Eğitim Bir-Sen Öğretmenlik Meslek Kanunundaki Eksik Düzenlemeleri Açıkladı
TBMM’ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmasına rağmen, öğretmenlerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır.
Teklif, adaylık kaldırma sınavının kaldırılacak olması, 2006 yılından bu yana uygulanamayan kariyer basamaklarını (ücret ve derece artışlarıyla birlikte) yeniden hayata geçirecek olması ve 3600 ek gösterge vaadinin nihayete erdirilmesi anlamında olumlu bir gelişmedir. Ancak, teklifin içeriği öğretmenlerimizin beklentilerini kısmen karşılamış olsa da mesleği tüm yönleriyle ele almadığı açıktır.
Öğretmenler olarak, atamadan yer değiştirmeye, yetişme sürecinden mesleki gelişime, kariyer basamaklarına kadar objektif hükümler ihtiva eden bir kanun beklentisi içerisindeyiz. Özellikle 657 sayılı Kanun, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 652 sayılı KHK gibi öğretmenlerin, hak, yetki, görev ve sorumluluklarını düzenleyen muhtelif hukuki düzenlemelerdeki öğretmenlere ve öğretmenliğe dair hükümlerin yeni baştan düzenleme konusu edilmesi beklentisi mevcuttur.
Teklif muadil kanunların çok gerisinde kalmaktadır
Teklif, mesleği sadece bazı yönleriyle ele alması, Yükseköğretim Personel Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu gibi muadil düzenlemelerin çok gerisinde kalmasına sebep olmaktadır.
Teklif, sadece öğretmenlerin atamaları, adaylık süreci ile kariyer basamaklarında ilerlemelerine dair kısmi hükümleri düzenlemekte, diğer unsurlar kapsam dışı bırakılmaktadır. Bu hâliyle yukarıda sayılan öğretmenlik mesleğini düzenleyen birden çok sayıdaki kanuna bir yenisi daha eklenmiş olacak, yekpare bir meslek kanunu çıkarma fırsatı kaçırılmış olacaktır.
Özel sektörde çalışan öğretmenler de düzenleme kapsamına alınmalıdır
Öğretmenlik, sadece kamu kurumlarında icra edilen bir meslek olmamasına, ülkemizde büyük ölçekli bir özel öğretim kurumları ağı faaliyet göstermesine rağmen, teklif, yalnızca Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarındaki öğretmenler gözetilerek kaleme alınmış, özel öğretim kurumlarında çalışan veya diğer kamu kurumlarında görev yapan öğretmenlere yönelik hiçbir düzenleme içermemektedir. Bu yaklaşım, hem eksikliktir hem de ayrımcılıktır.
Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmaması sorunları devam ettirecektir
Anayasal hakları ihlal ettiği kadar öğretmenler arasında tepki çeken ve kamuoyu nezdinde yıpratıcı niteliği bulunan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılmasına ve kadrolu öğretmenliğin esas alınmasına dair bir hükmün teklifte yer almaması en büyük eksikliklerden biridir.
Ödül ve disiplin hükümlerinin kanun teklifinde yer almaması eksikliktir
Öğretmenlik mesleğini ilgilendiren disiplin hükümlerinin, 657 sayılı Kanun’da yer alan genel disiplin hükümlerinden farklı olarak meslek özelinde ele alınmadığı, (örneğin, 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde akademik personel yönünden düzenlenen disiplin hükümlerine benzer) münhasıran mesleğe özgü disiplin hükümlerine yer verilmediği görülmektedir.
Bütün meslek mensuplarını kapsayan, eşit, adil, ölçülebilir ve uygunluk denetimine elverişli, münhasıran Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının yetkilendirildiği bir ödül ve başarı/üstün başarı belgesi verilmemesi eksikliktir.
Eğitim kurumu yöneticiliği münhasıran ele alınmalıdır
Okul yönetiminin eğitim-öğretim hizmeti ve öğretmenlik mesleğiyle olan zorunlu ve gerekli bağlantısına rağmen, eğitim kurumu yöneticiliğinin yasal bir statüye kavuşturulma imkânı göz ardı edilmiş, teklifte eğitim kurumu yöneticiliği ve yöneticilerine ilişkin hükümlere yer verilmemiştir.
İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik uygulanmalıdır
Öğretmen istihdamında zorluk çekilen veya görev sürelerinin ülke ortalamasının altında kaldığı kalkınmada öncelikli/az gelişmiş bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave tazminat ödemesi yapılması konusu teklifte yer almamıştır.
Ücretli öğretmenlik bir istihdam modeli olmamalıdır
Ücretli öğretmenlik, arızi durumlar nedeniyle zorunlu bir istihdam yolu olarak kullanılmasına rağmen, ‘ücretli öğretmenlerin, dengi kadrolu öğretmenlerin ücret seviyesinde bir aylık ücret almaları ve fiili çalışmaları ne olursa olsun sosyal güvenlik primlerinin aylık 30 gün üzerinden ödenmesi’ şeklinde, sosyal devlet ilkesi ekseninde bir düzenleme teklifte ne yazık ki yoktur.
Mülakat uygulaması kaldırılmalıdır
Öğretmen adayının mesleki bilgi ve mesleki yeterlik düzeyini ölçmeyi öncelemeyen, adayın öğretmenlik mesleğine uygunluğunu ve yetkinliğini değerlendiremeyen, öğretmen yeterliliklerinin ve eğitim-öğretimin niteliğinin artırılmasına herhangi bir katkısı bulunmayan mülakat usulünün teklifle kaldırılmamış olması büyük bir eksikliktir.
Öğretmenleri şiddete karşı koruyacak hükümlere yer verilmelidir
Eğitimi tehdit ve tahdit edecek boyuta varan okullarımızda meydana gelen şiddet olaylarını önleyecek, eğitim çalışanlarını şiddetten koruyacak hukuki ve idari düzenlemeler bu kanun kapsamında ele alınmalıdır.
Teklif metninde bulunan hatalı ve eksik düzenlemeler giderilmelidir
Uzman ve başöğretmenlik için öngörülen yazılı sınavda aranan 70 başarı puanı, yüksek bir puan barajıdır. Yönetici seçme ve görevlendirme, görevde yükselme ve unvan değişikliği süreçlerinde olduğu gibi, yazılı sınav barajı 60 başarı puanı olmalıdır.
Başöğretmenlik için uzman öğretmenlikte en az on yıl hizmeti bulunmuş olma şartı çok uzun bir süredir. Uzman öğretmenlik için en az on hizmet yılı arandığı gözetildiğinde, uzman öğretmen olmuş bir öğretmenin mesleki tecrübesinin başöğretmenlik için yeterli olacağı açıktır. Bu nedenle, başöğretmenlik için uzman öğretmenlikten daha kısa ve daha makul bir süre düşünülmeli, doktora programı mezunları için ise herhangi bir süre şartı aranmamalıdır.
Teklifle (652 sayılı KHK’nin ek 4. maddesi gereği üç yıl süreyle başka bir yere atanamayacak olan) sözleşmeli öğretmenlere ‘can güvenliği ve sağlık mazeretleri’ çerçevesinde üç yıl şartı aranmaksızın yer değişikliği hakkı getirilmesi olumlu ise de aile birliği mazeretine yer verilmemesi, hukuka, genel hükümlere aykırı bir düzenlemedir. Sözleşmeli öğretmenlere, sözleşmeli statülerinin devam ettiği sürede de aile bütünlüğüne dayalı yer değişikliği suretiyle atanma hakkı tanınmalıdır.
Netice itibarıyla Meclis’e sevk edilen bu teklif, öğretmenlik mesleğini sadece belli boyutlarıyla ele almakta, öğretmenlerin beklentilerini topyekûn karşılamaktan uzak kalmakta; bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri içermemektedir.
Yukarıda ifade ettiğimiz eksikliklerin siyasi irade ve Bakanlık yetkililerince dikkate alınarak, komisyon ve/veya genel kurul görüşmeleri sürecinde giderilmesini istiyoruz.