Neoliberalizmin, eğitim sistemine etkileri; kamu bütçesinden eğitime ayrılan kaynakların azalması, özelleştirme, ticarileşme, sermayeleşme ve bunlara bağlı olarak başarı ölçütünün değişmesi gibi sonuçlarla açıklanabilir.
Eğitimde ticarileşme; eğitim kurumlarının, yan ürünlerinin, destekleyici hizmetlerinin ticarileşmesi, pazarlama ve reklam kampanyalarının odak noktası haline gelmesi olarak tanımlanabilir. Eğitimin ticarileştirilmesine örnek olarak okul ulaşım hizmetlerinin, temizlik, güvenlik, yemek, kantin, ders kitabı basım ve dağıtım işlerinin özel şirketlerden satın alınması verilebilir.[i]
AKP Hükümetlerinin iş başına gelmesinden bu yana, eğitimde ticarileşme yoğunlaşarak artmaktadır. Öncelikle, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kadrolu bir şekilde istihdam edilmekte olan yardımcı hizmetler sınıfı tasfiye edilerek, okullardaki temizlik hizmetleri ticarileştirildi. Sonrasında güvenlik hizmetleri, yemek, kantin, ulaşım ve ders kitabı basım ve dağıtım işleri özel şirketlere verilerek, eğitimin ticarileşmesinde epey yol alındı.
Bütün bunların yanında, büyük heyecan yaratarak, 2023 Eğitim Vizyonuyla birlikte okullara girmekte olan tasarım-beceri atölyeleri, eğitimsel amacının yanında, acaba eğitimde ticarileşmenin son adımı mı olacak sorularını da beraberinde getirdi.
Şöyle ki; 2023 Eğitim Vizyonuyla, “okullarda Tasarım-Beceri Atölyeleri kurularak, öğrenilen bilgilerin yaşam becerisine dönüştürülmesi sağlanacaktır.” hedefiyle okullarda uygulanmaya başlanan atölyelerde, okulun olanaklarına göre müzik, görsel sanatlar, zekâ oyunları, sportif faaliyetler ve halk oyunları gibi alanlarda çeşitli kurslar açılmakta ve bu kurslarda kamu görevlisi olmayan öğreticilerden hizmet satın alınması suretiyle etkinlikler yapılmaktadır.
Böylece, okulun asıl görevi olan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanmış kadrolu-sözleşmeli öğretmenler tarafından yürütülmesi gereken eğitim-öğretim hizmetleri de tıpkı, okulun yan ürünleri olan temizlik, güvenlik, ulaşım, yemek, kantin hizmetleri gibi, ticarileşmenin alanına girmiş olmaktadır.
Bu anlamda, tasarım-beceri atölyeleri kapsamında okullarda açılan kurslar, Milli Eğitim Temel Kanununda “Özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanan kadrolu-sözleşmeli öğretmenler tarafından yürütülmesi gerekirken; dışarıdan hizmet satın alınması suretiyle hem yasa dışı, hem de SGK kapsamına alınmadan kaçak işçi çalıştırılması yoluyla hayata geçirilmektedir.
Bu durum, eğitim ve öğretim hizmetlerinin de ticarileşmesi anlamına gelmektedir ve yürürlükteki mevzuata göre yasa dışıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, kaş yapayım derken göz çıkarmakta, okullarda görevli kadrolu-sözleşmeli öğretmenlerin asli görevlerini yapmalarını da akamete uğratmaktadır.
Eğitim sisteminin, neoliberal etkilerden kurtulması için bu ve bunun gibi uygulamalara bir an önce son verilmeli, eğitim-öğretim kapsamındaki tasarım-beceri atölyesi kursları kadrolu-sözleşmeli öğretmenlerin veya halk eğitim merkezlerinde görevli usta öğreticilerin uhdesine bırakılmalıdır.
[i] Hüseyin Yolcu. Neo-liberalizm ve eğitim politikası.