Mahmut BALCI
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ ÇÖZÜM BEKLEYEN MESELELERİ
Birçok eğitimci gibi ben de Yeni Milli Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk hocanın bakan yapılmasını memnuniyetle karşılamış o günlerde: ‘Yeni Sistemin ilk atanan eğitimci yeni Milli Eğitim Bakanı Değerli Prof. Dr. Ziya Selçuk’un eğitime güzel bir liderlik yapmasını bekliyoruz. Allah hayırlı eylesin. Başarılar diliyoruz. Onun başarısı ülkemiz için büyük bir başarı olacaktır.’ ifadelerini içeren bir mesajla tebrik ettim.
Yazımın başlığında bakanın ismini zikretmek yerine Milli Eğitim Bakanlığının Çözüm Bekleyen Meseleleri şeklinde kullanmamın nedeni Prof. Dr. Ziya Selçuk hocanın bakanlık süresi dolduğunda veya daha erken ayrılmak durumunda kalması durumunda bu meselelerin Türk Milli Eğitim Sisteminin çözüm bekleyen kadim meseleleri olduğunu belirtmek içindir. Yani Eğitim ve Milli Eğitim Türkiye’nin Acil Çözüm Bekleyen Kadim Bir Meselesidir. Bu konunun ciddiyeti sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da bilindiği ve çözüme kavuşturulması için bu emanet görev farklı ve umut veren yaklaşımları ile bilinen Prof. Dr. Ziya Selçuk hocaya verildi.
İzninizle Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk hoca tarafından Milli Eğitim Bakanlığının çözüm bekleyen meselelerini sıralamak istiyorum:
-Öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin ve niteliğinin arttırılması.
-Okul yöneticilerinin niteliğini arttırmak.
-Okulların maddi ve fiziki sorunlarının çözülmesi.
-Okul aile birliği yönetmeliğinin güncellenmesi. Okulların sahipsiz olmaktan kurtarılması. Okullar arası dengesizliğin azaltılması.
-Müfredatın, ders araç ve gereçlerin güncellenmesi.
-Öğrencilerin ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre okulların dizayn edilmesi.
-Velilerin eğitim sürecine katılımının sağlanması.
-Şikayet hatlarının eğitimi engelleyici olmaktan çıkarılması.
-Denetimin rehberlik ve destek amaçlı yapılması.
-Ödül, ceza yönetmeliğinin yeniden düzenlenmesi.
-Okul kantin işletmeciliğinin ve öğrenci taşıma servis işlerinin çıkar gruplarının elinden alınması.
-Siyasilerin, yerel yöneticilerin okulları kendileri için bir faaliyet alanı görme, okul idarecilerine baskına son verilmesi.
-Eğitim sendikalarının, bazı sivil toplum kuruluşlarının eğitimciler ve eğitim yöneticileri üzerindeki, haksız, yersiz bazen de mağduriyete dönüşen baskılarına, hak ihlallerine son verilmesi. Atatmalara doğrudan müdahale etmeleri, liyakat yerine işyeri temsilcisi, eş dost olma kriterlerine göre yönetici listeleri oluşturmaları.
-Haksız yere veya görevdeki yöneticiler tarafından kendi kadrosunu kurma iddiasıyla görevden uzaklaştırılan, farklı önerileri olduğu için görevden uzaklaştırılan, Milli Eğitim Bakanlığına, yaşadığı şehirdeki eğitim yöneticilerine küs olan binlerce eğitimcinin kurumu ile tekrar barışmasını sağlayacak disiplin affının ilan edilmesi.
-Kariyer beklentisi içerisinde olan eğitimcilerin ve eğitim yöneticilerinin sınıfla, okul ile, veli ile daha çok iletişim içerisinde olacak bir yönetici atama yönetmeliğinin çıkarılması. Son atamalarda varsa mağdur edilen veya hak etmediği halde makama sahibi yapılan kişilerin atamalarının iptal edilmesi. Okul yöneticiliğinin meslek olmasını sağlayarak bu meslek için binlerce öğretmenin sınıftan soğumasına fırsat vermemek.
- Öğrenmeden, okumadan, anlamadan, karşılaştırma yapmayı öğrenmeden sınıf geçmeye son verilmesi.
-Merkez valisi gibi araştırmacı kadrosunda bekleyen eğitim yöneticilerinin erken emekliğe yönlendirilip atama bekleyen öğretmenlere yer açılması.
-Birileri adına iş yapmak, birlerine yer açmak amacıyla kadrosunun olduğu eğitim kurumuyla ilgilenmek yerine başka bir kurumda vekaleten görev yapanların kendi görevlerine dönmeleri, vekaleten görev yapan ve eğitime zarar veren, eğitimcileri mağdur edenlerin görevlendirmelerinin iptal edilmesi.
-Milletvekillerinden. Milli Eğitim Komisyonundan özellikle atama için gelecek önerilerin çok dikkatlice takip edilmesi.
-İl ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin özel bürolarda istihdam ettikleri ancak daha çok kendi özel işleri veya işe yaramayan projeler için çalıştırdıkları kişilerin okullarına gönderilmesi.
-Taşın altına elini koymadan maaş alanların aldıkları maaşları hak edecek şekilde istihdam edilmeleri.
-Din eğitimi ve öğretimine, temel insani değerlere, kültürel değerlere daha çok önem verilmesi.
-Din eğitimi ve öğretiminin okul öncesi, ilkokul, ortaokul, genel lise ve imam hatip okulları şeklinde ayrı ayrı dairelerce takip edilmesi.
-Bakanlığın var olan diğer müdürlüklerinin tümünün liyakat, ehliyet ve verimlilik ilkelerine göre analiz edilerek yeniden dizayn edilmesi.
-Ölçme, değerlendirme ve yerleştirme kriterlerinde nitelikli okul, sınavlı okul, proje okulu kriterlerinin fakir aile çocuklarının da dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi.
-AB Erasmus ve benzeri projelerin sıkı bir denetimden geçirilmesi. Okulların projeler çöplüğünden kurtarılması.
-Öğretmen adaylarında önceliğin örgün eğitim kurumlarından mezun olanlara verilmesi. Açık öğretim mezunu öğretmen adaylarının en az bir yıllık stajerlikten sonra göreve başlatılması.
-Öğrencilerin önemsediği, her gün izledikleri youtube gibi sosyal medya mecralarının eğitim için değerlendirilmesi. 27 yıllık bir öğretmen olarak benim bile youtube’de kanalımın olması öğrencilerin gözünde dikkat çekmektedir. EBA Paylaşım Portalında içerik çalışması yapılmalı.
-Ücretli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ücret ve statü farkının giderilmesi.
-Suriyeli öğrencilerin eğitimi ve uyumu için özel yeni çalışmaların, yeni düzenlemelerin yapılması.
-Öğrenci ve öğretmenlere yönelik kitap, kültür sanat, yazı, şiir, düşünce ve dergi atölyeleri olmalı.
-Maarif müfettişleri dışında eğitim koordinatörleri grubu oluşturulmalı. Bu ekipte yer alacak kişilerin hizmet içi kurs formatında her şehirdeki eğitimcilerin ayağına gitmeli, tecrübe paylaşımları yapmalı. Bu doğrultuda çalışan ve ticareti öne çıkarmayan derneklerle, sivil kuruluşlarla işbirliği yapmalı.
-Bakanlığın eğitim dünyasında yaşananların takibi ve geri dönüşler için sosyal medya izleme grubunun olması gerekir.
-İkili öğretim yapan okullara yönetici ve idari personel desteğinin verilmesi.
-Yetiştirme kursları, etütlü okullar, sınıflar gibi eğitim faaliyetlerinin yeniden düzenlemesi.
- Performansın Milli Eğitimin tüm personelini kapsayacak şekilde olmasına yönelik düzenlemeler yapılması.
-Görev verilecek personelin yetkili personele değil ehil ve etkili personel olmasına dikkat edilmesi.
-Günü geçmiş yönetmeliklerin ayıklanması ve bu yönetmeliklere göre ceza almış personele haklarının iadesi, genel bir sicil affının ilan edilmesi.
-Önceki bakanlar tarafından başlatılan tüm projeler verimlilik kriteri ile ölçülmeli, yararlı ve kabul gören güzel uygulamalar devam etmeli.
-MEB Ziya Selçuk; eğitimin kalitesini arttırmak, personele rehberlik yapmak yerine onlara ceza vermek için akıl yürütmüş, mesai harcamış, isimleri usulsüz ve hukuksuz işlere karışmış, birileri adına iş yapan tüm il ve ilçelerdeki idarecilerin görevlerine son verilmeli. Çünkü ‘Kem âlât ile kemâlât olmaz.’
Çözüm aranırken elbette siyasi partilerden, muhalefetten, ideolojik gruplardan, sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden ve sayıları az olsa da eğitim derneklerinden birtakım tepkiler olacaktır. Bu tepkileri olması gerekir.
Yazımı Rahmetli Sıradışı Vali, Halkın Valisi olarak meşhur olan ve bir trafik kazasında aramızdan ayrılan rahmetli Recep Yazıcıoğlu’na sorduğum bir soru ile sonlandırmak istiyorum:
-Sayın Valim bu yaptığınız işlerin mevzuatta yeri nedir?
-Sayın Balcı biz yaptığımız işlerin mevzuatta yeri nedir diye beklersek Ankara’dan cevap gelmez. O zaman da biz de hiçbir şey yapamayız. Biz yapılması gerekeni yapalım. Mevzuat eksikliği var ise mevzuat çıkarılsın.
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ahmet Ünlü 23 Temmuz 2018 tarihli yazısında Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi başlıklı raporun yeni bakan için bir yol haritası olacağını söylemiş olsa da bazı illerde siyaset, sendika ve sivil toplum yöneticilerinin müdahaleleri ve yanlış yönlendirmeler nedeniyle bazı eğitimci ve eğitim yöneticimiz mağdur edildi. Dileriz Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi başlıklı rapor ve benzeri öneriler yaşanan yanlışlara dur demek için bir başlangıç olur. Tabi ki mağduriyetlerin nasıl giderileceğini de düşünmekte gerekir. https://www.yenisafak.com/yazarlar/ahmetunlu/bakan-sayin-selcuk-ogretmenlerle-ilgili-bu-onerileri-firsata-cevirmelidir-2046563
Karar verici durumunda olanlar mağdur edilenleri dinlemek yerine bir üst makamdaki kişileri korudular. Üst makamları yanlış bilgilendirdiler. Ben de birçok meslektaşımız gibi bu şekilde mağdur edilenlerden biriyim. Yeni Milli Eğitim Bakanımızın son yıllarda kumpasla, basit gerekçeler ve haksız yere mağdur edilerek görevden alınanlarla ilgili bir çalışma yapmasını, emri altındaki idarecileri resmi yazışmalarla tehdit eden, eğitim yöneticilerinden değerlere ve ilkelere değil kendilerine sadık olmayı isteyen idari sarhoşların gazabına uğrayan mağdur edilen küskün eğitimcilerle iletişim kurmasını bekliyoruz. Adam gibi görevini yaparken; husumet, kumpas, mobing, yalan şahitlik, belgeleri tersinden okuma, üst makamları yanlış bilgilendirme, http://www.kamubiz.com/ust-makamlar-yanlis-kararlara-imza-atar-mi-makale,639.html adam kayırmacılık, mağdur etme, aynı konudan birden fazla ceza vermeye çalışmak, itibarsızlaştırmak, haklı çıkmak için ne varsa yap gibi insani, ahlaki ve vicdani olmayan bazı durumlarla karşılaşan birçok eğitimcinin yaşadıklarını dinleyince kendi yaşadıklarımı bir kenara bırakarak bu önerileri kaleme almayı gerekli gördüm. Yazarak, öneri getirerek görevimizi yapmaya çalıştık. Gerisi işin ehli ve adil şahitlik yapacak olanlara kalmıştır.
İstanbul.13.08.2018
Not: Bu yazıyı kaleme aldığım günlerde Hac ibadeti için yurt dışına çıkınca yazının yayınlanması biraz gecikti. Bakanlıkta bazı işler yeniden yapılandırılırken önerilerimizin bir kısmının bile işe yaraması bizleri eğitim adına memnun eder. Bunu ümit ederek yazıyı yayınlıyorum.