Sendika binasında kahvaltılı eylemcik! Ve hükmünü kaybeden sendikacılık..
Sendikamı kaybettim. Hükümsüzdür.
Eğitim-Bir-Sen, öğretmenlere derse girmeme çağrısı yaparken zaten derse giremeyen şube başkanları, şube binasında kahvaltılı eylem! yaptılar. Üyelerin, sendika plazalarınızın önünde sizleri protesto edeceği günü bekleyin…
Eğitim Bir Sen’de dalga dalga gelen binlerce istifa, Ali YALÇIN’ı apar topar eylem kararı almak zorunda bırakmıştır. Karar alınmasına alındı fakat Eğitim Bir Sen’in yönetim kurulları genelde okul müdürlerinden oluşuyor. Delegeleri de zaten okul müdürlerinden seçtiler. Bir saatlik derse girmeme eylemciğine koltuklarında oturan sendika yöneticileri ve müdürler nasıl katılacaklar? Zaten üzerlerinde ders görevleri yok. Koltuklarında bir saat boyunca dönerek mi eyleme katıldılar?
Bu bir eylem değil eylemciktir. Bu eylemciğe kimseyi inandıramadıkları gibi kendileri de inanmamış olacak ki, mega şehir İstanbul’un Kartal ilçesinde bulunan 4 Nolu şube ofisinin 4 duvarına sıkışmış bir şekilde altı şube başkanı birlikte poz veriyor. İşte bu tablo yetkili sendikanın süper ligden alt lige nasıl düştüğünün resmidir. Öğretmenler, sizlerin görüntünüze meraklı değil. Önemli olan yaptığınız eylem.
Öğretmenlere derse girmeme çağrısı yaparken zaten derse giremeyen şube başkanları, şube binasında kahvaltılı eylem yaptılar. Kendin çal kendin oyna. Eylemin kamuoyunda etkisi ne oldu ve sonuç alınabilindi mi? Gelinen noktada sendika eylem yapamaz durumdadır. Profesyonel şube başkanlarının eylem yapma yeterlilikleri, becerileri ve cesaretleri yoktur. Çünkü bu profesyonel şube başkanlarının tabanından kopuk yaşaması sonucu öğretmenlerle duygusal bağları kalmamıştır. Zaten sahada da çalışmamaktadırlar.
Hep unutulan, hep ihmal edilen, haklı feryatları hiç kala bile alınmayan ve sendikada hep maraba görülen öğretmenler, yeni mi aklınıza geldi? Sizler, yetkili sendika olarak öğretmenlerin hangi yarasına merhem oldunuz da öğretmenden bir saat derse girmeyin diyorsunuz. Öğretmenlerin sizlere güveni ve inancı artık kalmadı. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. Çünkü sizler hep kendi çıkar ve menfaatlerinizin peşinde koştunuz. Öğretmenlerin haklarının korunması bu zamana kadar sizlerin aklına hiç geldi mi? Öğretmenin dertleriyle hiç dertlendiniz mi? Öğretmenlerle hiç hemhal oldunuz mu? Öğretmenler seslerini yükseltirken, sizler kendinizi ömür boyu seçtirmenin derdine düştünüz. Öğretmenler yetkili sendikaya seslerini duyuramayınca, istifalarla tepkilerini göstermeye çalıştılar. Baktınız ki; sendikal saltanatlığınız sallanıyor, alel acele eylem kararı aldınız. Adama sormazlar mı şimdiye kadar neredeydiniz? Üyelerin, sendika plazalarınızın önünde sizleri protesto edeceği günü bekleyin.
Seçim sürecindeki uygulamalarıyla geri kalmış üçüncü dünya ülkelerindeki seçimleri çağrıştıranlar, Türkiye yüzyılından bahsetme hakkı olamaz. Temsil ettiği kitle hayat pahalılığında ezilirken, tüzükte değiştirdikleri 58. madde sayesinde astronomik maaşlarla konforlu ve şatafatlı hayat süren sendika yöneticilerinin Türkiye yüzyılından bahsetme hakkı olamaz. Bu lüks hayatlarını 12 yıl ile sınırlandıran tüzüğün 33. maddesini kaldırarak ömür boyu sendikal saltanatlığın önünü açanların, Türkiye yüzyılından bahsetme hakkı olamaz. Öğretmenler odalarındaki haklı, makul ve geçerli tepkilere kulaklarını tıkayıp, kendi çıkar ve menfaatleri peşinde koşanların Türkiye yüzyılından bahsetme hakkı olamaz.
Delege adaylığı başvurularını daha öğretmen ders başı yapmadan bitiren, ilçe temsilciliklerini öğretmenler ara tatildeyken belirleyen, adeta yangından mal kaçırırcasına hazırlanan seçim takvimi ile Eğitimciler Birliği Sendikasının seçim süreci bu şekilde başlatıldı. Sendika yöneticileri, örgütsel gücü kullanarak okul müdürlerini arayarak delege adayı yaptılar. Okul müdürleri de kamu gücünü kullanarak öğretmenlerin kendilerine oy vermelerini istedi. Katılım ise %20’lerde hatta bazı sandıklarda %8’lere kadar kaldı. Delege sistemi nedeniyle üyelerin %2’lik dilimine tekabül eden ve kendilerinin belirledikleri 150 delege ile Türkiye genelinde kahır ekseriyeti, mevcut şube başkanlarının seçilmeleriyle şube kongreleri tamamlandı. Şimdi sıra üyelerin on binde birine tekabül eden sadece ve sadece 350 delegenin Genel Başkanı seçeceği Genel Kurul seçimleri var.
KAMUBİZ.COM İnstagram KANALI İÇİN TIKLAYINIZ
Seçim sürecinde yaşananları birkaç örnekle somutlaştıralım. İstanbul 6 Nolu şubede delege seçilen Yusuf ALTUNBAŞ’a seçim çalışması imkânı tanınmadığından dolayı, 27 Ekim 2022 tarihli yazısında; “Hani Demokrasi Şöleniydi!” başlıklı yazısında Eğitim Bir Sen’deki seçim sürecinde yaşanan uygulamalara isyan etmiştir.
Başta Genel Başkan olmak üzere, genel merkez yönetim kurulu üyelerinin, şube kongrelerinde birleştirici, kucaklayıcı, tarafsız ve hakem rolü oynaması gerekirken nasıl bir uygulama yaptıklarını Bilal KURUCU’nun kaleminden okuyalım. Duy sesimizi Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Genel Başkanı Ali YALÇIN!15 Ekim 2022 Eğitim Bir Sen Ankara 6 Nolu Şube 3.Genel Kurulunda yaptığın tarafgir, baskıcı ve vesayetinle ötekileştirdin, Zeki GENCAN ve ekibini. Senin için emeğin birliğin örgütün önemi olmadığını çok iyi gösterdin bize. Tabi senin için mühim olan seni seçecek iki üst delegeydi. Başardın tebrikler vesayet varsa ben yaparım deyip rüzgâr gibi esip geçtin.
Seçim sürecinde üyenin tercihini önemsemeyen, seçim ile ilgili mevzuatlarda ve tüzüğümüzde karşılığı olan seçimlerin; eşit, adil, şeffaf, katılımcı ve özgür irade esaslarını sahada pek göremedik. Ancak iliklerimize kadar hissettiğimiz ve teşkilat değerlerimize yakışmayan baskıcı ve dayatmacı antidemokratik seçim uygulamalarını kamufle etmek için milletimizin gurur kaynağı olan savunma sanayimizdeki göz kamaştırıcı ileri teknoloji ürünlerimizin arkasına sığınmaya çalıştılar. Gelin bundan sonrasını Hasan KÖSE’nin anlatımıyla dinleyelim. Eğitim Bir Sen İstanbul 3. Nolu Şubesi 7. Olağan Kongresinde Genel Başkan ve Şube Başkanlarının konuşmalarına bakılırsa, İstanbul Havaalanını, 3. Köprüyü, Hızlı Trenleri, Şehir Hastanelerini, İHA ve SİHA’ları, Sonik Füzeyi ve TOGG'u Eğitim Bir Sen ve özellikle 3 Nolu İstanbul şubesi yapmış. Bunları duyan delegasyon bu hizmetler devam etsin, bu işleri yaparken uzay programına da el atsınlar diye aynı yönetimin devamı yönünde oy kullanmışlar. Konuklar de bu durumu elleri patlayıncaya kadar alkışlamışlar.
Bir sendika kongresinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Liderliğindeki Hükümetin başarılı icraatlarını sıralamanın bir sendika kongresinde ne alakası var? SİHA ve İHA ile sizlerin ne alakası var? Sanki sizler karunvari makam odalarınızdan çıkıp da sabahlara kadar fabrikalarda alın teri akıtarak üretim mi yapıyorsunuz? Siz sendika mısınız yoksa siyasi parti misiniz? Eğer üyelerin sırtlarına basarak kariyerinize siyaset sahnesinde devam etmek istiyorsanız şu iki konu sizi zorlayabilir. Birincisi, sendikada görev yaptığınız sürede hangi başarıya imza attınız? Sorusuna muhatap olacaksınız. İkincisi, milletvekilliği seçimleri, sendika seçimlerine benzemez. Milletvekillikleri, sendika seçimlerinde olduğu gibi sizlerin belirlediği bir elin parmaklarından biraz fazla delege ile seçilmemektedir. 18 yaşını dolduran 60 milyon Türk vatandaşın oyu ile seçilmektedir. Tabii ki hükümetimizin göz kamaştırıcı icraatlarını dile getirmek, sevinmek ve övünmek hepimizin hakkı.
Ama öncelikle sizler yetkili sendika olarak ne icraat ne proje yaptınız onu anlatınız. Nasıl bir seçim süreci yönettiniz hele bir onu anlatın. Anlatacak bir başarı hikâyeleri olmayanlar, Hükümetimizin başarılarını saymaya başlıyor. Burada sendikamıza haksızlık yapmayalım. Kurucu Genel Başkanımız Merhum M. Akif İNAN’ın tohumları ektiği sendikamız, Onursal Genel Başkanımız Ahmet GÜNDOĞDU döneminde yüzlerce kazanım elde edilerek zirveye taşınmıştır. Sizler 2015 yılında 5. Olağan Genel Kurulda Genel Başkanlığa seçilen Ali YALÇIN dönemindeki başarı, proje ve kazanımlardan bahsedin.
Sendikamız Ali YALÇIN döneminde yedinci yılını geride bırakıyor. Birçok şube başkanları ise en az on iki yıldan beri koltuklarını koruyorlar. Pekâlâ sizlere soruyoruz. Her yıl en az bir proje, bir ürün veya bir kazanım elde ettiyseniz, on yılda on proje olur. Hadi on projeden vaz geçtik. Sizler sadece bir projenizi şu üyelerin huzuruna sunun da görelim. Ancak kendi çıkar ve menfaatleriniz için çok şeyler yaptınız. Ali YALÇIN döneminin dördüncü yılında tüzüğün 58. maddesini değiştirerek maaşlarınızı astronomik rakamlara yükselterek sendikayı rant ve zenginleşme aracına dönüştürdünüz. Sizlere bu konforlu ve şatafatlı hayat on iki yıl yetmediği için bu seferde tüzüğün 33. maddesini yürürlükten kaldırarak ömür boyu başkan olabilmenin önünü açarak sendikal saltanatlıklarınızı tescillediniz.
Kendi başarıları olmayanlar başkalarının başarılarına sığınırlar sözü mukabilinde; sendika kongresinde, söz edecekleri sendikal başarıları bulunmadığından dolayı Hükümetimizin başarılarına sığınmaktan başka bir çare bulamıyorlar.
Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali YALÇIN başta olmak üzere ve Şube Başkanları, lüks odalarınızda, açıklayamadığınız astronomik maşlarınızla ömür boyu konforlu ve şatafatlı sendikal saltanatlıklarınızı sürdürürken; mühendislerimiz, teknisyenlerimiz ve işçilerimiz sabahlara kadar fabrikalarda alın teri akıtarak milletimizin gurur kaynağı olan savunma teçhizatlarını üretiyorlar. Sizler kendi başarısızlıklarınızı savunma sanayimizdeki başarılarla unutturamazsınız. Sizler, Eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda faaliyet gösteren yetkili sendikasınız. Sayın Cumhurbaşkanımızın müteaddit konuşmalarında vurguladığı: ''İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür'' sözlerini bir düşünün ve bu başarısızlıkta bizim payımız nedir? Biz nerelerde hata yaptık? Sorularını kendinize sorun ve bir iç muhasebe yapınız.
Yıldırım DEMİRCİ
WhatsApp Grubumuz İçin TIKLAYINIZ