Eğitim Gücü Sen Memur Maaşlarının Alım Gücüne Dikkat Çekti
“Maaş ödemesinin yaklaştığı günlerde "A4 deyince aklınıza ilk ne geliyor?” şeklinde bilimsel olmayan ama eğlenceli bir test, yeniden gündeme geldi. Adı “yoksulluk testi.” Günümüz ekonomik koşullarında, alım gücünün düştüğü bir dönemde hayatımıza espri katarak gerçeklere katlanmaya çalışıyoruz. Yoksulluk testinin de maalesef genelde doğru sonuç verdiğini görmek trajikomik bir hal aldı.
Bu testi hiç duymamış kişiler üzerinde deneyin, sonuç hep aynı olacaktır. Sonuçlara göre; cevabınız “A4 bir kağıttır” ise siz yoksulsunuz ama cevabınızın “Audi a4”olması zengin olduğunuza işaret ediyor. Tabi ki burada bir kinaye var ve bizi ilgilendiren kısmı da bu. Bilimden uzak, espiriden öteye geçmeyen test aslında bizi güldürürken bir yandan da düşündürüyor. Yoksa yoksul muyuz? Hatta belki de yok yoksuluz!
Aslına bakarsanız her ayın 15’ inde gündemimize daha fazla gelen konu, maaşların en az yoksulluk sınırında olup olmaması da değil. Alım gücümüzün oldukça düştüğü bir dönemde kaygı duyuyoruz, ufkumuzu ve ümitlerimizi de kaybetmişiz.
Son yıllarda asgari ücretli, emekli ve memur maalesef o kadar kaybetti ki maaş zammı enflasyon karşısında eridi gitti. Zengini daha da zenginleştiren, fakiri daha da fakirleştiren bir sistemde orta tabaka dediğimiz kesim de yoksulluk sınırına dahi ulaşmayan maaşlara teslim edildi. Maalesef memurlar, toplu sözleşme masasında kaybetti. Yetkili sendikanın dik duramayışı ve istenilen zam oranlarını alamaması, kamu işçi sendikalarının kararlı duruşunu toplu sözleşme masasında sergileyemeyişi, bugün geldiğimiz tabloda memuru “en az yoksulluk sınırında maaş” talep eder hale getirdi.
Yüzde 50 zam karşıdan görünendir. Buzdağının öte tarafında ise “zam” değil aslında
enflasyon farkı ile karşılaşıyoruz. Enflasyon farkı da maalesef ki zam değildir; bir mal veya hizmetin fiyatının, arz veya talep koşullarındaki bir değişimden kaynaklanmayan, sadece enflasyondan kaynaklanan artıştır. Bu nedenle enflasyon farkı bir mal veya hizmetin alım gücünü artırmaz, sadece fiyatını korur.
Bilindiği gibi Türkiye'de memur ve emeklilere yapılan zamlar, genellikle enflasyon farkı ve ek zam olmak üzere iki aşamada gerçekleşir. Enflasyon farkı, memur ve emeklilerin maaşlarının bir önceki yıl içinde gerçekleşen enflasyon oranı kadar artırılmasıdır. Ek zam ise memur ve emeklilerin maaşlarında enflasyon farkının dışında kalan, ilave bir artıştır.
Ocak ayında memurlara yapılan zam’a baktığımızda artışın memur ve emeklilerin alım gücünü artıracak düzeyde olmadığı görülmektedir. Bunun nedeni Türkiye'de enflasyonun, son yıllarda yüksek bir seviyede seyretmesidir. Memur ve emeklilere yapılan zamlar, enflasyonun yarattığı alım gücü kaybını telafi etmekte yetersiz kalmıştır.
Sonuç olarak alım gücünü arttırmaya etkisi olmayan enflasyon farkı, bir mal veya hizmetin fiyatındaki artıştan kaynaklanmadığı için bir zam olarak kabul edilemez. Alım gücünü sadece enflasyon üzerine alınan zamlar etkiler. Bu da Yüzde 5, yüzde 10'larla olacak gibi de değildir. Bir an önce “yoksulluk” seviyesinden kurtulup en azından yine orta tabaka seviyesine gelmek ümidiyle...”