Metin AKGÜN
3 Aralık Dünya Engelliler Günü
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Başkanı, Metin Akgün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle Mesaj yayınladı.
Birleşmiş Milletler tarafından 3 Aralık günü, engelli vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin/evlatlarımızın hakları, topluma kazandırılması ve yaşadığı sorunlara toplumsal farkındalık oluşturulması amacıyla “Dünya Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir.
Bizler; İnsanı yeryüzündeki en değerli varlık olarak gören bir anlayışı benimseyen, nefsinde başlayan, aile içinde devam eden, görev yaptığımız kurum ve kuruluşlara dayalı devlet yönetim sürecimizde, uygulamayı kılavuzlayan yol haritamızda da “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” değerini, medeniyet mefkuresinin merkezine oturtmuş bir mirasın temsilcileriyiz.
Bu farkındalık, yol haritamızın ve bu süreçte değerlerimiz merkezine İNSANI oturttur.
O insan k; “İster sağlıklı, ister engelli olsun; insan, Allah'ın (c.c.) yeryüzünde yarattığı en kıymetli ve en değerli varlıktır.”
Yine farkındayız ki; yaradılışta kendisine bahşedilen bu özel değer, yaşam sürecinde yine kendinden olanların çıkardığı engeller ile, yaşam sürecinde akla gelmeyen türden mağduriyetler de yaşattı… Bugün sahip olunan birtakım haklar mevcut ise, dünden gelen ve ağır bedellerin ödendiği bir sürecin, verilen mücadelenin sonunda elde edilen hakların zirvelerinden denebilecek olan “TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDİR.”
Bugün, bu temel hak ve özgürlükler, verilen mücadele, ödenen ağır bedelleri sonucundadır ki, her insanın doğuştan gelen hakları, uluslararası sözleşmeler ve ülkelerin iç hukuk düzenlemeleriyle güvence altına alınmıştır.
Teoride sağlanan tüm iyi niyetli gelişmelerin, uygulamaya yansıtılması gayretlerine rağmen, uygulamada halen birçok sorunların devam ettiğinin, özellikle kadın, çocuk, yaşlı ve engelliler gibi toplumun dezavantajlı kesimlerinin hakları konusunda yapılması gereken daha çok şey olduğunun da farkındayız…
Engellilerimizin çağdaş bir toplumda, ayrım yapılmadan, toplumun diğer bireyleriyle eşit pozisyonda yer alabilmeleri için her alanda desteklenmeleri gerekmektedir. Onların yaşamdan mutlu olmaları, geleceğe güvenle bakabilmeleri ve üreten bireyler olarak kendi kendilerine yeter duruma gelmeleri için kamu kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve tüm vatandaşlarımız işbirliği içinde olmalı, senkronize çalışmaları gerekmektedir.
Onların hakları için verilen mücadele, sadece aklımızla değil, yüreğimizle de evet demek gerekmektedir.
Sınırsız bir empati ekseninde, “aynı durumda ben olsaydım” sorusunun cevabında gönül dünyamızda, vicdanen rahatlık duymak kriteri önemlidir…
Bu süreçte, toplumsal olarak başarı düzeyimiz; “engelliler, birey olarak sahip oldukları temel hak ve özgürlükleri kullanmak için, önlerine çıkartılan engellerle de baş etmek zorunda kalmadıkları bir sosyal ve fiziki çevre, yaşam alanları, geniş çerçevede böyle bir “DÜNYA” yaratabilme başarımızdır...
Böyle bir sosyal ve fiziki çevre, yaşam alanları, geniş çerçevede böyle bir “DÜNYA” yaratabilme hedefine dönük gayret ve mücadele sürecinde; engellilerin sorunlarını görmezden gelmenin ve onları toplumdan soyutlayarak kendi kaderleriyle baş başa bırakmanın, insan hakları ihlali olduğunu kısık sesle söylemek yetmez, haykırmak gerektiğine dikkat çekeriz…
Ülkemizde son yıllarda engellilerin, insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürme haklarını güvence altına almak adına, önemli gelişmeler sağlandığının farkındayız. Devletin verdiği desteğin, toplumda kabul görülmemizin, yasal haklarımızın devlet teminatında oluşu gibi… Evet, dünden çok daha iyi durumdayız. Ama yeter mi? Hayır “YETMEZ” diyerek mücadelenin daha bilinçli, daha koordineli, takım anlayışıyla sürdürülmesi gerektiğine de dikkat çekeriz.
Yasal düzenlemelerin yapılmasının anlamlı olduğunun farkındayız. Sorunların çözümü için iyi yapılmış kanunlar gerekli, ancak yeterli mi? Yeterli olmamasından kaynaklı sorunlar sadece sessiz, sedasız yaşanıyor…
Kanunların çıkarılmasının yetmediğini, asıl sorunun uygulayıcıların samimiyetinde gizli olduğunun da farkındayız…
Bu yönde mesafe alınabilmesinin, yukarıdan aşağıya toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için devletin, kurum ve kuruluşları yanında sivil topluma da büyük görev düştüğüne dikkat çekerken, eğitimde, uygulayıcıların samimiyeti ile her engelin aşılacağına olan inancımızı da vurgularız.
Bu süreçte arzu edilen iyileşmelerin sağlanabilmesinin eğitimden geçtiğinin de farkındayız. Bu açıdan öncelikli hedef, çözülmesi gereken temel mesele, eğitimcilerin bilinçlenmelerini sağlamak, uygulama yönündeki samimiyetlerini geliştirmektir…
Bu yönde çalışan ve gücünün ötesinde gayret gösteren güzel insanlara, değerli yöneticilerimize bir engelli ebeveyn olarak, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu ve üyelerimiz adına, en kalbi şükranlarımı arz ederken, bize insan olduğumuzu hatırlatan, hatalarımıza rağmen bizleri yargılamadan, bizleri aşağılamadan seven ve hatalarımızı anladıkları nedeniyle bizleri hoş gören engelli büyüklerimizi, kardeşlerimizi evlatlarımızı gönül dolusu muhabbetle selamlıyor, saygılar sunuyorum.