4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre, Ağustos ayı içinde, ‘Kamu işvereni’ ile 11 işkolundaki yetkili sendikalar ve üç büyük memur konfederasyonu arasında 6. dönem toplu sözleşme görüşmeleri yapıldı. Süreç sonunda yetkili sendikalar ve yetkili konfederasyonun da kabulüyle, toplu sözleşme süreci uzlaşmayla sonuçlandı.
Kamuoyuna da yansıyan toplu sözleşme hükümlerinden öne çıkan maddelere göre memurlara, 2022 için yüzde 5+7, 2023 için yüzde 8+6 zam artışı ve enflasyon farkı verilecek. Sendikalı memurlara 3 ayda bir ödenen "Toplu Sözleşme İkramiyesi", 135 TL'den 1 Ocak 2022'de 400 TL'ye, 1 Temmuz 2023'te ise 489 TL'ye çıkarılacak. Ayrıca çok tartışılan 3600 ek gösterge ve sözleşmeli memurların kadroya geçirilmesi hususu 2022 yılı içinde tamamlanacak.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, memurların bütçesini ilgilendiren bu hükümlerden yüzdelik artış oranlarıyla verilen artışlar, TÜİK’in enflasyon oranlarının bile oldukça altında ve mutfak enflasyonuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
İkincisi, toplu sözleşme ikramiyesi adı altında ödenen ücretin yükseltilmesinin hem ciddi bir artış olmayıp, hem de memurların yetkili sendikalardan istifayı önlemeye dönük bir madde olduğu zaman içinde görülecektir.
Üçüncüsü, kazanım diye sunulan 3600 ek gösterge ve sözleşmeli memurların kadroya geçirilmesi konusunun da 2022 yılına bırakılmasının, toplu sözleşme kavramıyla ne kadar örtüştüğü şüphelidir.
Bu toplu sözleşme sürecinin en önemli kazanımı, aslında bundan önceki dönemlerdeki toplu sözleşmelerin de sorgulanmasına neden olması ve dünyada eşi benzeri görülmeyen 4688 Sayılı Yasanın, çalışma yaşamında olmaması gereken bir yasa olduğunun ve çöpe atılması gereğinin, kamu emekçilerinin bilincine kazımış olmasıdır. Çünkü sendika aidatının, işveren tarafından ödendiği; yetkili sendika ve konfederasyon dışında diğer sendika ve konfederasyonların söz haklarının olmadığı; uzlaşma olmadığında devreye giren hakem heyetinin 11 üyesinden 7’sini Hükümetin doğrudan veya dolaylı yoldan atadığı, toplu sözleşme sonuçlarından, sendikalara üye olan olmayan bütün memurların yararlandığı bir toplu sözleşme düzeninin, serbest ve özgür bir sendikal yaşam ve toplu sözleşme süreciyle herhangi bir ilgisi yoktur.
4688 sayılı Yasa yürürlükte olduğu sürece de sağlıklı bir toplu sözleşme sürecinden söz etmek mümkün olmayacaktır.
Bu toplu sözleşme sürecinde dikkati çeken bir başka konu da yetkili konfederasyonun, toplu sözleşme sürecini sadece ekonomik taleplerle sınırlayıp, ekonomik hakların güvencesinin sosyal haklar ve çalışma yaşamını ilgilendiren taleplerle ilgisini kurmamış olmasıdır. Hâlbuki toplu sözleşme sürecinde öne çıkması gereken en önemli konular çalışma yaşamı ve sosyal haklardır.
Bu konuda üçüncü büyük konfederasyon olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunun (KESK) toplu sözleşme talepleri çok önemli sosyal hakları ve çalışma yaşamının birçok alanını kapsamaktadır. KESK’in “İnsanca Bir Yaşam, Demokratik, Grevli Bir Toplu Sözleşme” talepleri adı altında altı başlık halinde topladığı talepler kısaca şu şekildedir;
1- İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret;
-Yoksulluk sınırındaki artış oranının tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınması ve %3 refah payı eklenmesi,
2- Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti;
-Özelleştirmelere son verilmesi,
-Kamu yatırımlarının artırılması,
-Kamuda istihdamın yeterli hale getirilmesi,
-Kamu kaynaklarının, faiz ve Kamu Özel İşbirliği, Yap İşlet Devret adı altında sermayeye aktarılmasına son verilmesi,
-Haftalık çalışma süresinin 35 saate düşürülmesini, kamunun bu konuda öncü olması,
3- Temel Gelir Güvencesi;
-Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu tarafından yalnızca toplumun bir ferdi olmaları sebebi ile ülkemizde bulunan insanlara temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzenli ve koşulsuz bir gelir kapsamında belirlenecek bir tutarın, Temel Gelir Güvencesi olarak belirlenmesi,
4- Güvenceli İstihdam, Güvenli Gelecek;
-Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesi,
-Performans, esnek çalışma gibi kamu hizmetlerinde niteliği düşüren, kamu emekçilerini birbirinin rakibi haline getiren uygulamalara son verilmesi,
5- Demokratik, Adil Bir Çalışma Yaşamı;
-İşe almada ve görevde yükselmede-unvan değişikliğinde kariyer ve liyakatin esas alınması,
-Torpilin ve kayırmanın kapısını ardına kadar açan mülakatın, güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı araştırmasının kaldırılması,
-Sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açılmasını, sendikal ayrımcılığa son verilmesi,
-Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığın, mobbingin son bulması,
6- Gerçek Bir Toplu Pazarlık;
-Kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkının yasal güvence altına alınmamasından uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan,
-Hak arama yollarını kapatan,
-TÜİK’in çarpık enflasyon rakamlarına endeksli maaş artışlarına indirgenen,
-Temel hiçbir Sorunu çözmeyen
-Sadece kendi kasasını düşünen bugüne kadar danışıklı dövüş oyunları ile düşük maaş artışlarına, temel hakları korumayan mutabakatlara imza atanların bütün memurlar adına tek yetkili hale getirildiği sistem iflas etmiştir.
Bu nedenle;
-Beş buçuk milyon kamu emekçisinin ve kamu emeklisinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarını temel alan,
-İktidarın hem işveren olarak tarafı hem hakemi olmadığı,
- Her sendikanın, konfederasyonun kendi üyeleri adına masaya oturabildiği,
-Kadın kamu emekçilerinin kendi talepleri ile masada temsil edildiği,
-Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu,
-Grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık-sözleşme sistemi acil ihtiyaçtır.
Bütün memurların ve memur emeklilerinin, yukarıda sıraladığımız talepler ekseninde bir araya gelerek sendikal mücadele yürütmesinin ve 4688 Sayılı Yasayı tarihin tozlu raflarına göndermesinin zamanı gelmiş ve geçmektedir.
6.Dönem toplu sözleşme hükümleri bütün memurların ve emeklilerin mücadelesiyle ortadan kaldırılmalı, daha özgür bir ortamda, çalışanların ekonomik, mesleki, özlük ve demokratik haklarını içeren yeni toplu sözleşme görüşmelerine başlanmalıdır.