Demokratik Yurttaşlık Eğitiminde Sınıf Öğretmenlerinin Rolü

 Demokratik bir toplumda yaşamak hemen hemen bütün bireylerin temel hedeflerinden birisidir. Bu anlamda demokrasinin ve demokrasi eğitiminin aileden başlayarak,  erken çocukluk eğitimi ve ilkokul döneminde sürdürülüp, ileriki eğitim kademelerinde pekiştirilerek, yaşantıya dönüşmesi gerekir.

Bu noktada demokratik yaşantıyı, davranış haline getirmiş ve içselleştirmiş çocuklar yetiştirmek her kademede öğretmenin görevi ve sorumluluğudur. 

Bu bağlamda özellikle sınıf öğretmenlerinin rolü belirleyicidir. Başkalarını örnek alarak öğrenme, en temel ve belirgin öğrenme biçimlerinden biridir. Bu nedenle öğretmenlerin, öğrencilerine demokratik yurttaşlık becerileri ve eğilimleri konusunda model olabilmesi önemlidir. 

Bu beceriler; açıklık, farklılıklara saygı, çatışmaları barışçıl yöntemlerle çözme ve görüşlerini neden ve kanıtlarla destekleme olarak sıralanabilir. Sınıfta geçirilen öğrenme-öğretme etkinlikleri sırasında ve okulun diğer ortamlarında bu becerilerin deneyimlenmesi ve davranış haline getirilmesi önemlidir.

Öğretmenlerin sınıfta ve okulun diğer bölümlerinde, her öğrencinin sınıf ve okul topluluğunun eşit üyesi olarak kabul edildiğini hissetmesini ve görüşlerini serbestçe ve alaya alınmadan ifade etmesi sağlayan, tehdit edici olmayan, destekleyici öğrenme ortamları yaratabilmesi gerekir.  Bu da, öğretmenin kendisinin demokrasiyi özümsemiş olmasını gerektirir.

Kendilerini etkin bilgi verici ve öğrencileri sadece edilgen alıcılar olarak gören, geleneksel hiyerarşik yaklaşıma alışkın öğretmenler için bu biçimde çalışmak her zaman kolay değildir. Az da olsa öğrencileri ‘not’la terbiye etmeye çalışan, disiplin kurullarına göndermekle tehdit eden, sınıf yönetimindeki yetmezliklerinin nedenini kendisinde arayacağı yerde öğrencileri suçlayan, öğrencilere müfredat dışında en ufak bir katkı sağlamayan öğretmenlerle karşılaşırız. 

Bu tür öğretmenlerin demokratik davranışları uygulamaya başlamaları, geleneksel otoritelerinden bir ölçüde vazgeçmek zorunda kalmaları ve zaman zaman öğrencilerin inisiyatif kullanmasına izin vermeleri anlamına gelir. Öğretmenleri bu tür daha katılımcı yaklaşımların yararlarına ikna etmek, bu yaklaşımı uygulamaya geçirmek için gerekli becerileri ve güveni kazanmalarına yardımcı olmak gereklidir. 

Son olarak bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemek de doğru değildir. Çünkü eğitim sistemimizin sınav odaklı yapısı, öğretmenleri bir ölçüde müfredatı yetiştirme, öğrencileri sınava hazırlama gibi teknik işleri yürüten birer teknisyene dönüştürme tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir. Öğretmenler, çoğu zaman bu ikilemle baş etmek zorunda iki arada bir derede kalmışlardır. 
Ancak ne olursa olsun öğrencilere demokratik beceri ve eğilimleri kazandırmaktan bir an bile olsun vazgeçmemek gereklidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Abdullah DAMAR Arşivi