Küresel çapta Çin'in Vuhan kentinde başlayan ve hızla yayılan KOVID-19 salgını, 2020 Mart ayında Türkiye’yi de etkisi altına almış, toplumun her kesimi ve her sektörünü etkisi altına aldıktan sonra, yerel ve ulusal ölçekte alınan tedbirler ile geçen 1,5 yıl sonrasında 2021-2022 öğretim yılı 1. Sınıfların uyum sürecini müteakip 06/09/2021 itibari ile başladı.
Eğitim bir neslin inşasıdır. Rastlantıya bırakılamayacak kadar da önemsenmelidir. Eğitim, bizi biz kılan değerlerden, özümüzden koparsa, yöneldiği istikamette sürüklenir. Bu sürüklenişte “BİR MİLLET RUHUNU DA KAYBEDER.”
Bu büyük tehlikenin farkındalığı ile mücadele azim ve kararlılığımız, küresel eşkıyalarla verdiğimiz mücadele devam ederken de ihmal edilemeyecek kadar önemseniyorsa başarı gelir. Tıpkı Kurtuluş Savaşımızda yaşadığımız varoluş mücadelemiz neticesinde, 9 Eylül de İzmir’e girişimiz gibi...”
Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında; “Eğitim, okuyan, araştıran, geleceğe dair hedefleri ve iddiaları olan bir nesle sahip olmanın yegane yoludur. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne taşıyacak, 2023 hedefleri ile 2053 ve 2071 vizyonuyla buluşturacak olan temel unsur da yine eğitimdir.” Tespitleri vizyonumuz olmalı derken,
23 Ekim 2018 tarihinde 2023 Vizyon sürecimiz ile ilgili konuşmasında; “Çocuklarımızı, zihinlerini bilgiyle doldurarak, diploma sahibi yapmanın peşinde koşarken, onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettik…” dediği ve böyle olduğu için diplomaların hep yetersiz kaldığını vurguladığı değerlendirmelerinde; "Çocuklarımızı iyi bir talimle hayata hazırlamak için imkanlarımızı seferber ederken, onların terbiyesini eksik bırakmakla ne büyük hata yaptığımızı attığımız her adımda daha iyi anlıyoruz.” Cümleleri süreçteki eksikliklerimizi, büyük bir samimiyetle ifade etmişti.
Hatırlamanın, yaşadığımız sürece samimi yaklaşım açısından da anlam taşıyacağını düşünüyoruz.
Tartışmasız kabul edilen bu vizyon ve handikaplarımıza kabullenerek, yarına dönük olası sorunlara karşı çözüm ekseninde bakarak, ciddi bir öz değerlendirme ile başlayabiliriz diye düşünüyoruz.
Kovid 19 salgınına yönelik, alınan tedbirlere, aşı sürecinde artan oranlara rağmen, Kovid 19 varyant çeşitlerindeki artış, aşının etkililiğinde yaşanan azalmalarla beraber, 2021-2022 öğretim yılı pandemi bitmiş gibi bir kabulle açıldı ve eğitim süreci devam ediyor.
Pandemik şartların kısmi veya tam kapanmayı gerektirecek olumsuzluklarının her an yaşanabileceği ihtimalini de göz önüne bulundurarak;
Yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim sürecinin, farklı kurguları (hem öğretici, hem öğrenen hem de öğretim programları açısından), özellikleri, gereklilikleri olduğu akademik yönü de göz önünde bulundurularak, yüz yüze eğitim için hazırlanan öğretim programlarının ve bu program dâhilinde, hedefle uyumlu olan öğretim materyallerinin uzaktan eğitim sürecine dönük geliştirilmesi yönünde bir sürecin behemehâl ele alınması gerektiği,
Yönetici ve öğretmenlerin “uzaktan eğitim süreci” özelliklerine uygun yeterliklere sahip olmalarını sağlamak yönünde, (Uzaktan Eğüitim sürecine dönük eğitim durumu düzenleme-yöntem-teknik-strateji vb. iş başında yetiştirilmeleri yönünde eğtisel tedbirlerin alınması gerektiği,
Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgisayar oyunları, televizyon, cep telefonu ve internet bağımlılığı gibi yeni davranışsal bağımlılıklarının ortaya çıktığından hareketle, bu sürecin birey ve toplum sağlığına olan olumsuz yansımalarına, dijital bağımlılık riskine dönük veli tabanlı ciddi bir sistematik eğitim ihtiyacı olduğu,
Uzaktan eğitim sürecindeki kontrolsüzlüğün, ekran/dijital bağımlılığına ve teknolojik cihazlarda oyuna ayrılan sürenin uzamasına, çocukların akranları ile yüz yüze iletişiminin ve grup oyunlarının azalmasına yol açmasının ağır sonuçlarının da hesap edilmesi gerektiğine, dijital teknoloji kullanımın yoğunluğunun neticesinde, çocuğun çevresi ile “temassızlığına” yol açması sonucunda, ebeveynler ile çocuklar arasında disiplinle ilgili tartışmaların gelecek açısından yaratacağı sonuçların vahametinin giderilmesi yönünde eğitsel ve yönetsel tedbirlerin öğrenci ve veli tabanlı alınması gerektiği,
Kontrolsüz kalan “Uzaktan Eğitim Süreci” sonunda çocukların teknolojik cihazları uygun olmayan süre, sıklık ve farklı duruş pozisyonlarında kullanmalarının, çocukların fiziki gelişimleri açısından; (kas-iskelet sistemlerinde, göz sağlığı ile ilgili sorunlar gibi doğabilecek problemler), fiziksel hareketsizlik, obezite ve uyku kalitesinde yetersizlik gibi sağlık riskleri göz önünde bulundurularak, istikbalin teminatı olan neslin ruh ve beden sağlığı açısından da akademik çalışmalar ekseninde çözüm seçeneklerinin ele alınması gerektiğinden hareketle çalışmalar yapılması,
Bu süreçte her il kendi şartlarına göz önünde bulundurarak, “İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları” eğitim açısından özgün kararları gündemlerine alması gerektiği,
Elazığ için; (farklı nedenlerle benzer şartlar taşıyan diğer iller bazında da) deprem sonrası yaşanan fiziki yapı eksikliklerinin devam ettiği yönüyle, okullarda hızla artan öğrenci sayıları, aynı binada iki ayrı okulun birleşme zorunlulukları, sınıf bazlı artan öğrenci sayılarına dayalı, sınıflarda ikili/ bazı sınıflarda üçlü oturma şartlarından kaynaklı fiziki mesafenin uygulanma imkânsızlıklarının ağır sonuçlara zemin oluşturduğu yönüyle,
Ders sürelerinin 40 dakikadan 30 dakikaya indirilmesi hususunun,
Yoğun haftalık ders programlarının seyreltilmesi yönünde alternatif çözüm yollarının gündeme alınması,
Hibrit model dâhil, seyreltilmiş sınıf şartlarına dönük alt yapı ekseninde, uygulama sürecinin gündeme alınması,
Geçen 1,5 yıllık süreçte birey bazında; tablet-bilgisayar-cep telefonu-internet vb eksiklikleri nedeniyle, canlı derslere katılamama nedenleri yanı sıra, katılınan canlı derslerde de yaşanan hedef/kazanım eksikliklerinin tespiti ve tespitlere dayalı belli periyotlarda raporlanmaması nedeniyle öğrenme kayıplarımızın tespiti yapılamamış, bu yönüyle de telafi etkinliklerinden beklenen verim alınamadığı göz önünde bulundurularak;
· Olası “kısmi veya tam kapanma” sürecine dönük, birey bazlı hedef/kazanım eksikliği tespiti yönünde mevzuat hazırlığı ve uygulama yönünde hedef kitlenin aydınlatılması yönünde eğitsel ve yönetsel tedbirlerin alınması gerektiği gibi…
Hususlarının; istikbalin teminatı olan çocukların yetiştirilmesi sürecinde, eğitimde önceliğin, “SAĞLIK” olduğundan hareketle, yarın daha vahim tablolar önümüze gelmeden, göz önünde bulundurulması gerektiğinin önem arz ettiğini düşünüyoruz.
Bu önemden hareketle;
Biz eğitimciler olarak, unutmayalım ki, her çocuk bir ayettir… Ayeti okuyup, bihakkın tefsir etmek gerektir. Rabbimizin bu ayetine hor bakıp onu israf etmemeliyiz… Önce sağlık diyerek, yarını risk etmemek, alınacak kararlarımızda anlamlı olandır diyoruz…
Neslin inşa mesuliyetimiz dâhilinde; çocuk terbiyesine ise dikkat etmeli, bu süreçte kalbimiz ve elimiz titremeli...
Her çocuk bir nimettir. Rabbimiz bizi, her nimetinden olduğu gibi bu müstesna nimetten de hesaba çekecektir.
Bu hassasiyetlerimiz dahilinde; şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim kurulu adına bizi biz kılan değerlerin aktarılması, neslin inşası sürecinde, 2021-2022 Eğitim ve Öğretim yılının hayırlı ve uğurlu olmasını dilerken, yeni bir başlangıç olarak değerlendirilmesi sürecinde önceliğimizin “SAĞLIK” olduğuna dikkat çekerken, Allah ‘dan (c.c.) Başöğretmen M. Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Harbi, Demokrasi ve Eğitim Şehitlerimize, ebediyete intikal eden değerli eğitimcilerimize rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.