Nasıl modern verimli bir ulus devlet tahayyülü?
Türkiyemiz bir şekilde çevre coğrafyalardaki enerjiyi çekip, bu enerjiyi katma değerli bir şekilde işledikten sonra, Türkiyemiz için ve yine ilgili coğrafyalar için bir kalkınma sinerjisine çevirme yetisine sahiptir!...
Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz Osmanlı bürokrasisinin Cumhuriyet rejimi ile taçlandırılması üzerine kurulmuş bir yapıdır. ‘’ Osmanlı bürokrasisi’’ ibaresinin içerdiği maddi yekundan önce; manevi yekunu çok kabaca irdelemeye çalışırsak: Yakın tarihte çeşitli demografik kayıplara maruz kalmış olsa bile köklü bir millet ve medeniyet; bu medeniyete komşu çok çeşitli tarih ve kültürlerden gelen topluluklarla (Avrupa gibi modern dünyanın kurucularından; kadim yönleriyle dikkat çeken İran’ından Hindistan’ına ve Mısır’dan gelişim atağı içerisinde olduğu düşünebilecek Afrika ve diğer Arap memleketlerine kadar) maddi ve manevi olarak hem tarihi hem de modern ilişkisi olan bir network ve yine bu milletin kısmen-olabildiği kadar ‘’ modern‘’ kazanımları ve de hiç bitmeyen dinamizmi sayılabilir. Maddi olarak ise kabaca bakmaya çalışırsak; çok köklü bir gelenek ve ruha sahip bir Türk ordusu; Osmanlı Devlet geleneğinin son zamanlarda modern bir atak içerisinde modern zamanlara devşirdiği çeşitli tanzimat ve ıslahat kurumları; TBMM, Cumhuriyetle birlikte inşa edilen diğer kurumlar ve Osmanlı’dan devralınan diğer geleneksel bürokrasinin ya da daha dikkat çeken yönü olarak devlet geleneği ve motivasyonunun modern zamanlara devşirilmiş hali ve hem maddi hem manevi bir unsur olarak düşünülebilecek sürekli bir yenilikçilik dinamizmi…
Bu sayılan unsurların avantajları ile bir şekilde inşa edilmiş olan modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurumları düşünüldüğünde, bu kurumların kamuya mal olması ve kamunun yüksek yararını gözetmesi, en istenilecek ve tasavvur edilmesi gereken durum olsa gerek… Bu modern bürokrasinin Türk halkına çok büyük hayat konforu sağlaması adına tahayyül edilmesi gerekenler; Türk halkının, kendisine hizmet eden kurumlara sahip çıkması, onlardaki ve onlarla muhatap olur iken hukuka sahip çıkması, bizzat kendinin hayat konforuna hizmet etmesi gereken yapıyı yapıcı bir şekilde hukuk çerçevesi içerisinde çeşitli sivil ve demokratik yollarla ‘ eleştirmesi’. Demem o ki; Türk insanı Türk kurumlarına ve değerlerine modern zamanların ihtiyaçları çerçevesinde hakkıyla sahip çıkmaya çalışırsa, onun hayat konforunun artması ve refaha ulaşması işten bile değildir. Çünkü Türk halkının bahsi geçen maddi ve manevi avantajlarına ya da en azından bazılarına, yakın ve ötesi coğrafyalarda yaşayan topluluklar sahip değildir ki bir kalkınma sinerjisi tasavvuru bağlamında aynı zamanda en uzak coğrafyalar bile günümüzün ‘’ küresel’’ dünyasında Türkiyemize yakın değil midir? Kadim halklara ev sahipliği yapan Mısır, yakın Afrika coğrafyası, Arabistan, İran, Afganistan, Hindistan, Pakistan, Orta Asya, Rusya düşünüldüğünde buradaki devletlerden ve milletlerden bir çoğunun ya maddi ya da manevi unsurları düşünüldüğünde, Türkiyemize göre çeşitli dezavantajları bünyelerinde barındırmakta olduğu düşünülebilir. Bu memleketlerin bu dezavantajlarına rağmen dünyada ise; dünya ekonomisi sürekli bir büyüme içerisinde olmakta ve mütemadiyen insanoğlunun refahını artıracağı düşünülen teknolojiler ve ticaret, iş yapış şekli ve üretimin çeşitli yeni ya da yan ve alt kolları icat olmaktadır… Türkiyemiz ve bu memleketler ise bu gelişimden küreselleşme dahilinde paylarını, mevcut şartlarına göre değişen verimde almaktadır…
İşte tam burada ise bu sirkülasyon dahilinde düşünüldüğünde, modern kurumları ve modern dünya ile olan networkü en avantajlı olan yapı Türkiye Cumhuriyetimiz; sayılan coğrafyaların kalkınmasını da kurumsallığı ile üstlenebilecek bir sosyal yapı olarak dikkat çekmektedir. Kalkınmaya gereksinim duyan memleketler içinde en kurumsal yapı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti; vatandaşı ve onun yüksek çıkarı ile barışık olduğu ölçüde; sayılan coğrafyalardaki sermaye ve enerji yeniden harmanlayarak Türkiyemize ve yine bu coğrafyalara katma değerli bir şekilde yeniden kazandırabilecektir. Bu coğrafyalar için en sağlıklı kalkınma yöntemi olarak böyle bir tahayyül ve tasavvur gözükmektedir. Bu yol dahilinde özellikle amaçlanmasa bile; işin doğası gereği bu enerji sirkülasyonunun düşük verimde olsa bile bu yönde gerçekleşmesi düşünülebilecektir. Normal şartlarda yakın coğrafyalardaki kısmi kalkınma hareketleri, büyük nüfusları etkileyeceği ve bir ‘ enerji’ ve sermaye açığa çıkaracağı için öncelikle, Türkiye Cumhuriyetinin göreceli üstünlükle ‘’ kurumsal’’ oluşunun etkisiyle, Anadolu ihya olacak ve sonra yine ilgili coğrafyalara katma değerli geri dönüş olacaktır…
Bu tasavvurun ise ne kadar verimli olacağı ise Türk kamuoyunun tavrına kalmıştır…
Kamunun tercihi ülkemizi ve devletimizi yeni göç dalgalarından, kalkınma olmadan yaşanan ekonomik genişlemelerden sakınmak ve korumak olmalıdır. Kamunun tercihi vatandaşımızla devletimizin arasında sağlıklı ve verimli bir iletişim ve – en detaylı aksiyonlar dahilinde bile- bir sinerji içerisinde birbirini yapılandırma yönünde olmalıdır. Modern zamanların iletişim imkanları dahilinde Türk halkı sivil toplum faaliyetleriyle içtimai hayatta hukukun üstünlüğü ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı şerefiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti kurumlarını kendine hizmet eden en ince ayrıntı faaliyetlerinde bile yapılandırmalıdır. Bu sosyal yönden çok kompleks ve zorlu olabileceği düşünülebilecek bu tasavvurun yine aynı zorlu tahayyül kısmı ise sanırım Türk aydınlarının görevi olmuş oluyor. Türk halkı ve Türk aydınları bence bu ağır avantaj ve belki de birlikte getirebileceği dezavantajları bir irdelemelidir. Ben bir Türk vatandaşı olarak yüz milyonların ve hatta milyarların refahını burada görüyorum, bence Türkiye Cumhuriyeti Devleti halkı ile birlikte verimli bir içtimai hayat dahilinde tahayyül edildiğinde müthiş bir ümit!...
Adaletimize ve hukukumuza özellikle vatandaşlık hukukumuza ve eşitlikçi bir bölüşüme;
her zaman kamu yararını en yüksekte gözeten ve vatandaş işbirliği ile bunu en ince icraatlarında bile gözetebilme kabiliyetinde olan bir Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisi tahayyül ve tasavvuru dahilinde,
sahip çıkmaya çalışırsak aydınlık bir gelecek Türk halkınındır!…