Peki, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, denince eğitim çalışanları neleri hatırladı?
-Ölmüşler dirilmişti, mezardaki müdüre 100 puan verilen yönetici değerlendirme sistemi ile iki cihanı aynı anda yaşatmıştı mesela…
-Aynı kurumda 4+4'ten fazlası verimsizliğe sebep oluyor gerekçesiyle, 2014'te okul yöneticileri görevden alındılar ki bu gerekçe ile bir sendikaya mensup yöneticilerden oluşan bir kadrolaşma hareketi yaşandı, 2014 milliyetçi müdür kıyımı olarak tarihe geçti.(Özellikle TES üyesi kıymetli müdürlerimizin bir gecede alaşağı edildiği, velinin, öğrencinin, öğretmenin karşıya karşıya getirildiği dönem)
-Mülakat Sistemi acımasızca uygulandı.(Adalet terazisinin ayarlarının bozulduğu, liyakatın raflara kaldırıldığı, anahtarın denize atıldığı sistem)
-Öğretmenlik Performans Değerlendirme Yönetmeliği yayınlandı, sistem sayfası açıldı.( Öğretmenlerin itibarının velinin, öğrencinin önüne serildiği sistem)
-ALO 147 Okul ve öğretmen şikayet hattı ( Okulun otoritesizleştirildiği, yönetici ve öğretmenlerin velilerin inisiyatifine terkedildiği numara)
-Proje Okul Uygulaması başlatıldı.(Proje Okul Yönetici Atama Yönetmeliği ile kul hakkı yemeler devam ediyor. Proje okullarında yaşanan yönetici ve öğretmen atamada yaşanan adalet ve liyakat sorunları çözülemiyor.)
- STK ve sendikal yapıların MEB taşra teşkilatlarında iş barışını bozan müdahaleleri .
-Ve Yusuf Tekin’i, 2018’de müsteşarlık görev bitiminde helallik isteme ile hatırlıyoruz...
Hal böyle olunca Milli Eğitim Bakanı olarak Yusuf Tekin adı eğitim camiası da kaygılar oluşturdu…
Eğitim camiası olarak kaygılarımızın giderilmesi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in eğitim camiasına yaklaşımına ve bundan sonraki uygulamalarına bağlı elbette.
Ve eğitim cephesinde birikmiş, kökleşmiş, sıradağlar gibi bekleyen;
-Öğretmenlerle barışık olmayan, empati kurmayan Milli Eğitim Bakanlığı anlayışına bağlı olarak ortaya çıkan sorunların,
-Öğretmenlik mesleğinin itibar sorununun,
-Eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile ilgili sorunların,
-Öğretmen yetiştirme, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve kariyer basamakları ile ilgili sorunların,
- Örgün ve yaygın eğitim kapsamındaki tüm birimlerin eğitim ve öğretim programları ile ilgili sorunların,
- Eğitim ve öğretim alanlarının fiziki şartları, temizliği, güvenliği ile ilgili sorunların…
-Eğitim cephesindeki sığınmacı kaynaklı sorunların,
- MEB ile vakıf, dernek ve cemaat arasında yapılan işbirliğine bağlı sorunların…
-MEB’in bazı sendikalarla yakın ilişkisine bağlı sorunların,
-Deprem bölgesinde eğitimin normalleşmesinin önündeki sorunların,
-Atamalarda, yönetim kadrolarında, ödüllerde ve kurum içlerinde yaşanan adalet ve liyakat sorunlarının,
-Okul disiplinin, okul kültürü ve kurallarının oturtulmasını engelleyen sorunların,
-MEB’e ayrılan bütçe sorununun,
-Öğretmen açığı ve öğretmen istihdam şekillerine bağlı olarak yaşanan sorunların,
- 4+4+4 Eğitim Sisteminin getirdiği sorunların,
-MEB’in veli ve öğrenci memnuniyeti üzerine evrilen anlayışına bağlı olarak; itibarsızlaştırılan öğretmen profili sorununun,
-Eğitimde devlet politikası izlemek yerine; sık sık değişen, günü birlik sorunlar ve çözümlerle ilerleyen, deneme yanılma üzerine kurulu eğitim politikası vb. sorunların çözümü için yapacağı icraatlara bağlı…
Dileriz Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bu geri dönüşü yaşanan gönül kırgınlıklarının telafisine, yanlışların düzeltilmesine bir sebep olur.
Eğitim çalışanlarını birleştiren, çalışma barışını sağlayan, çalışanlarının yanında yer alan bir bakan profili görürüz.
Umarız eski dosyaları yeniden açılmaz, geri dönüşüm başlamaz ya da yeni dosyalarla, yeni projelerle eğitim camiasına Mahmut Özer dönemini aratmaz, eğitim çalışanlarının motivasyonu daha da bozulmaz.
Eğitimciler olarak; eğitim camiasının yüreğine dokunan, özlenen huzur ve refaha kavuşturan bir Milli Eğitim Bakanı hayalimizle, yeni Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’e yeni görevi için hayırlı olsun diyor ve başarılar diliyoruz.
Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar