Bil yıldan bu yana yaşanan pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime en son 13 Kasım 2020 tarihinde ara verilmişti. 15 Şubat 2021 tarihinde kısmi, 1 Mart 2021 tarihinde ise Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunca belirlenen kriterlere göre yapılan değerlendirme çerçevesinde dört ayrı risk grubu (düşük, orta, yüksek, çok yüksek) tespit edilerek bu risk gruplarına göre eğitim öğretime başlayacak kademe ve sınıflar belirlendi.
Bu kararları, yüz yüze eğitimin asıl, uzaktan eğitimin tamamlayıcı olması ve eğitim sisteminin merkezi karar alma yapısının biraz olsun yerelleşmesi anlamında önemli buluyoruz. Üstelik her ilde valiliklere yetki verilmesi çok isabetli olmuştur.
Öncelikle; bölge bölge, il il ve her ilin çeşitli yerel birimleri arasındaki nüfus yoğunluğu ve sanayileşme, kentleşme ölçüsü aynı değildir. Bu durumu en güzel risk haritası ortaya koymuştur. Nüfus yoğunluğunun arttığı illerde koronavirüs vakalarının daha yüksek olduğu, yoğunluğun azaldığı illerde vaka sayılarının az olduğu görülmüştür.
Okullarımız, belitlenen tedbirler kapsamında gereken çalışmaları yaptığı ölçüde okulların açık tutulması gerekli ve önemlidir.
Yüz yüze eğitimde geçirdiğimiz bir haftada birçok açıdan olumlu gelişmelerin olduğu görülmüştür. Bu gelişmeleri kısaca sıralayacak olursak;
-Aylardır okuldan, okul bahçesinden, parktan, oyundan ve hareketten mahrum kalan çocuklarımız sokağa, parka ve oyuna kavuşmuştur. Bu onların hareketsiz geçirdikleri sürede yaşadıkları fiziksel zorlukları aşmalarını sağlayacaktır.
-Yine çocuklar öğretmenlerine ve arkadaşlarına, öğretmenler öğrencilerine kavuşmuş, fiziksel temas olmasa bile göz göze gelme olanağını elde etmişlerdir. Bu durum onların iletişim kurmasına, sosyalleşmesine, birlikte zaman geçirmesine, işbirliği yapmasına ve hayatın olağan akışına kendilerini bırakmasına neden olmuştur.
-Öğretmenler, okullarına ve meslektaşlarına kavuşmuş, iletişim ve etkileşim süreci başlamış, öğretmenler odalarından sesler yükselmeye başlamıştır.
-Uzaktan eğitimde geçirilen sürelerdeki öğrenme kayıplarının telafi edilmesi için tespitler yapılmaya başlanmış ve olağan okul süreci yoluna girmiştir.
-Belki de en önemlisi öğretmenler ve öğrencilerin uzaktan eğitimde geçirilen sürelerde yaşadıkları psikolojik sorunlar iletişim, etkileşim ve sosyalleşmeyle birlikte yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır.
Herhangi bir okula gidildiğinde, çocukların ve öğretmenlerin yüzlerindeki ifadeden, yüz yüze eğitim kararının ne derece isabetli olduğu görülecektir. Çünkü okullar öğretmenler ve öğrenciler varsa bir anlam taşır.
Bu nedenlerle, hepimiz üzerimize düşen görevleri eksiksiz yaparak yüz yüze eğitim sürecini kesintiye uğratmamaya çalışmalıyız. Her yer kapansa bile okullar açık tutulmalıdır.