Eğitim-İş Sendikasına Sert Cevap!
25/02/2020 tarihi itibariyle bazı medya organlarına “ÇOMÜ’de şehit kızı darp edildi” manşetleriyle servis edilen basın açıklamasında görüleceği üzere bir sendika başkanına yakışmayacak bir şekilde, iftira ve karalamanın hangi boyutlara ulaştırılabildiğini esefle ve ibretle takip ediyoruz.
Bu durum yalnızca sendika üyelerimizi değil ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesinde olaya bizzat şahit olmuş birçok akademisyeni bile hayretler içinde bırakacak bir seviyeye ulaşmıştır.
Tarafımıza ulaşan, üyemiz olan ya da olmayan birçok idari ve akademik personel bu insanların nasıl bu kadar pervasızca yalan söyleyebildiklerini, bu konuda üzerlerine düşen bir şeylerin olup olmadığını iletmişlerdir.
Çünkü “şehit kızına darp” şeklinde servis edilen bu olay, ahlak ve edep sınırlarını sonuna kadar zorlamış, birçok ÇOMÜ mensubunun vicdanını yaralamıştır. Öyle ki, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü bile bu konuyla ilgili üyemizin hiçbir ceza almadığını ve suçsuz olduğunu 26/02/2020 tarihli açıklamasında kamuoyuyla paylaşmak zorunda kalmıştır.
Bu noktada Ahmet Mantaş isimli Eğitim İş Çanakkale Şube Başkanı şahsa Türk Eğitim Sen Şube Başkanı olarak değil, vicdan sahibi bir vatandaş olarak soruyor, kendisinden de aynı yüreklilik ve vicdanla cevap bekliyoruz:
Fen Edebiyat Fakültesinde titizlikle yürütülen soruşturma neticesinde suçsuz bulunan üyemize hangi ahlaki değerlerle bu türden iftiraları atabildiniz? Handan Kasımoğlu yürütülen idari soruşturma sonucuna herhangi bir itirazda bulunmuş mudur? Handan Kasımoğlu’nun karakolda verdiği ifadede “darp olmadığını” söylemesine ve bunu da çok iyi bilmenize rağmen nasıl bir insanlıkla ve kişilikle tam tersini iddia edebiliyorsunuz?
“Şehit kızına darp” yaygarasıyla ortalığı ayağa kaldıran ve “beni kurtarın” diye sözde feryatlar eden Handan Kasımoğlu madem darp edildiyse olayın hemen akabinde neden emniyet güçlerine gidip şikâyette bulunmamış, olayda bugüne kadar ifade edilenlerin tam aksi olarak mağdur edilen üyemizin darp ve hakaret şikâyeti üzerine neden emniyete gitme gereği duymuş ve orada kendisine herhangi bir darp yapılmadığını ikrar etmiştir? Konuyla ilgili tüm bilgi ve resmî belgeler elimizdedir.
Aziz bir şehidimizin adının pervasızca polemik malzemesi yapılması, bu yüce makamı tüm menfaat hesaplarının üzerinde tutan camiamızı ziyadesiyle yaralamıştır.
Şehitlik makamı ne ayıp örten bir maske ne de polemik malzemesidir. Aziz şehitlerimizin hatırasına sahip çıkmanın dürüst, ahlaklı ve çalışkan olmakla sağlanabileceğini çok iyi biliyoruz.
Şehitlerimizin aziz ruhlarını rencide etmemek adına herkesi, ahlaklı bir duruş sergilemeye davet ediyoruz.
Bu doğrultuda, Handan Kasımoğlu isimli şahsa ayrıca şunları sormak istiyoruz.
Şu an YÖK Etik Kurulunda “öğrencisinin yayınlarını çalma ve intihal” gerekçeleriyle devam etmekte olan bir incelemesi var mıdır? Tüm bu feveranın esas amacı, “şehit kızı” zırhına saklanarak akademik etik problemlerini örtbas etmek midir? Zira etik problemleri ayyuka çıkmadan önce Handan Kasımoğlu, bizzat kendi imzası ile şikayet konusu ettiği üyemizi öğrencilerinin tüm yüksek lisans tez jürilerine önerip, girmesini sağlamış mıdır?
Mantaş “şehit kızı”nı arkalayarak hem kendisinin hem de sendikasının üzerindeki teröristseverlere destek algısını kırmak istemiştir. Zira bu durum daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Diyarbakır’da evlatlarını terör örgütünden kurtarmak isteyen annelere destek veren kendi üyelerini merkez disiplin kurulu kararıyla sendikalarından ihraç etmesi ile zaten ispatlanmıştır, bu konudaki değerlendirmeyi aziz milletimizin ferasetine bırakıyoruz.
Kaldı ki Mantaş’ın ve mensup olduğu sendikasının daha önceki terör olayları veya şehit haberlerine karşı herhangi bir kınama faaliyeti içinde dahi bulunmamış olması da sendika görünümlü bu yapı ve temsilcilerinin niyetlerini alenen belli etmektedir.
“Sözde vatansever” Mantaş, sendikasının aldığı bu kararı desteklemekte midir yoksa bütün Türk milletinin vicdanını yaralayan bu olayı tasdik mi etmiştir? Konuyla ilgili olarak gerek sendikanın gerekse temsilcilerinin tüm medya hesapları incelenebilir.
Açıklamasının devamında Mantaş, ortaya attığı suçlamalarını bu kez doğrudan doğruya sendikamıza yönelterek kendi “darbeseverliğini”, “15 Temmuz hain darbesinin hemen akabinde açığa alınmasını”, “darbeye senaryo deme cüretini gösterdiği açıklamalarını” unutmuş olsa gerektir ki, asılsız iddialarla, sendikamız üyesi dahi olmayanlar üzerinden Türk Eğitim Sen’i FETÖ yandaşlığıyla suçlamaktadır. Bu noktada Mantaş önce kendi kirli geçmişine bakmalıdır ki tüm Çanakkale kamuoyu zaten durumun farkındadır.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de FETÖ ve onların hain işbirlikçileriyle en sert mücadeleyi veren sendika Türk Eğitim-Sen’dir. Basit bir arşiv taramasıyla Sedat Laçiner ve ekibine karşı yıllarca süren itirazlarımıza ve basın açıklamalarımıza kamuoyu rahatlıkla ulaşabilir.
Söz konusu durum gün gibi ortadayken darbe girişimi sonrası açığa alınan Mantaş ve onun kutsal bilgi kaynağı “sözde akademisyen”in dolaylı imalarının hiçbir geçerliliği ve inandırıcılığı yoktur.
Mantaş eğer bir “ağa” arıyorsa öncelikle yancısı Necmi Akyalçın’ın büyük Atatürk’ün adını kendi kişisel meselelerini ve başarısız akademik geçmişini perdelemek için 13 yıldır kullandığı Çanakkale ADD başkanlığına bakmalıdır ki, Akyalçın sanıyoruz ömür boyu dernek başkanı seçilmiştir.
28 Şubat’ın iftira, kumpas, yıldırma ile dolu günlerinin özlemiyle yanıp tutuşan bu iki kirli zihniyet, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar kendi karanlık geçmişlerinin dehlizlerine üyelerimizi çekemeyeceklerdir.
Türk Eğitim Sen Şube Başkanına “sendika ağası” diyen Mantaş şunu bilmelidir ki Resul Demirbaş aynen kendisi gibi sendika temsilciliğinde ikinci dönemini sürdürmektedir ve maaşı bir öğretmen maaşı kadardır.
Yine açıklamasının bir bölümünde Türk Eğitim Sen üyesi olarak FETÖ mensubu olduğunu iddia ettiği T.Ö. isimli şahsın ise 2012 yılından beri sendikamızla herhangi bir irtibatı bulunmamaktadır.
Mantaş açıklamasında yalanlarına devam edip Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı olan Eğitim İş üyesi şahsı aklamak istemekte, ancak bu şahıs müdürlüğünü yürüttüğü merkezin resmi sosyal medya hesaplarında teröristseverlerin ve LGBT’nin propagandası yaptığı için ceza almıştır. Bununla ilgili belgeler elimizdedir. Mantaş’ın bunu bilmeme imkânı yoktur.
Dolayısıyla Eğitim İş isimli sendikanın Çanakkale temsilcisi Ahmet Mantaş’ın yalan, dolan ve iftiradan oluşan basın açıklamasının dikkate alınacak bir tarafı olmamakla birlikte Türk Eğitim Sen olarak şehitlerimiz ve değerli emanetlerine karşı duruşumuz bellidir ve asla tartışmaya konu edilmeyecek kadar hassastır.
Ancak bir şehit yakınının da ideolojik veya sendikal anlamda duruşu, nerede ve kimlerle hareket ettiği de son derece önemlidir. Zira terör sempatizanları ile açıkça bağlantısı bulunduğu basına yansıyan ve ülkemizin doğusunda farklı, batısında farklı siyaset güden, terörü kınamak bir yana, terör mağdurlarına destek veren üyelerini ihraç eden bir sendika ile bir şehit evladının birlikte olması ve bu sendika görünümlü yapılanmanın talimatları ile hareket ederek mesnetsiz iftiralarda yer alması da Türk Eğitim Sen camiasını derinden üzmüştür.
Buradan bir kez daha açıkça belirtiyoruz ki iftira kampanyasıyla linç edilmeye çalışılan üyemizin yanındayız, yerel ve ulusal basını da bu konuda ilkeli davranmaya davet ediyor ve kendilerine “etik ilkeler” çerçevesinde yayın yapması gerektiğini yeniden hatırlatıyoruz.
Bu konuyla ilgili hem sendikamızın tüzel kişiliğine hem de üyelerimize karşı yapılan saldırılara hukuki yoldan cevap vereceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz. Eğitim İş isimli sendikanın kuyruğuna takılan bu iftiracı gruba da “çaldıkları minarenin kılıfını uydurabilme” çabalarında kolaylıklar diliyoruz.
Resul DEMİRBAŞ
Türk Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı