Eski Başkan Celal Demirci'den Eğitim-Bir-Sen Genel Kurul Delegasyonuna tarihi çağrı!

Eski Başkan Celal Demirci'den Eğitim-Bir-Sen Genel Kurul Delegasyonuna tarihi çağrı!
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 5 Nolu Şube Eski Başkanı Celal Demirci, Eğitim-Bir-Sen Genel Kurul Delegasyonuna tarihi çağrıda bulundu.

Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Yönetim Kurulu’nun 26.5.2022 tarihli kararıyla Genel Kurul (Tüzük Tadil Kongresi) ilanı yayınlandı. İlan da Sendika Tüzüğü’nün 16’ncı maddesi gereğince, 11.06.2022 tarihinde Genel Kurulun toplanacağı ifade ediliyor. Yine medyadaki tartışmalardan anladığımız kadarıyla, Tüzük Tadil Kongresi, sendikada aynı göreve 3 dönemden fazla aday olunmasına engel olan Eğitim-Bir-Sen Tüzüğünün “Yöneticilerin Görev Süresi” başlıklı 33. Maddesinin değiştirilmesi için toplanacak.

Daha önce Eğitim-Bir-Sen’de işyeri temsilciliği, ilçe yönetim kurulu üyeliği, şube yönetim kurulu üyeliği, şube başkanlığı, Eğitim-Bir-Sen üst kurul delegeliği, MEMURSEN üst kurul delegeliği yapmış; hali hazırda da 20 yıllık bir sendika üyesi olarak edinmiş olduğum tecrübeler ışığında, Sayın Genel Kurul Delegasyonuna naçizane bazı önerilerde bulunmak isterim. Önermek bize, takdir Sayın Delegasyona aittir…

Sendikada 3 dönem kuralı olarak ifade edilen konudaki görüşüm; bu kuralın değiştirilmeden korunması yönündedir. Hatta aynı kişi, genel merkez ve şubelerde sadece aynı göreve değil farklı görevlere de 3 dönemden fazla seçilememelidir. Halihazırda örneğin; 3 dönem hukuk ve toplu sözleşmeden sorumlu başkan yardımcılığında sonra 3 dönem teşkilattan sorumlu başkan yardımcılığında ardından 3 dönem de genel sekreterlikte şeklinde uzayıp giden adeta ömür boyu devam eden bir görev sürecini doğru bulmadığımı ifade ediyorum.

“Seçimle olduktan sonra ne önemi var! Önemli olan tecrübe. Sendikacı kolay yetişmiyor zaten.” eleştirilerini duyar gibiyim… Bu sendikanın tabanını oluşturan toplum kesitleri olarak; yıllarca, aktif görevde olan kimi siyasetçi, bürokrat, sivil toplum temsilcisi ve sendikacıların geçmişini irdeleyip sözüm ona demokrasi görüntüsü altında babadan oğula adeta bir saltanat sürdürüldüğü eleştirilerini hep birlikte yapmadık mı? Kimi işçi ve işveren sendikalarında on yıllar boyu süren sendikal liderliğe hep birlikte “dukalık” demedik mi? Sendika da tecrübe elbette önemlidir. Ama içinde bulunduğumuz konjonktürde sendikal iş ve işlemlerin tamamen kurumsal kimliğin ağırlığına dayalı yürütüldüğü bir süreçte; “Sendikacı kolay yetişmiyor.” eleştirilerini yersiz bulduğum gibi yeni sendikacıların yetişmesinin önünde de bir engel olarak görüyorum. Sayın Genel Başkanın 2010 yılındaki ifadeleriyle; aynı görevde çok uzun yıllar kalmak, “işletme körlüğünü” de beraberinde getirebilmektedir. Çok uzun yıllar sürebilen görevler; çok değerli başkanlarımızı tenzih ederek ifade edeyim ki genel başkanımızın yıllar önceki gayet yerinde tespitiyle; “Bazı imkânlardan el çekilmek istenmiyor.” algısının da oluşmasına zemin hazırlayacaktır.

Bir başka husus; sendika şubelerindeki profesyonellik konusu… Şube Başkanlığı görevimden istifa ettikten 1 yıl sonra 29.10.2019 tarihinde “Ali Yalçın’a Açık Mektup” başlıklı bir yazı kaleme almış ve aşağıdaki ifadelere yer vermiştim:

“…İki yıl profesyonel şube başkanlığı yapmış birisi olarak yorumlarda şahsıma gelmesi muhtemel hakaretleri de göze alarak ifade etmek zorundayım ki; Genel Merkez yöneticilerini bir kenara bırakırsak, sendikacılık bir meslek değildir. Olmamalıdır. Sendikacılık kişiler için kariyer ya da zenginleşme kapısı hiç değildir. 2019 yılı Şubat’ında tüzük değişikliği ile yapılan düzenlemelerin ardından profesyonel sendikacı maaş artışlarına ilişkin haberler kamu vicdanını yaralar bir hal almıştır. Aktif sendikacı arkadaşlarımızın sahada bu durumu izah etmekte zorlandığını gözlemlemekteyiz. Yine konfederasyona bağlı kimi federasyonlardaki standart dışı ultra lüks makam araçları haberleri de öyle… Geçtiğimiz günlerde bir başka sendika şube başkanının maruz kaldığı şiddettin sebebi, bizler için de ahlaki konularda bir uyarı vesilesi olmalıdır. Sol görüşlü sendikacıların; ‘’Sendikacılık meslek değildir. Sendikacılık zenginleşme sebebi olmamalıdır. ‘’ yaklaşımı, üyelerimiz arasında örnek alınması gereken ahlaklılık ve erdemlilik dersi olarak görülmemelidir.”

Evet, kendim 2016-2018 yılları arasında profesyonel şube başkanlığı yaptım. 2018’in Ekim ayında istifa ettiğim de öğretmen olan eşimin maaşının üzerinde bir maaş almaktaydım. Ancak iddialar; 2019 Yılı Şubat’ında gerçekleştirilen tüzük değişikliği ile öğretmen maaşlarıyla profesyonel sendikacı maaşları arasındaki bu makasın hayli açıldığı yönünde… Medyada yapılan, “bordro açıklansın” çağrılarına bir türlü cevap verilmeyişi sahada gerçeküstü bir algıya neden olmaktadır.

2015, 2017, 2019, 2021 yıllarında Toplu Sözleşme Masasında Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı; MEMURSEN Genel Başkanı Ali Yalçın’dı. 8 Mayıs 2022 tarihi itibarı ile MEMURSEN’in açıkladığı yoksulluk sınırı 14.534,9 TL’dir.  1. Derecenin 4. Kademesindeki 22 yıllık bir öğretmen olarak 15 Mayıs 2022 tarihinde hesabıma yatan maaş 7.542 TL’dir. Bu şartlarda bir türlü açıklanamayan profesyonel sendikacı maaşları: Adına “dava” dediğimiz değerler manzumesine oldukça zarar vermektedir.

Buradan hareketle Genel Kurul (Tüzük Tadil Kongresi) üyelerinden bir talebimiz de profesyonel sendikacı maaşlarının kimi sendikalarda olduğu gibi; “öğretmen maaşı + 30 saat ek ders ücreti” şeklinde düzenlenmesi yönündedir. Tüzük Tadil Kongresi’nin 2019 Şubat’ında yapmış olduğu düzenlemeyi, 11 Haziran’da geri almasının yerinde olacağı kanaatini taşıyorum.

Diğer türlüsü; temsil ettiği kitlelerin üzerinde bir hayat standardında yaşayan bir sendikacı sınıfının oluşmasına zemin hazırlar ki bu durum profesyonel sendikacıların kitlelerle olan empati yeteneğini kaybederek bağını koparması sonucunu doğurur. Sendikacı arkadaşların durduğu yerden bu şekilde görünmese de öğretmenler odasından görünüşün bu şekilde olduğunu söyleyebilirim.

Yine sendikacılığın bir zenginleşme sebebi haline geldiği iddiaları da dikkate alınmalıdır. Kendi adıma benim ve tüm ailemin mal varlığının ve hesaplarının incelenmesinden ancak memnuniyet duyarım. Bundan rahatsızlık duyanlar varsa bence “Orada bir sorun var” demektir.

Değerli Delegasyon,

Sendikamız tüzüğünde yasal mevzuat gereği ilçe temsilciliğinin şube tarafından teklifi kuralı olmasına rağmen teamül olarak seçimler yapılmaktaydı. İyi de yapılmaktaydı. Üyenin yönetimi doğrudan seçimi ve denetlemesi, gücünü üyesinden alan ilçe başkan ve yönetiminin de şubeyi denetlemesi mekanizması ortadan kaldırılmamalıdır. Bu nedenle ilçe yönetimi/başkanlığı seçimleri devam etmelidir. Denetleme kurullarının şube denetimi, çoğu zaman şekil boyutunda kalıyor. Asıl denetimi, üyenin doğrudan oyuyla seçilmiş ilçe başkan ve yönetimi gerçekleştirmektedir. Bu mekanizmayı kapatmayın.

Önerilerimi neden buradan yazdım?

Çünkü mevcut sistemde, eski yöneticilerin ve emek/gönül verenlerin kendilerini ifade edebileceği bir mekanizma mevcut değil. Buradan hareketle; “İnternet siteleri üzerinden sendika dizayn mı edilmek isteniyor?” şeklinde gelebilecek olası eleştirilere de bu nedenle itiraz ediyorum.

Öne sürdüğüm gerekçeler her ne kadar mevcut yönetim tarafından ciddiye alınmasa da sendikadan bir kopuşa zemin hazırladığı öngörümü buradan paylaşmak istiyorum. Duygusal kopuş yaşayan kimi üyelerin fiziki kopuşun eşiğinde olduğu uyarısını buradan yinelemeyi bir görev biliyorum.

Sayın Delegasyon,

Vereceğiniz önergelerle bu durumu düzeltmek sizin elinizde. Kararı, sizlerin şaşmaz vicdanlarınıza, takdiri kamuoyuna bırakıyorum.

Sayın Delegasyona Saygılarımla…

Yeni bir ses! Yeni bir nefes! Öze dönüş!

Celal DEMİRCİ

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.