Süleyman PEKİN
İYİLİKSPOR VE KÖTÜLÜKSPOR ve İNSANLIK LİGİ
İnsan türü 5 kısımdır: Aktif iyiler, aktif kötüler; pasif iyiler, pasif kötüler ve primatlar. Buradaki ayrım noktası iyilik & kötülükten önce aktiflik & pasiflik durumudur. Yani iyilik ve kötülüğün anlam kazanması insan bilincinde değere dönüşmesiyle mümkün olur. Diğer hâl Sapiens’in sürülükten çıkamadığı upuzun kesittir. Evrensel mesaja muhatap olduktan sonradır insanoğlunun kâniattaki varoluşsal hareketi sezinleyerek sorumluluk alışı, eyleme geçişi.
Var olmayı “düşünmek ve hareket etmek” olarak tarifler Nurettin Topçu. Şu halde ‘eşyanın isimleri öğretilmiş’ ve ‘kalemle yazmaya varıncaya kadar bilmedikleri bildirilmiş’ insanla ilkel insanı ayıran şey bilinçli harekettir, fikrin aksiyona dönüşmesidir. Şeytan karakteri de aksiyoner kötülüğü simgeler, zaten zıddıyla rekabet edebilen bir iyilik eylemi ödüle layıktır; üstelik mesajların/metinlerin kılavuzluğunda ve elçilerin/uyarıcıların aracılığında.
İngilâzcada hareket, eylem ve etkin-lik aynı kökten gelir. İyiliğin bir cevher ve öz olarak varlığı bizden bağımsız bir oluşsallıktır, hakikat-i hilkattir. Öyleyse insan iyilik (goodness) istikametinde, tanrısal (Godness) tarafta faal ve etkin (aktif) olarak vaziyet/pozisyon almak durumundadır. İyiliği biliyorum ama yapmıyorum hatta kötülük daha çok işime geliyor diyen insanla sigara bana zararlı ama içmeden duramıyorum diyen insan arasında fark yoktur. Oysa kar yağışı gibi olmalı iyilik, etrafa rengini ve hissiyatını vermeli, mührünü vurmalı.
Kardan bile ayrışma çıkaran bir toplum iki kere bozuktur. Sürücül davranış alışkanlıklarını sadece belgesel televizyon programlarında değil gündelik hayatta ve hatta tartışma programlarında da görebilirsiniz. Gerekçelendirmeniz ne olursa olsun davranışın kaynağı iptidaî fıtrattır. Seçim ve sandık ortamında pusulaların rengi değişse de yazgımızın değişmezliği bundandır. Kaz uçuşu gibidir, yorulan kazlar yer değiştirir ama hepsinin istikameti aynıdır; sürüden ayrılan bir kaz görürseniz haber verin.
İnsanın imtihanı iyilikle kötülük arasında sınanmaktır. Varlığın kıymetengiz âleminde bir yer tutan insanoğlunun kendi değeri üzeri üzerinden değerler evreninin farkına varmasıdır. Seyir halindeki insanlığın iyiliksporla kötülükspor arasında bir tercihte bulunması (bunun bireysel bir irade kullanımı ile mi yoksa otomatik yani doğulan ortamdan tevarüsle mi olduğu da önemli) ve tercihi doğrultusunda; sahada, tribünde, evde oturduğu yerde yahut sokaklar miktarınca bilinçsizlik içinde yapıp ettikleri yada yapmadıkları, etmedikleridir cevap anahtarı ve not tutarı. Genel bir özete çevirirsek iyiliği yapanlar ve yaymaya çalışanlar iyilik yurduna (cennet), kötülük yapanlar ve yayılmasına göz yumanlar kötülük yurduna (cehennem) yerleşimci oluyor; hem bu dünyada hem öbür dünyada. Burdakinde hepimiz sığınmacıyız, yüzyılı bulmaz gideriz ama öte tarafta kalıcıyız, orda canımız çok sıkılacak çoook.
İstatistik verirsek ülkelerle ayrışan/toplaşan insanların yüzde 90’ı iyilik ve kötülük konusunda pasif yani seyirci, yani sürücü; ortama göre hareket ediyor. Yüzde 3,5 – 4’lük dilim aktif iyi, bir o kadarı da aktif kötü; gerisi ise zekâ olarak günahsızlarla beyni sapıtmış, karakteri kömürleşmiş olanlar. Bütün maç yüzde 7–8’lik dilimde geçer ve kim daha çok taraftar toplarsa o kazanır gibi gözükür bu dünyada; oysa kayıp ve kazançta daimîlik sözkonusudur her iki dünyada da. İyilerin ve iyiliğin kaybettiği bir hengâmede aslında herkes kaybetmiştir. Kazanan bir nâkısadan, eksiden, olumsuzluktan yararlandığı için artık onun içine veya çevresine o, bir virüs veya bir kanser hücresi olarak girmiştir; göz yumulduğunda tüm toplum çürüyene kadar da gidebilir. Sonra da değişik surette resetlenir ve hayat denilen müsabaka yeniden başlar.
“Her benlik/can/nefs ölümü tadacak; sizi bir deneme/sınav/test olarak iyilikle ve kötülükle imtihan ederiz.” (Enbiya 35)
Pasif iyilere ve pasif kötülere duyurulur.