Türk Eğitim Sen'den sözleşmeli istihdam, yardımcı hizmetler sınıfı, 3600 ek gösterge ve meslek kanunu hakkında açıklama
İstişare toplantılarında eğitim ve gündemdeki önemli konular ele alındı. Toplantılarda konuşma yapan Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Kocakaplan öğretmenlere yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekti. Kocakaplan, “Öğretmenlerimiz şiddet mağdurudur. Öğretmenlik itibar kaybına uğrayan bir meslek haline gelmiştir. Buna zamanında bazılarının öğretmenlerin aleyhinde sarf ettikleri açıklamalar da etkili olmaktadır. Öğretmeni örselersek, milletimizi örselemiş oluruz. Dolayısıyla söylemlerimize dikkat etmemiz gerekir. Öte yandan öğretmene yönelik şiddet konusunda yasal tedbirler almamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Güncel meseleler hakkında da konuşan Kocakaplan, 3600 ek gösterge sözü ile ilgili kanuni sürecin 23 Mart tarihinde dolduğunu bildirdi. Kocakaplan, Sayın Cumhurbaşkanı’nın İkinci 100 günlük eylem planında öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağı hususu yer almıştı. Bu noktada Hükümete yakışan; 3600 ek gösterge konusunu bir an önce hayata geçirmektir. Ayrıca ek gösterge konusunda sadece dört meslek grubuna değil, tüm çalışanlara yönelik düzenleme yapılmasını istiyoruz. Türkiye Kamu Sen’in hazırladığı şu an da TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda olan yasa tasarısına göre, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin artırılması ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların da ek göstergeden yararlanmasını talep ediyoruz. Bu konuya da tüm siyasi partilerin sahip çıkmasını istiyoruz.”
Kocakaplan, 15 Mayıs yetki dönemine işaret ederek, Ali Yalçın’ın ‘Toplu Sözleşme Masalarında yetkili olmayan sendika oturmamalı’ sözlerini değerlendirdi. “Türkiye Kamu Sen, toplu sözleşme masasına 4688 sayılı kanunun 29. Maddesinin vermiş olduğu yetki ve 400 bini aşkın üyesinden almış olduğu güç ile oturuyor. Aslında o masada bizim oturmamızdan sadece işverenlerin yani hükümetin rahatsız olması gerekir. Bir sendika başkanı sağındaki, solundaki çalışanların desteğinden neden rahatsız olur? Türkiye Kamu Sen ‘in imza yetkisi yok, hatta itiraz yetkisi yok, Türkiye Kamu-Sen karar merci değil. Türkiye Kamu-Sen o masada adeta sadece gözlemci sıfatı ile oturuyor. Hal böyle iken neden Türkiye Kamu Sen’in masadaki varlığından rahatsızsınız?” diye sordu.
Toplantılarda bir konuşma yapan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan, ehliyet ve liyakat yoksunları nedeniyle okullarımızda huzur kalmadığını, MEB’e, okul müdürlerine, ilçe Milli Eğitim Müdürlerine, güvenemez hale geldiğini belirtti. Şahindoğan “İşin ehline verilmesi ve güvenin yeniden tesis edilmesi gereklidir.” ifadelerini kullandı.
Aile birliğinin sağlanamamasın Anayasa ihlali olduğunu belirten Şahindoğan, “Hükümet sözleşmeli öğretmenleri çakılı çalıştırarak anayasayı ihlal ediyor. Öğretmen istikrarını sağlamanın yolu öğretmenleri esir etmek değil, teşvik etmektir demiş ve şu öneriyi getirmiştik: Mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenlerimize, mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen miktarlarda zorunlu hizmet tazminatı ödeyelim. Nitekim MEB, Vizyon Belgesinde teşvik uygulaması getireceklerini açıkladı. Şimdi sıra bunu bir an önce hayata geçirmeye geldi. Teşvik uygulaması hayata geçirileceğinden öğretmenleri çakılı çalıştırmaya gerek kalmayacaktır. Dolayısıyla sözleşmeli, ücretli öğretmen alımı kaldırılmalı, tüm öğretmenler kadrolu olarak ve KPSS puan üstünlüğüne göre atanmalıdır. Ayrıca il içi özür grubu mağdurlarına da belli bir kilometre şartı getirilerek sorunlarını çözebiliriz” dedi.
Sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen alımına karşı olduklarını söyleyen Şahindoğan, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde yer alan eksik hususlara dikkat çekti. Şahindoğan, Belgede ücretli öğretmenliğin yer almasının sakıncalarını anlattı. Şahindoğan, “Bu durum ücretli öğretmenliği meşrulaştırmaktadır. Ücretli öğretmenlik modern köleliktir.” dedi. Vizyon belgesinde sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmayıp, 3+1 şeklinde esnetilmesini de kabul etmediklerini bildiren Şahindoğan, “Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli, ücretli öğretmen istihdamına karşıyız. 4+2, 3+1’yi kabul etmiyoruz. Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Sendika olarak mülakat sistemi kaldırılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması, ancak 657 sayılı Devlet Memurluğu Kanunu’ndan kaynaklanan kazanımlara dokunulmaması gerektiğini ifade eden Şahindoğan, “Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artıracak bir meslek kanunu çıkarılmalıdır. 657 Sayılı DMK’dan kaynaklanan haklarımız baki kalmalıdır. Aksi takdirde haklarımızı kırpacak bir düzenlemeye şiddetle karşıyız” dedi.
Üniversite çalışanlarının sorunlarına da değinen Şahindoğan: “Türk Eğitim-Sen olarak üniversite çalışanlarını çok önemsiyoruz. Ülkenin gelişmesinin, kalkınmasının lokomotifi üniversitelerimizdir. Üniversitelerimizin demokratik ve katılımcı bir yönetim anlayışına kavuşturulması gerekir. Bundan önce de rektör seçimi çok demokratik olmasa bile, en azından bir seçim yapılıyordu. Rektörler yeniden seçimle atanmalıdır ve bu seçimler sadece akademik değil, idari personelde oy kullanmalıdır.” dedi.
Şahindoğan, kamu çalışanlarına yönelik vergi dilimine de dikkat çekerek “Uygulanan vergi dilimi zulmü politikaları yüzünden çalışanlar nisan ayından itibaren %20’lik dilime girerek daha çok gelir vergisi ödüyorlar, daha az maaş alıyorlar.” dedi.
Şahindoğan, çalışanlardan kesilen verginin %15 olarak sabitlenmesi, bu yapılamıyorsa 2019 için 18.000TL olarak tespit edilen miktarın 3 katına yükseltilmesinin gerektiğini belirtti.