Metin AKGÜN
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Kadınlar Günü” öncesinde, dün eksenli bu günün mana derinliğini ve sürece dönük ciddi bir öz değerlendirme yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Önemli gün ve hafta etkinlikleri eksenli, yine kanaat önderlerimiz, milli ve manevi cümleler eşliğinde, kadının önemine dikkat çekecek, onlar bizim anamız-bacımız-kutsalımız kurgusunda, sloganlar eşliğinde açıklamalar yapılacak, bir gün sonrasında ise toplumsal yapımızda değişimi yapma irademiz kullanılmayacağı kaygılarımız devam ediyor…
Kaliteyi yakalamak, samimi olarak yapılan bir “Öz değerlendirme” ile başlar…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü arifesinde,
“Samsun'da sokak ortasında bir kadın, eski eşi tarafından öldüresiye dövüldü. Kadın bilincini kaybedene kadar kafasına defalarca tekme atan şahsa kimse müdahale etmedi…. şahıs, yere düşürdüğü eski eşini çocuğunun gözü önünde defalarca tekmeledi. Çocuğun anne diyerek ağlamasına aldırmayan saldırganın görüntüleri dehşete düşürdü…”
Ulusal medyada haber olan, bir anda tepkileri çeken, bu olay benzeri olaylar dünde yaşanmıştı…
Çok uzaklara gitmeye de gerek yok… Hafızamızı tazelemek yeter…
18 Ağustos 2019 yılının 18 Ağustosunda yaşanan o insanlık dışı olayda;
43 yaşındaki Fedai Baran, eski eşini 10 yaşındaki kız çocuğunun gözü önünde boğazından bıçaklanmış, o anlar ise lokantada bulunan bir kişi tarafından görüntülenmiş, Fedai Baran'ın eski eşini bıçakladıktan saniyeler sonra çekilen görüntüde kanlar içinde olan ve ayakta durmakta zorlanan Emine Bulut'un, "Ben ölmek istemiyorum" diyerek feryat ettiği o görüntüler sosyal medyada yayılmış, 250 metre yürüdükten sonra bir taksiye binen katil koca, taksicinin üzerindeki kanı sorması üzerine "Hayvan kestim" cevabını verdiği, bu vahşet olay üzerine Türkiye ayağa kalkmıştı…
insanlık dışı olaya müteakip, yayınladığımız basın açıklamasında;
Sosyal medyada, Twitter’da #EmineBulut, #Ölmekİstemiyorum, #AnneLütfenÖlme, etiketlerle yayılan paylaşımların samimiyetinin de sorgulanması gerektiğini ifade etmiş,
Yine bu açıklamamızda;
Toplum olarak yaşadığımız sosyal çözülme sürecinde ayrışan ve çözülen dinamiklerimize, her yönüyle benliğimizden hızla uzaklaştığımıza,
Aile yapımız içinde yaşatmamız gereken değerlerde nasıl bir yozlaşma yaşandığını da göz ardı ettiğimize,
Bizi biz kılan “öz değerlerimizden kopuş” sürecini olması gerekenden uzak ve aykırı yönettiğimiz kaygılarımıza dikkat çekmiş,
Yapılan yasal düzenlemelere rağmen, kadına yönelik yaşanan şiddetin artışına dönük endişelerimizi belirtirken, “Peki, sorun nerededir?” sorumuzu kamuya yöneltmiştik. Bu vahim olay sonrasında; Sn. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “….“Çok vahim bir olay. İnsanlar olay olduğunda müdahale etmek yerine video çekip sosyal medyadan paylaşıyor. İnanılır gibi değil” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/turkiyeyi-aglatti....) açıklamalarını hatırlatmış,
İstikbalimizin teminatı olan neslimizin/gençliğimizin eğitimde hangi noktaya yuvarlandığımızın tartışılması gerektiğini vurgulamıştık…
2020 yılı kadına şiddet araştırmasında;
2000 kişinin katıldığı mini araştırmada katılımcıların %72’si toplumda yaşanılan en büyük sorunlardan birinin şiddet olduğunu belirtirken,
Cinsiyet ekseninde bakıldığında;
Kadınların %76’sı en büyük soruna şiddet derken, bu oranın erkeklerde %67 olduğu görülüyor.
Kadınlara göre diğer önemli sorun ise sokaktaki baskı ve taciz (%73).
Katılımcılarımızın %42’si kendilerinin ya da çevrelerindeki birinin şiddete maruz kaldığını ifade ediyor. Kadınların %56’sı bu durumun farkındayken erkeklerde bu oranın %27’ye düşüyor.
Şiddetin en sıklıkla eşlerden geldiği görülüyor.
Yolda herhangi bir şiddet olayı gördüklerinde ise insanlar doğrudan müdahale etmek yerine polisi arayacaklarını belirtiyor (Kadınlar %58, Erkekler %44).
Yolda şiddetle karşılaştıklarında müdahale etmeden ortamdan uzaklaşmayı tercih edenler (%2) son dönemlerde haberlerde çıkan durumu gerekçe gösteriyor.
Satır başlarında yer alan veriler, vahim tabloyu gözler önüne sererken, çocuklarımızın yetiştirilmesi sürecinde, okul öncesinde başlayan eğitim yanlışlarımızın, örgün ve yaygın eğitimde devam ettiğini düşünüyoruz.
Yaşanan sorunların temelinde de Sn. Cumhurbaşkanımızın da zaman zaman ifade ettiği üzere; 19/10/2020 de yaptığı konuşmasında da "Eğitim ve öğretimde arzu edilen ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum" demesi anlamlı bulunmuştur.
Yaşanan sorunların temelinde “HATA/EROR” veren, eğitimin, son 10 yıllık bir süreçte “DENETİM” dışı kalmasının ağır bedeliyle birlikte, her yönüyle, değerlerimiz dahilinde, behemahal masaya yatırılmalıdır.
Eğitimde Kalitenin yakalanması, hataların süreç içerisinde tespiti ve giderilmesi için, PUKÖ döngüsünün (Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al) ana ekseninde, bakanlık bünyesinde, sağlıklı bir denetim yapısının oluşturulmasının önemini vurgularız.
Küresel saldırılar karşısında verdiğimiz “Beka” Mücadelemizin” ana ekseninde “değişen/gelişen dünya düzeninde donanımlı, geleceği kucaklayarak yön verecek neslin, bizi biz kılan, milli ve manevi değerlerin merkez alınarak, salt bilgi değil, ecdadın mirası olan eğitsel doğrularımızın merkez alındığı hassasiyeti dâhilinde, “Eğitimde Milli Bir Seferberlik” yapılması gerektiğine inanıyoruz…
Bu seferberlik sürecinde, eğitim programlarının merkezinde;
Çalışan, üreten yönüyle, hak ettiği sevgi ve saygıyı görmeyi hak eden, ancak yaşadığı toplumda; bazen horlanan, aşağılanan, son zamanlarda da aleni menfur cinayetlere uğrayan, evlilik bağıyla erkeklere emanet edilen kadınlarımız, mağduriyetleri ile birlikte hakları yer almalıdır.
Kadınlarımızın, her anne baba için kız evladı, erkekler için hayatı paylaşacağı eş, Allah (c.c.) indinde cennetin ayakları altına serilen, karşılık beklemeden veren, ilahi rahmete benzeyen, vaktinde kılınan namazdan sonra en sevimli işin; ona iyilik etmek olduğuna dikkat çekilen, Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmanın, cennete ulaşmanın en kestirme yolunun ona hizmetten ve onu gereği gibi sevmekten geçtiği bildirilen annelerimiz olduğu öncelikle ele alınmalıdır.
Okul öncesinden başlayarak, salt bilgi değil, uygulamayı da kapsayarak, hayatın kendisi kılınmalıdır.
Bu vesile ile şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, “8 Mart Dünya Kadınlar Gününde”, bütün annelerimizin, istikbalimizin teminatı olan neslin doğru yetiştirilmesi hassasiyetinde, model olma mesuliyetinde, aile birliğinin sarsılmaz bekçileri kadınlarımızın, bütün hatalarımıza rağmen, bizi af edip, bağırlarına basan o güzel insanların bu özel günlerini kutluyor, ellerinden öpüyor, yaşadıkları mağduriyetler nedeniyle, yaşadığımız toplum adına özür diliyoruz…