İl Millî Eğitim Müdürlüğündeki yağma mahkemelik
Doğduğum büyüdüğüm baba toprağım Adana bir haber ile çalkalanmıştı.
İşte bu doymayanların haberi.
Size şimdi inanılmaz bir yolsuzluk hikâyesi anlatacağım.
Devletin halen nasıl gurur duyacağı savcıları olduğunu göreceksiniz.
Geçen yıl Adana Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Müdürlüğü ekipleri, İl Millî Eğitim Müdürlüğü'nün açtığı ihalelerde yolsuzluk yapıp devletin 60 milyon TL zarara uğratıldığı iddiası ile 200'e yakın şüpheliyi gözaltına almıştı.
Gözaltına alınan şahıslardan bir kısmı serbest bırakılırken 87 kişi adliyeye sevk edilmiş, adliyeye sevk edilen kişilerden 21'i ifadelerinin ardından serbest bırakılmış. Mahkemeye çıkarılan 66 kişiden 8'i tutuklanmış diğerleri adli kontrol ile serbest bırakılmıştı.
İşte bu operasyonun iddianamesine ulaştım.
Yazı dizisi şeklinde anlatacağım, zira bu yolsuzluğun her bir satırı "Türkiye neden bu halde" sorusunun cevaplarını barındırıyor.
Devamlı söylüyorum... Türkiye yer altı ve yer üstü varlıkları ile çok zengin bir ülke. Kaynaklarımız bol ancak "doymayanlar" yüzünden bizler bu varlıklarımızdan yararlanamıyoruz.
Adana'da adeta bir yapı kurulmuş. İddianameye göre örgüt lideri Tevfik Taştimur, Ali Karanlık, Taner Mat, MEB Adana İl Millî Eğitim Müdürü Veysel Durgun örgüt yöneticisi olarak gözüküyor. İddianamede 183 sanık 6 müşteki var. Birçok sanık örgüte yardım etme, İhaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma gibi suçlarla yargılanıyor.
Örgüt kurucusu neden bir müteahhit anlamadım. Zira tüm ihaleleri dağıtan kişi İl Millî Eğitim Müdürü Veysel Durgun.
Savcı çok kapsamlı bir iddianame hazırlamış. Emniyet, sanıkları görüntülü takip etmiş, ortam dinlemiş ve telefonlarını dinlemiş. Tüm HTS kayıtları dosyada var. Mahkeme örgüt kapsamında değil ihaleye fesattan yargılanacağına hükmetmiş.
Operasyon, Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü'ne 5 Kasım 2020 tarihinde gelen "Adana'da ne zaman yolsuzluğa dur diyeceksiniz" diye başlayan ve devamı olan bir ihbar ile başlıyor.
Yapılan ihbarda bir plaka numarası veriliyor: 01 TT 807. Bu aracı kullanan kişi Tevfik Taştimur. İfam İnşaat'ın ve Tevfik Taştimur İnşaat A.Ş.'nin de ortağı. Sorgulama yapılıyor ve Taştimur'un Adana İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve kamu kurumlarından 22 adet ihale aldığı tespit ediliyor. Ardından yine ihbarda adı geçen Ali Karanlık adlı kişi araştırılıyor. Onun da 22 ihale aldığı tespit ediliyor. İhbarda adı geçen H.Ç. Ağacanoğlu'nun eşi olan şüpheli G. Ağacanoğlu'nun İl Millî Eğitim Müdürlüğü Destek Hizmetlerinde tekniker olarak çalıştığı tespit edilince takip başlıyor.
Yolsuzluk sistemi şöyle işliyor...
Sanıkların yaptıkları konuşmalarda ihalelerin yaklaşık maliyetlerinin ne olduğu İl Milli Eğitim Müdürü Veysel Durgun tarafından sanıklara bildiriliyor.
Sanıklar da kurdukları paravan şirketler ile ihalelere katılıyor.
Kendi aralarında ihaleleri pay ediyorlar.
İl Millî Eğitim Müdürlüğü çalışanları da ihale neticesinde yapılan işleri denetlemiş gibi yapıp firmaların para almalarını sağlıyor. Hatta bitmemiş işleri bitmiş gibi göstererek de paraları almaları sağlanıyor.
Milyonlarca lira devletin parasını çalıyorlar.
Öyle ki sadece ihaleler düzenlenmemiş. Doğrudan alımlarda yine belirli firmalar tarafından paylaşılmış.
İl Millî Eğitim Müdürü babasının parasını dağıtır gibi şirket sahiplerine iş sözleri vermiş. İş dağıtmış.
Peki, başka neler yapılmış?
Okul sahiplerinden para istenilmiş alınmadığında ise cezalar kesilmiş.
Örneklerle anlatalım...
Cüneyt Buhari isimli vatandaş ifadesinde açık açık söylüyor.
İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Kazım Baran tarafından şikayet üzerine Cüneyt Buhari'ye ait eğitim kurumunu ruhsatsız diye kapatmakla tehdit edip ceza yazacağını söylüyor.
Bir gün sonra Durmuş Kudret Güngör isimli biri arayıp okula 20 bin liralık dezenfektan alımı yapması halinde dosyanın ortadan kalkacağını söylüyor.
Cüneyt Buhari kabul etmiyor. Daha sonra kuruma 16 bin liralık ceza kesiliyor.
Devamı da var.
2020'de ilk bu eğitim kurumu açılırken de Durmuş Kudret Güngör isimli şahıs okulun ruhsatı çıkması için "sandığa" 30 bin TL vermesini istiyor. Vermesi halinde ruhsatın çıkacağını dile getiriyor. Cüneyt Buhari yine kabul etmiyor. Ruhsat da çıkmıyor. Daha sonra İlçe Millî Eğitim Müdürü'nün araya girmesiyle ruhsat işi çözülüyor.
Cüneyt Buhari de Kazım Baran ve Durmuş Kudret Güngör'den şikayetçi oluyor.
Bu daha bir tane olay...
Adı: İlknur Kara
Kendi adıyla Adana'da özel bir okul açmak istiyor.
Daha önce hakkında İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma yürütülen Can Ada Okullarının faaliyet gösterdiği binayı satın alıyor.
Daha doğrusu sözleşme imzalanarak Can Ada Okullarının olduğu bina için devir teslim yapılıyor. Ruhsat başvurusu için İl Millî Eğitim Müdürlüğü İlknur Kara'ya daha önceki Can Ada Okulları hakkında soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle ruhsat vermiyor.
İlknur Kara da İl Millî Eğitim Müdürlüğüne giderek Can Ada Okulları ile arasında herhangi bir organik bağ olmadığını anlatmaya çalışıyor. Başarılı olamıyor.
İl Millî Eğitim Müdürü Veysel Durgun ile görüşmesinden sonuç alamayan İlknur Kara, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Kazım Baran ile görüşüyor.
Burada Kazım Baran İlknur Kara'ya, "100.000 TL tutarında maske yapan firmalara borçları bulunduğunu, bunu ödemesi halinde yardımcı olabileceğini bunun yasal bir bağış olduğunu, hatta birçok özel eğitim kurumlarını yüklü miktarlarda bağışta bulunduğunu" söylüyor.
İlknur Kara da kabul etmiyor. 50 bin lira nakit 50 bin lira da çek teklifinde bulunuyor. Karşılığında Kazım Baran'dan "Bunun pazarlık konusu olamayacağını, bir hafta içerisinde bu parayı nakit olarak ödediğim takdirde okul hakkındaki soruşturmalara müdahale edebileceğini, aksi halinde İlknur Kara Eğitim Kurumunu kapatabileceğini, bunun 2-3 katı olarak sizden zaten çıkartırız" yanıtını alıyor.
Teklif kabul edilmeyince açılmasına izin verilmeyen okula müfettişler gönderilerek 400 bin liralık ceza yazılıyor.
Mahkeme yoluyla cezaya itirazda bulunan İlknur Kara daha sonra İl Millî Eğitim Müdürü Veysel Durgun ile görüşüyor. Burada Veysel Durgun kendisine "Bizi rüşvet ile itham ediyorsun, söylediğin şeyler doğru değil, tabelayı kaldır, İlknur Kara Eğitim Kurumunu açtırmayacağım" diyor.
Peki...
Adı geçen şahıslar ifadelerinde konu hakkında ne demiş?
Kazım Baran, İlknur Kara'nın içerisinde para dolu çantayla kendisine rüşvet verdiğini iddia ediyor. Talep edilen 100 bin liranın da yasal maske ve dezenfektan bağışı olduğunu dile getiriyor. Kesilen cezaların ise mevzuat içerisinde müfettiş raporuyla Bakanlık tarafından kesildiğini söylüyor.
Olayda para isteyen şüpheli Durmuş Kudret Güngör de ifadesinde organizasyonu kabul ederek aldığı paraları Kazım Baran'a verdiğini karşılığında da Kazım Baran'dan para aldığını itiraf ediyor.
Dahası Durmuş Kudret Güngör, Kazım Baran'ın FETÖ soruşturması geçiren bir okulun soruşturmasını 100 bin lira karşılığında kaldırdığını da söylüyor. 60-70 bin lira parayı elden alıp Kazım Baran'a teslim eden Durmuş Kudret Güngör, paranın geri kalanını Kazım Baran'ın makbuz kesilmeden alındığını da dile getiriyor.
Son bir olay daha anlatıp bitireyim...
Durmuş Kudret Güngör kolluk ifadesinde ilgili bölümünde, Şener Tokur adında bir eğitim kurumu sahibinden de bahsediyor. Bu isme ait okul soruşturma geçirirken Kazım Baran'a 10 bin lira verdiğini dile getiriyor.
Yine makbuz kesilmiyor ve bu paraların tamamı "kurumun maske ve dezenfektan borcuna istinaden yardımda bulunması" sonucunda alınıyor.
Bakın bu buzdağının görünen yüzü.
Film gibi operasyonlar daha yeni başlıyor...
(Devam edecek...)
Murat Ağırel- Yeniçağ