MAK Araştırma son anketleri açıkladı
MAK Danışmanlık'ın Başkanı Mehmet Ali Kulat, her yaştan, her siyasi tercihteki seçmenin, elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamları konusunda benzer tepkiyi verdiğini belirterek, “İnsanlar tam bir çaresizlik hali yaşıyorlar, derdini anlatacak, çözecek kimse yok” dedi.
Kim ne derse desin, kim ne kadar geç tarih verirse versin artık herkes biliyor ki Türkiye seçim sürecine girmiştir, iktidardaki partilerin liderleri de, muhalefet liderleri de parti milletvekillerine, teşkilatlarına “Seçime hazır olun” talimatını vermiştir. Türkiye'nin bir rejim sorunu olduğu ve seçim sonrası iktidarın değişmesi halinde daha demokratik parlamenter sisteme dönüş olacağı bir gerçek ama Türkiye'nin bunun kadar önemli diğer sorununun ekonomideki ciddi kriz olduğu da bir başka gerçek. Kiminle konuşsanız ilk duyacağınız şey “Ocak'tan başlayarak fahiş şekilde artan elektrik, doğalgaz, akaryakıt zamları.” Bugüne kadar görülmemiş rakamlara ulaşan zamlar yalnızca asgari ücretlileri ve yoksul kesimleri değil, memuru, emekliyi, mühendisi, doktoru, kısacası tüm toplum kesimlerini şoka uğratmış ve çaresiz bırakmış durumda.
Kamuoyu araştırmalarının bu konuda ne sonuç verdiğini, Türkiye çapında halkın net olarak ne düşündüğünü ve gündemdeki bazı önemli konuları güvenilir sonuçlar veren MAK Araştırma Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Ali Kulat'la konuştum.
ASLA İZAH EDİLEMEZ
Sayın Kulat, şu anda vatandaşlar için en önemli konu elektrik, gaz faturalarındaki dayanılmaz artış. Artık iş yeri sahipleri faturalarını vitrinlerine asıyorlar. Sade vatandaş da ne yapacağını şaşırmış durumda, enflasyon durdurulamıyor. Herkes şikayetçi ve nereye başvuracağını bilmiyor, çünkü başvursanız da hiçbir şeyi değiştiremiyorsunuz. Son araştırmanızı bitirmek üzeresiniz, şu ana kadar elde ettiğiniz sonuçları açıklar mısınız?
Şu anda MAK Danışmanlık tarafından yapılan ve sahada devam eden kamuoyu araştırmasında her partiden seçmenin elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamlarına vermiş olduğu tepki -ayrı ayrı sorduk bunları- toplumun neredeyse yüzde 90'lık bir kesimi çok yüksek sesle “Bunun çok yanlış olduğunu, soygun olduğunu, asla izah edilemeyeceğini” söylüyor. İşin daha da üzücü yanı, vatandaş fahiş fatura geldiğinde “Ben bu kadar elektrik harcamadım” diyor, mum ışığında oturanlar bile gelen faturalarla şaşkına dönmüş durumda ama başvuracak, şikayetini çözecek bir elektrik idaresi yok. Ne söylerseniz söyleyin, ya faturayı ödeyeceksiniz veya elektriksiz kalacaksınız. Türkiye'de elektrik, doğalgaz zamları, akaryakıt fiyatları ve başka zamlar konusunda insanlar gerçekten tam bir çaresizlik hali yaşıyorlar, “Derdini Marko Paşa'ya anlat” günleri diyebiliriz. Hatırlarsanız Maliye Bakanı “Gözlerimin içine bakın” diyordu, bir tweet yazdım “Hiç değilse halkın gözünün içine bakacak kimse yok mu” diye. Problemi anlatacak kimse olmadığı gibi, anlattığınızda çözecek kimse de yok, işin garip tarafı bu. Her kesimden herkes bu konuda şikayetçi. Bu zamların devamında yansımalar olacak, siz elektrik fiyatını bu hale getirdiğinizde insanlar marketinin kapısına veya lokantasının kapısına elektrik faturasını astığında, bunun anlamını size söyleyeyim; o lokantada yediğiniz yemeğin de fiyatı doğal olarak artacak, ya da o marketteki satışa yansıyacak. Yani sadece elektrik artmış olmuyor, elektriği artırdığınız anda elektrikle ilgili her şeyin fiyatını artırmış oluyorsunuz. Buzdolabını çalıştıran marketçi ya da lokantadaki ocağın masrafını artıran elektrikten dolayı oradaki fiyatlar artar.
HER KESİMDEN TEPKİ
Yani “Toplumun yüzde 90'ı infial halinde” diyorsunuz.
Evet, yüzde 90 infial halinde ve bu yüzde 90'lık kesimin içinde CHP'li de, İYİ Partili de, Milliyetçi Hareket Partililer de, AK Partili, HDP'li ve diğer partililer de var. Her yaş grubunda ve her siyasi tercihteki seçmen de benzer tepkiler gösteriyor bu noktada.
ÜLKE ÇAPINDAKİ SİYASİ SAHA ÇALIŞMALARIYLA TANINIYOR Mehmet Ali Kulat, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Yüksek lisansını Selçuk Üniversitesi'nde, doktora eğitimini ise Ankara Üniversitesi'nde yapmıştır. MAK Araştırma Şirketi'yle bugüne kadar birçok siyasi partiye, kamu ve özel kurumlara danışmanlık veren Kulat, siyasi saha çalışmalarıyla tanınmaktadır.
Böyle devam ederse, iktidar partisi 3 ay sonra birinciliğini kaybeder
Bu şartlar altında 3 ay sonra yapacağınız bir anketin sonuçlarının nasıl olacağını tahmin edersiniz?
Geçtiğimiz hafta içinde birbirinden bağımsız, birbirinden habersiz 3 ayrı şehirde elektrik zamlarına yönelik, herhangi bir siyasi partinin önceliğinde, onların düzenlemesi olmaksızın eylemler yapıldı biliyorsunuz. Bir tanesi Ağrı Doğu Beyazıt'ta, biri Mardin'de, bir de Muğla'da. Birbiriyle alakasız 3 ayrı şehirde insanlar, elektrik faturalarına tepki olarak sokağa döküldüler. Bu kış şartlarında yapılmış, Türkiye'de çok örneğini görmediğimiz bir eylem biçimi. 3 şehirde olan eylem dikkat çekmeyebilir ama bunlar olası başka eylemlerin ön habercisi olarak görülebilir. Türkiye'de sokağa çıkma meselesi demokratik bir hak olarak işe yaramayabiliyor, başka sorunlar doğuyor ama çok net olarak söyleyeyim, bu şekilde devam ederse 3 ay sonra Türkiye siyaseti başka bir yere doğru evrilir ve iktidar partisi birinci parti olma özelliğini yitirir, büyük oy kaybına uğrar. AK Parti'nin ilk yıllarında insanlara “kime oy vereceksiniz” diye sorduğumuzda “ampule basacağım” derlerdi, şimdi elektrik faturasını gösteriyorlar.
Millet İttifakı yüzde 46-47 bandında, Cumhur İttifakı yüzde 40’ın altında
AKP için “hâlâ birinci parti” diyorsunuz ama anketlerde Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nı geçmiş görünüyor. Bu durumda AKP'nin birinci parti olmasının bir anlamı kalıyor mu?
AK Parti, 24 Haziran seçimlerinde yüzde 42.5 oy almıştı. O oy oranı şu anda yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında yüzde 30-32 bandına inmiş durumda. Bunun anlamı şu; AK Parti 10-12 puan kaybetmiş durumda. Bu kaybettiği 10-12 puanlık oyun yaklaşık yarısı İYİ Parti'ye gitmiş görünüyor. İYİ Parti, gittikçe merkez sağa yerleşti. Geri kalan 5 puanlık bir oy da DEVA Partisi ve Gelecek Partisi arasında paylaşılmış durumda. Bu arada MHP yüzde 11.5'luk bir oy oranından yüzde 7 puanlara inmiş durumda, ondan da birazını İYİ Parti, birazını da yine bu partiler veya yeni kurulan başka partiler alıyorlar. Dolayısıyla artık AK Parti ve MHP'nin toplamı yüzde 40 bandının altında, üstüne BBP'yi bile ekleseniz bu oran değişmiyor.
Millet İttifakı son ankette yüzde kaç?
CHP yüzde 25 bandında, İYİ Parti yüzde 15 bandının üstünde. Ama yüzde 15 olduğunu varsaydığınızda zaten yüzde 40 yapıyor. Buna ilaveten Saadet Partisi var ki 2 puanın üzerinde bir oya sahip, Demokrat Parti var, DEVA ve Gelecek Partisi şu anda yüzde 5.5 bandına doğru yürüyorlar, dolayısıyla onları da eklediğinizde yüzde 46-47 bandında bir fotoğrafla karşı karşıya kalıyoruz. Burada kilit seçmen HDP'li seçmen.
HDP olmadan da Millet İttifakı yüzde 46'yı bulduğuna göre HDP neden kilit seçmen?
Önemli olan 50+1'i bulabilmeniz, cumhurbaşkanlığını almak asıl mesele. Alamadığında parlamentodaki milletvekili sayısı ne kadar etkili? Şu anda parlamento ne kadar etkili her şeyden önce? Yasa çıkarmadan, KHK'larla ülke idare edilebilir gerekirse. Cumhurbaşkanlığı meselesi hepsinden önemli çünkü Millet İttifakı'nın topluma bir vaadi var; makul bir sürede Türkiye'yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e taşımak. Toplum, içeriğini yeterince bilmemekle birlikte bu sistemi ciddi anlamda satın almış durumda. Yüzde 70'e 30 kabul görüyor.
Gençlere, “Yükselen değer nedir” diye sorduğumuzda karşımıza Atatürk çıkıyor
AKP'den yolunu ayıranlardan CHP'ye giden yok mu?
Çok ciddi oranda giden olmaz önce onu söyleyelim, bugün için en azından yok, sebebi şu; çünkü Türkiye'de sağcı bir seçmenin sol bir partiye, solcu bir seçmenin sağ partiye geçişi çok az oluyor, bu ilerdeki zaman diliminde nasıl şekillenir onu bilmiyoruz ama şu ana kadar AK Parti'ye çok kızan bir seçmen ya da CHP'ye çok kızan bir seçmen yer değiştirmiyor, sağdan sağa, soldan sola doğru geçiş oluyor Türkiye'de.
Vatandaşın TÜİK verilerine inanıp inanmadığını soruyor musunuz?
Bu konudaki verilerle ilgili vatandaşın güvensizliği yüzde 70'lerde, vatandaş güvenmiyor.
Atatürk'e karşı çıkışlar, heykellerine saldırılar, ismini kitaplardan çıkarmalar, “Cumhuriyetle 2023'te hesaplaşma var” sözleri seçmeni nasıl etkiliyor araştırdınız mı?
Şu kadarını söyleyeyim, son yıllarda Türkiye'de Atatürk'e karşı büyük bir ilgi var, daha önce var olandan daha fazla var, son dönemlerde özellikle genç seçmenlerde “Türkiye'nin kötü idare edilişiyle sığınak nokta olarak Atatürk'ü görme algısı” son derece yüksek. Şu anda “Yükselen değer nedir” diye sorduğumuzda Atatürk çıkıyor, bunu görüyoruz.
ÇİLLER İDDİALARI DOĞRU
Bu arada Tansu Çiller'in parti kurmasıyla ilgili eski DYP'li milletvekilleriyle konuştum, bu konuda kesin bilgi veriyorlar. Tansu Çiller Hanımefendi'nin önümüzdeki günlerde parti kurma hazırlığında olduğunu, bu konuda bir çalışma yürüttüklerini, Doğru Yol Partisi'nde siyaset yapmış olan bazı milletvekilleri bana da ifade ettiler. Hatta bunun için il-ilçe teşkilatlarını kurma konusunda gayretleri olduğunu da söylediler. Bazı yerlerde bu konuda gayri resmi olarak şimdilik il-ilçe örgütleri olacak kişileri tespit ettiklerini, Türkiye genelinde sahada çalışmalar yapan eski milletvekilleri olduğunu bizzat bana anlatan birden fazla eski milletvekili oldu.
Kulat, AKP'ye de danışmanlık hizmeti verdi.
İktidar şunu hesaplayamıyor: Çekilen halk desteği bir daha geri gelmeyebilir
MAK Araştırma önceleri AKP'ye yakın bir şirket olarak anılıyordu, AKP'yi iyi tanıyorsunuz. Halkın sıkıntısını, tepkisini görmelerine rağmen ve seçime gidiliyor olmasına rağmen, CHP'nin “zamları geri çekin” teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Sizce neden?
Her şeyden önce ekonominin çok kötü oluşundan kaynaklanıyor. Devletin ödemeleri var ve ellerinde bu yönde kaynak yok. Yoksa AK Parti bu tepkiyi yeterince görüyor. Bizler görüyorsak 10 milyonun üstünde üyesi olan AK Parti'nin bunlardan haberinin olmaması beklenemez. Halen Türkiye'nin birinci partisi AK Parti, bu da mevcut ekonomik duruma rağmen vatandaş hala beklendiği kadar büyük bir tepki ortaya koymuyor demektir. Ama bu durum biraz daha devam ederse vatandaşın tepkileri anketlere farklı yansıyabilir. AK Partililerin hesaplayamadığı şu; vatandaş bir kere desteğini çekerse o destek yeniden gelmeyebilir.
Zamları geri alırlarsa iktidarın oyları artabilir mi?
AK Parti, Aralık'ta doları 18 TL'ye çıkarıp sonra 12'ye indirerek psikolojik bir algı yönetimi yapmıştı. Bunun benzerini yeniden deneyebilir. Ancak, bütün bu zamları geri çekebilecek bir hükümet olmadığı için vatandaş teveccühünü bu düzeyde göstermeyebilir. Burada muhalefet, ekonomik krizin nasıl çözüleceğini toplumun önüne koymalı ki vatandaş da bir özgüven duysun ve muhalefete yönelsin. Bunlara toplumun çok ihtiyacı var, sadece AK Parti'ye muhtaç olmadığını, başka siyasi partilerin de olduğunu görecek. Bunun bir anda anketlerde dengeleri çok hızlı değiştireceğini düşünüyorum.
sözcü