Eğitim Bir Sen'den Talip Geylan'a Sert Sözler
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Memur-Sen’in toplu sözleşmeyi imzalamamasının bir senaryo olduğunu iddia ederek Memur-Sen’in “Toplu sözleşmeyi imzalamadık” diyerek kendisini aklayamayacağını söylemişti. Talip Geylan’ın açıklamalarına Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı’dan geldi.
Bunlar, Hitlerin propaganda bakanına pabucunu ters giydirirler
Sendika web sitesindeki köşesinde kaleme aldığı yazıda iddiaları sert bir dille yalanlayan Çakırcı, emek örgütlerinin amacının emekçinin hakkını aramak, işverene karşı emekçiyi savunmak ve bu hedefini gerçekleştirmek için örgütlenmek olduğuna söyleyerek şu ifadeleri kullandı:“Bunu başarmanın ise tek bir ahlaki yolu var: Sahada çok çalışmak. Fakat görülen o ki bazı sendikalar başka bir yol daha keşfetmişler: Kara çalmak, akıl çelmek! Bu kesimler içinde, kara propaganda konusunda Hitler’in propagandacısı Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Josep Goebbles’e bile pabucunu ters giydirebilecekler var.”
"Sağ şeridin müdaviminin varı yoğu yalan"
12019 yılında yapılan 5. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinde Memur-Sen’in imzalamayıp direndiği, eylemlerle protesto ettiği ve mutabakatsızlıkla sonuçlandığını hatırlatan Çakırcı, Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’nin verdiği adil olmayan zam hükümleri üzerinden Memur-Sen’i hedef alma seviyesizliğinin tedavüle sokulduğunu belirtti.
Tek başarıları çalışanların iki yılda bir ümit bağladığı toplu sözleşme masasını manipüle etmek olan bu zihniyetin, masada Memur-Sen’in paçasından tutup aşağıya çekerek algı operasyonu yapmayı marifet; emeğin hakkını kirli hesaplarına kurban etmeyi sendikacılık diye sattığını söyleyen Çakırcı,“Kazanım elde edemeyince Memur-Sen’e, Eğitim-Bir-Sen’e attığı/attırdığı taşları kazanım hanesine yazıyor! Varı yoğu yalan olan sağ şeridin müdavimi, masada yani kamu görevlileri için en kritik anda bile yetkili sendikayla birlikte kamu işverenine karşı emeği ve emekçiyi savunmak yerine kamu işverenini bırakıp Memur-Sen’le mücadele edecek kadar ideolojik obsesyonla hareket ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Memur-Sen’i suçlamak, ahlaksızlığın nirvanasıdır”
Toplu sözleşmenin karar vericisi olan kamu işverenine söyleyecek sözü olmayanların, söz konusu kamu görevlileri ve onların yetkili kıldığı konfederasyon ve sendikalara gelince elindeki kirli “Pravdaları” dolaşıma sokarak Memur-Sen’e itibar suikastı düzenlemeyi “mücadele” diye yutturmaya kalktığını söyleyen Çakırcı,“Bütün bunlar ortadayken, sağımızdaki yalan sendikanın başkanı arsızlığın nirvanasına ulaşarak; toplu sözleşme masasından kalkan, dayatılan hükümlere imza atmayan, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nda itiraz eden, meydanlarda direnen Memur-Sen değilmiş gibi hakikati çarpıtarak kamu işvereni ve Hakem Heyeti’nin kamu görevlilerine reva gördüğü 4+4 ve 3+3 oranlarını Memur-Sen’e mal edip utanmazca kara çalmayı sürdürüyor. Bu da yetmezmiş gibi memura hiçbir kazanım sağlamadan geçirdikleri yetki dönemindeki zilleti izzet, kaybı başarı gibi göstermek için uydurma rakamlarla üretilmiş tablolar, capsler paylaşıyor. Bu yalanların şahikası ise, kendi dönemlerinde +2 puanlık refah payı aldıkları yalanı. Uydurdukları tablolarla yalanın üç haline bile takla atma kabiliyetine ulaştılar. Ama farkında olmadıkları ise tezgâhlarını kurdukları utanmazlığın bitpazarında çul çaputu ipek diye pazarlasalar da aslın durduğu yerde sahte müşteri bulamıyor ve yalan yatsıyı görmüyor.” dedi.
“Sendikal Beceriksizliklerini anlıyoruz ama ahlaktan yoksun olunmasının izahı yok”
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in ek ödeme, özel hizmet tazminatı, aile yardımı ve taban aylığında artış, akademisyenlerin ücretlerinde iyileştirmeyi, öğretmenlerin pandemi döneminde ek ders ücretlerinin kesilmesi ve nöbette ücreti gibi kazanımların sahibi olduğuna dikkat çeken Çakırcı,“Biz, yalana değil, müktesebatımıza, gayretimize, teşkilatımızın haktan yana saf durmasına güveniyoruz. Bizim her türlü kara propagandaya bugüne kadar verdiğimiz, bundan sonra da vereceğimiz cevap; kazanım üreten samimi gayret ve hakikatten ayrılmamaktır. Bundan başka ne bir yol biliriz ne de bir yöntem. Yalan ve karalamayı sendikacılık sananlar sendikacılığın nasıl yapılacağının örneklerini yığınla ürettiğimiz pratiğe bakarak ancak anlayabilirler. Sendikal beceriden yoksun olunmasını yadırgamakla birlikte anlıyoruz ama ahlaktan yoksun olunmasının izah edilebilir bir tarafını bulamıyoruz. İnsanlar aydınlandı. Artık politbürolarda üretilen algı operasyonlarına kimse itibar etmiyor. Kara propagandayla itibar suikastı yapmayı, kendi kitlesini aldatmayı, yalan ve iftiralarla rakibini saf dışı bırakmayı yol edinenler bilmeli ki terazinin bir kefesinde hakikat olduğu müddetçe bu oyunlar boşa çıkmaya, geçmişte olduğu gibi şimdi ve gelecekte de mahkum olmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
ajanskamu