Milli Eğitim Bakanlığına talibim!
Milli Eğitim Bakanlığı görevi bana verilmesi halinde uzun vadede okul sistemini kaldırıp hayatın kendisini okul yapacağım. Trafikte, metroda, sokakta, AVM’de görgüsüz, tahammülsüz, nezaketsiz, birbirine yol vermeyen, yere tüküren, izmaritini çöp kutusuna değil yere atan, küfürlü argolu konuşan insanların eğitimine daha çok önem vereceğim. Bunu hayata geçirene kadar dijital dünyanın bir gereği olarak okulda ders sürelerini 10 dakika teneffüsleri 30 dakika yapacak tüm öğrencilere tablet yerine akıllı telefon dağıtıp teneffüste 10 dk’lık derste işlenecekleri araştırmalarına yardımcı olacağım. Gençlerden talep gelmesini beklemeden okul bahçelerine spor tesisleri değil sosyal medya kullanım alanları oluşturacağım.
Sosyal medyadan gelen yoğun talepleri görmezden gelmeyecek, okulları kapatma politikamı gerçekleştirene dek okulları iki güne indirip, tatili 5 güne çıkaracağım. Böylece milyonlarca öğrenciye dinlenmeleri için fırsat oluşturmuş olup dualarını almış olacağım.
Anket şirketlerinden tüm il ve ilçeleri içerisine alan geniş çaplı bir anket yapmalarını isteyeceğim. Anketin konusu oy potansiyelim veya başarı durumum değil, ilkokuldan üniversite sıralarına kadar Türkçe eğitimi verilmesine rağmen hala okuduğunu anlamayan insanların var oluşunun sebebini ve soruna çözüm önerilerini araştırmalarını isteyeceğim. Milli Eğitim Bakanı olarak halkımın düzgün konuşması, okuduğunu anlaması ve iyi iletişim dili kurmasına az da olsa katkı sunmaya çalışacağım.
Gerçeği yansıtmayan veriler üreteceklerinden anket şirketleri ile aramın bozuk olacağı zamanlarda okullardaki sosyal medya sistemini devreye sokup, gençler üzerinden anket yapacak, gerçek veriye dayalı sonuçları okuyacağım. Yapacağım ilk ankette zorunlu derslerin kaldırılıp, tüm derslerin seçmeli ders haline getirilmesini isteyip istemediklerini oylarına sunacak, sonucun %100 zorunlu derslerin kaldırılması yönünde çıkacağını öngöre göre bunu yapacak, veriye ve istatistiğe dayalı çalışacağım.
Tabii, zorunlu dersleri kaldırdığımda tüm öğrencilerin seçmeli olarak Beden Eğitimi dersini seçeceklerini ve okullarda on binlerce Beden Eğitimi öğretmen ihtiyacı olacağını Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturan biri olarak ön göremeyeceğim. Gerçi öğretmen alımı yaparsam bu vesileyle atama bekleyen binlerce Beden Eğitimi öğretmeni kadroya almış olacağım. Tabii diğer branşlardaki kadrolu öğretmenlerin derslerini de seçmeli olarak seçecek öğrenciler çıkmayacağı için girecek ders bulamayacaklar. Okullara çay kahve içmeye gider, boş boş vakit geçirir, boş geçen vakitlerinde bol bol bana dua ederler. "Milli Eğitim Bakanı dediğin böyle düşünceli olur. Öğretmenini yormaz, derse sokmaz, Allah ondan razı olsun" diye edecekleri duaların videosunu sosyal medyadan yayıp başarımla övüneceğim!
Üniversitelerde ise seçmeli dersleri kaldırır bunun yerine zorunlu siyaset dersi koyacak apolitik gençlerin önünü açacağım. Böylece amfilerde siyasetin konuşulmasına ve siyasetçilerin tartışılmasına müsaade edecek, geleceğin siyasetçilerinin daha genç kesimden oluşmasına katkı sunacağım.
Sorunlu eğitim haline dönüşen zorunlu eğitimi kaldıracak zorunlu kütüphane sistemini hayata geçireceğim. Halkın günde en az bir saatini kütüphanede kitap okuyarak geçirmesini zorunlu kılacağım. En azından kurulan onlarca kütüphane, milyonlarca kitap insansız kalmamış, hem kitap yazan yazarlara saygısızlık etmenin hem de kitapların tozlu raflarda çürümesinin önüne geçmiş olacağım.
Sanırım bakanlık görevim boyunca her şeyi elime yüzüme bulaştıracak, en beceriksiz milli eğitim bakanı ödülüne layık görülüp muhalefetin diline düşeceğim.
6 masa krizinin yaşandığı günlerde HaberTürk TV’de Prof. Dr. Ersan ŞEN’in “Sayın Akşener’in veya İYİ Parti’nin bir daveti olması halinde Cumhurbaşkanı adayı olurum” sözünü ve reklam arasında Sayın Akşener’in Ersan ŞEN’i arayıp “Ciddi misiniz Hocam?” diye sorduğunu hepimiz tebessümle izledik.
Ersan ŞEN kadar ciddi olamasam da en az onun kadar cesur ve özgüvenle ben de bu satırlardan “Sayın Erdoğan’dan veya Cumhur İttifakı’ndan teklif gelmesi halinde Milli Eğitim Bakanlığı görevini kabul ederim. Bu göreve talibim” diyerek biraz ironi yapmak istedim. İroni olduğunu bir kez daha belirteyim ki okuyan arkadaşlar, dostlar bu işi ciddiye alıp bizi aramasınlar.
Milli Eğitim Bakanlığı gibi ciddi ve tecrübe, bilgi, deneyim isteyen bir kurumu yönetmek ne haddime!
milatgazetesi/ Özkan Erdem