademik başarı açısından oldukça kritik önem arz etmektedir. Elbette film/dizide rol alan usta oyunculara, senaryo ve yönetmen ekibine saygımız sonsuz. Lakin pedagojik açıdan gençler üzerine bu tip fimlerin etkisinin analiz edilmesi de bir gereklilik arz etmektedir.
Yakın dönemde de okulu konu edinen bir çok dizi yayınlanmıştır. Bunlar içerisinde “Koçum Benim”, “Arka Sıradakiler” ve “Hayat Bilgisi” öğrenciler tarafından en çok izlenen ve sevilen diziler arasında yer almıştır. “Hayat Bilgisi” isimli dizinin birkaç sene evvel öğrenciler tarafından daha fazla ilgi görerek izlendiği hepimizce malumdur. Hayat Bilgisinde yer alan öğrencilerin birbirleri ile arasındaki diyalog, birbirlerine yaptıkları şakalar ya da arkadaşça yaptıkları planlar, kız-erkek ilişkileri hep dikkatleri çekmiştir. Ekranda bu derece tutulan dizilerin başında gelen Hayat Bilgisinde ki bu öğrenci profilleri, liseli gençler tarafından taklit edilmeye çalışılmış hatta kendi sınıflarında da uygulamaya çalıştıkları birçok kez görülmüştür. Davranışların olumlu ya da olumsuz olduğunu tartışmamaktayız. Nitekim bazı olumlu davranışların da geliştirildiği görülmüştür. Öğrencilerin okulun boş vakitlerinde (akşam üzere ya da hafta sonlarında) gizli bir şekilde ekstradan özel ders alır gibi (Müjdat GEZEN’in rol aldığı bölümlerde) matematik kursu alarak başarı düzeylerini artırmaya çalışmaları bundan birkaç sene önce Destekleme ve Yetiştirme tarzı kursların önem kazanabileceğinin bir göstergesi konumunda idi. Ayrıca dizideki “Afet Öğretmen” karakteri, kişiden kişiye değişmekle birlikte genel olarak örnek bir öğretmen modeli sergilemekte ve öğrenciler tarafından sevilmekte idi. Müdür rolü ise izleyenlerde tamamen olumsuz bir izlenim bırakmıştır.
Taklitten öteye geçemeyen davranışlar ve bunların birçoğunun yanlış davranış olmasından mütevellit, şu hususu belirtmeyi zaruri görüyorum: bazı dizilerde alkole özendirme, argo-küfür söz kullanımının fazlalığı, saygısız davranma ve şiddete özendirme gibi durumları RTÜK kontrol etmeli ve gereken tedbirleri artırmalıdır. Çünkü sadece eğitimle ilgili okulu konu alan diziler değil başka birçok dizinin de çok büyük etkileri olduğu bilinmektedir. Mesela yıllarca oynayan “Kurtlar Vadisi” dizisinin gençler üzerine etkilerini araştıran anket sonuçları göstermektedir ki, liselerde şiddet ve çeteleşme gibi hususların bu diziden etkilenme oranları %70-80 arasındadır.
Okulu konu edinen bazı dizilerin öğrenme ortamına zarar verebilecek ve belki de öğrencilerin başarı düzeyini düşürecek hatta yanlış alışkanlıklara sevk edebilecek durumlar arz eden bazı bölümler içerdiği görülmüştür. Bu yüzden anne-babaların bu konuda dikkat etmeleri gerekmekte ve gençlerin televizyon izleme alışkanlığı düzenlenerek onları esir almaları engellenmelidir. Bu hem sosyal medya hem de tv dizileri için geçerlidir. Yapılan anketler göstermektedir ki, gençlerin %32’si yapacak başka bir faaliyet olmadığı için televizyonu tercih ettiği, %42’sinin de hoşuna giden programları gösterdiği için televizyonu tercih ettiği görülmüştür. Televizyon tamamıyla sakıncalı değildir elbette... Mesela, öğrenme sürecinin bir parçası olarak coğrafya ile ilgili filmlerin/belgesellerin uzak diyarlardaki yerleşimleri, kültürleri tanımak adına bir şans olduğu unutulmamalıdır. Yine bazı tarih belgesellerinin de bilgilendirici olduğu ve fayda sunduğu lakin taraflı bir şekilde tarihi anlatarak gençleri belli bir ideoloji çerçvesinde kanalize etmeye çaklıştıkları da unutulmamalıdır. Bu yüzden gençlere bu tip belgeselleri izledikten sonra farklı kaynaklardan konuyu araştırıp-okumaları da tavsiye edilmelidir.
Televizyon programlarının etkileri çok yönlü bir şekilde düşünülmeli ve olası olumsuz durumlara karşı tedbirler alınmalıdır. Hem RTÜK hem de yapımcılar ve elbette velilerimiz öğrenci-televizyon etkileşimini dikkatlice izlemeli ve bu konuda gençlerimize olumlu katkı yapacak dizilerin/filmlerin çekilmesine katkı sağlanmalıdır. Mesela, bazı çocuk kanallarındaki çizgi filmlerin okul öncesi çocuklarda, paylaşmayı, sevmeyi, saygıyı, sayı saymayı ve bunun gibi güzel hususları yaygınlaştırdığı görülmektedir. Bu tip güzelliklerin gençler üzerinde de olması temennisiyle, saygılar sunarım.