Yücel UĞURLU
ÇOKLAR DEĞİL, HAKLILAR KAZANIR
Dünya düzeni, güçlünün güçsüzü ezdiği, büyük balığın küçük balığı yuttuğu bir gerçeği her geçen gün yüzümüze vuruyor. Yıl 2022'ydi. Hukuka güvenen, mevcut sistemin dışında var olmaya çalışan bir grup olarak kendi yolumuzu çizmek istedik. Nitekim, örgütlenmek anayasal hakkımızdı. Biz de buna güvenerek bir araya geldik.
Her birimiz farklı illerden, ilçelerden, köylerdendik. Ancak hepimizin ortak bir noktası vardı: Ayrıştırmaya karşı oluşumuz.
• Ayrıştırma mı? Asla!
• Siyasi görüş mü? Asla!
• Gruplaşma mı? Asla!
• Korkaklık mı? Asla!
Dedik ve birbirini tanımayan bizler, aynı çatı altında buluştuk. Hepimiz eğitimciydik ve eğitimin, ülkelerin en önemli gücü olduğuna inanıyorduk. Bu çatıya da "Eğitim Gücü" adını verdik.
İşlerin yolunda gitmeyeceğini biliyorduk. Nitekim çok geçmeden %1 barajını getirdiler. Bizi kendileri gibi menfaat odaklı sanmışlardı. Oysa biz, doğru yolun destekçisi, ayrıştırmanın karşısındaydık. Bu %1 barajından sonra sayımız binlere ulaştı. Aramıza katılanların sayısı daha da arttı.
Hukuka güveniyorduk. Bizler eğitimci olarak, çizgimizi bozmadan gereken ne varsa yapmaya karar vermiştik. Diğer sendikalar toplu sözleşme parası alırken, bizler "Kamunun parasıyla sendikacılık yapılmaz" diyerek bu parayı almıyorduk. Zaten %1'in de altındaydık. Para için değil, lakin ayrıştırmanın durdurulması, insanların örgütlenme hakkına engel olunmasın diye Danıştay'a başvurduk.
Danıştay kararını verdi ve hukuksuz %1 barajını kaldırdı. Fakat çok geçmeden yetkili sendika ve onun küçük ortağı boş durmayıp, bu kez de toplu sözleşme maddelerine %2 kotası koydurdu. Yani kafaya takmışlardı. Küçük balığı yutacaklar, güçsüzü ezeceklerdi. Unuttukları bir şey vardı ki bizler fil değil, karınca olmayı zaten kabullenmiş kişilerdik. Bize bu işlemezdi. Toplu sözleşme maddesine %2 koydurmalarının akabinde binler, on binlere ulaştı. Yani attıkları her adım bizi daha da güçlendiriyordu. Çünkü yanlışı gören, hukuksuzluğu kabul etmeyen, vicdan gibi değerleri taşıyan eğitimciler aramıza dahil oluyordu. Hepsinin temel motivasyonu, ayrıştırmaya karşıyız, sizin yanınızdayız motivasyonuydu.
%2 baraj maddesini bu kez de Anayasa Mahkemesi'ne götürdük. Buradan döneceğine yine inanıyorduk çünkü bizler okuduğunu anlayan kişilerdik. Madde çok açıktı. Kimsenin örgütlenmesine engel olunamazdı. 2. Kez kazandık. Yıl 2024 ve eğitim ve eğitimcinin sorunlarını konuşmak varken uğraştığımız ve içine çekildiğimiz saçmalıktan kendimizi kurtaramıyorduk. Neyse ki Anayasa Mahkemesi son sözünü söylemiş ve bu defteri sonsuza dek kapatmıştı.
En azından bizler öyle sanıyorduk. "Yenilen pehlivan güreşe doymaz" lafını da unutmuştuk!
3. kez harekete geçtiler. Bir gece yarısı yetkili sendika harekete geçti ve 03:30'da vergi kanunun görüşüldüğü TBMM'ye %1 kota maddesini koydurdu. Aklı sıra kanuni güç elde etmek istediler. Lakin kendileri güzel ülkemizi çiftlik sanmış olacaklar ki, Danıştay'ın daha sonra Anayasa Mahkemesi'nin de iptal ettiği bir maddeyi gece yarısı operasyonuyla geçirtmeye çalıştılar. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği bir maddeyi geçirme çabaları beyhudeydi ve 3. kez mağlup oldular.
Aklı selim milletvekillerine ulaştık ve durumu izah ettik. Meclis çoğunluğu AK Parti'de olduğundan kendilerine ulaştık. Bu durumu sade ve anlaşılır bir dille izah ettik. Sonuçta bizler hukuku ve onun keseceği parmağı bu yolda feda etmiştik. Sonunda yetkili sendikanın getirmeye çalıştığı %1 maddesi sağduyulu milletvekilleri tarafından geri çekildi. Girişimlerimiz sonucu artık tüm sendikalılar toplu sözleşme ikramiyesi alabilecekler ve hiçbir sendika üye sayısından dolayı ayrıma uğramayacak. Ben katkı sağlayan milletvekillerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bizim mücadelemiz toplu sözleşme ikramiyesi mücadelesi değildi. Kaldı ki bizler bu parayı yıllardır almıyorduk. Bizim mücadelemiz hukuksuz uygulamalar içindi. Danıştayın daha sonrada anayasa mahkemesinin kararını yok sayıp, kota getirmek isteyen yapılar umarım derslerini almışlardır. Zira onlar bizim düşmanımız değil. Bizler de kimsenin rakibi değiliz. İnsanları ayrıştıran, politize eden ne varsa dün olduğu gibi bugünde, yarında karşısında olmaya devam edeceğiz. Asla eğitim dışına çıkmayıp anladığımız ve bildiğimiz bu alanda çalışmaya hukuktan aldığımız güçle de devam edeceğiz. Eğitim Gücü Sen olarak öznesi eğitimciler olan hak arama teşkilatıyız. Umarım diğer sendikalar da ucuz oyunları bırakırlar; eğitim ve eğitimcinin sorunlarına ilişkin çözümler bulup uygularlar.