Feodal üretim tarzının hâkim olduğu Osmanlı Devleti’nde eğitim ve öğretim faaliyetleri, kuruluştan Tanzimat dönemine gelinceye kadar, tıpkı Selçuklu Devleti’nde olduğu gibi, devletin görev alanı dışında kalmıştır. Çünkü merkezi bir devlet örgütlenmesinden ziyade, feodal ayanların ve vilayet merkezlerinin hâkim olduğu bir yönetim şekli yürürlüktedir. Bu nedenle, eğitim ve öğretim, bir hayır işi ve dini görev olarak kabul edilmiş; bu nedenle, bu faaliyetler diğer sosyal faaliyetler gibi hayırsever kişilerin kurdukları vakıflar aracılığıyla yürütülmüştür.
Osmanlı eğitim sistemi, İslami medeniyet temellerine dayalı olarak kendi içinde bir bütünlük ve uyumluluk gösterir. Bu uyumluluk bir yandan din ile bilim arasında, diğer yandan ise eğitim ile sosyal, kültürel, politik ve ekonomik yapı arasında sağlanmıştır.
Kuruluştan itibaren tarihsel gelişim süreci içinde örgün ve yaygın eğitim şu şekilde örgütlenmiştir;
Örgün eğitim; bugünkü anlamda ilköğretim, orta öğretim, yüksek öğretim, mesleki eğitim, ve yöneticilerin eğitimini yürüten okul ve kurumlardan oluşmuştur.
İlköğretim kurumları; Mekteb-i Sıbyan ve Dar-ül Hüffaz’dır.
Mekteb-i Sıbyan 5-12 yaş aralığındaki kız ve erkek öğrencilerin karma eğitim gördükleri temel okullardır. Bu okullarda, okullarda okuma-yazma, Kuran-ı Kerim ve Hesap gibi dersler öğretilirdi. Ders veren hocalar, medreselerde yetiştirilirdi.
Dar-ül Hüffaz’lar, ilköğretim seviyesindeki dini öğretim kurumları olup, Kuran-ı Kerim’in ezberletilmesini amaçlardı. Bu okulu bitirenler ‘Hafız’ adını alırdı.
Orta ve yüksek öğretim kurumları medreseler; ilk ve orta öğretim kademesini oluşturan medreseler ve yüksek öğrenimi oluşturan ihtisas medreseleridir.
Genel Medreseler; İlk ve orta kasemeyi oluşturan medreselerdir. Bu medreselerde bilim dallarına göre ihtisaslaşma olmayıp, İslami bilimler ile diğer bilimler birlikte okutulurdu. Dersler müderrisler ve müderris muavinleri tarafından verilirdi. Medreselerde alimler, kadılar, müfettişler, müderrisler vb. ilmiye sınıfı yetiştirilirdi.
İhtisas Medreseleri; çeşitli derecelerde olmak üzere edebiyat, ilahiyat, hukuk, tıp, matematik ve tabiat bilimleri gibi dallarda uzmanlaşmış eğitim kurumlarıdır.
Askeri eğitim kurumları; yeniçerilere kaynak oluşturan Acemi Oğlanlar Ocakları ve Yeniçeri Ocaklarıdır.
Acemi Oğlanlar Ocakları; kara ordusunu teşkil eden Yeniçerilerin kaynağını oluştururdu. Bu ocaklar, 8-20 yaşları arasındaki devşirme gençlerin asker olarak yetiştirilmesi ve orduya hazırlanmasını sağlardı.
Yeniçeri Ocakları; Acemi oğlanlar ocaklarından geçen gençler, bu okullara alınırdı. Burada cemaat ortaları, sekbanlar ve ağa bölükleri kısımlarına ayrılarak orduda hizmet verilirdi.
Yöneticilerin eğitimi; Şehzadelerin eğitimi ve Mekteb-i Enderun eğitiminden oluşurdu.
Şehzadelerin Eğitimi; Şehzadeler bir yaşında sütten kesildikten sonra lalalar tarafından eğitilmeye başlanır, 5-6 yaşından itibaren ise ilköğretim, ata binme ve silah eğitimine başlanırdı. Daha sonra bir sancakta eğitime teorik ve pratik olarak devam edilir, 14-15 yaşına gelindiğinde ise vali olarak atanırlardı.
Mekteb-i Enderun; Osmanlı devletinin en modern eğitim kurumlarından biridir. Topkapı Sarayı içinde bulunan bu eğitim kurumunun görevi, orduda ve sarayda görev alacak çeşitli elemanlar yetiştirmekti.
Mesleki Eğitim; Ahi Birliklerinin koordinasyonunda kültür eğitimi, zanaat eğitimi ve askere zanaatçı yetiştirilmesi için yapılan askeri eğitim şeklinde yürütülürdü.
Ahi Birlik; İş eğitimi esasına dayanan bu örgüt, bir mesleğe mensup olan ve beraber yaşayan insanların arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel düzeni sağlamak amacındadır. Bu birlikler, bir yandan belirli zanaat dallarında çırakların yetiştirilmesini sağlamış, diğer yandan da üretimin standartlara uygun olarak yapılmasını denetlemişlerdir.
Kültür Eğitimi; Ahi gençlerin eğitimi çerçevesinde çeşitli eğitim etkinlikleri yapılırdı.
Zanaat Eğitimi; Ahi gençlerin çıraklık eğitimi bu çerçevede yürütülürdü.
Askeri Eğitim; Ahi gençlerin askeri eğitimi yine Ahi Birlikleri kontrolünde yürütülürdü.
Yaygın Eğitim; Camiler, tekkeler ve zaviyeler ve kütüphanelerde yürütülürdü.
Camiler; Osmanlılar devrinde camiler din, ilim, sanat ve musikiyi bünyesinde toplayan önemli birer kültür merkezleriydi. Camilerin bahçesinde yer alan buk-a’lar, odalar bu etkinliklerin yapıldığı yerlerdir.
Tekkeler ve Zaviyeler; Türk-İslam tasavvufunun ana merkezleri olan tekkeler, dil, din, sanat, felsefe, spor vb. alanlarda halkın eğitimini sağlayan birer halk okulları niteliğindedir.
Kütüphaneler; Osmanlı’nın bütün dönemlerinde özel kütüphaneler de dahil olmak üzere, vakıflara bağlı çok yaygın bir kütüphane ağı vardı. Bu kurumlar birer eğitim ve kültür merkezi gibi işle görmüştür.
Görüldüğü gibi, Osmanlı Devleti’nin bütün dönemlerinde, her kademede örgün ve yaygın eğitim kurumları olmuştur. Bu kurumlar, devrin ekonomik ve sosyal gelişmişliğine göre işlevlerini zaman zaman yerine getirmiş, zaman zaman da çağdışı kalarak kapatılmıştır. Örneğin, Yeniçeri Ocakları 1826 yılında, Enderun Mektebi de 1909 yılında kapatılmıştır.
Osmanlı eğitim sistemi ve eğitim kurumları Tanzimat Dönemi’yle birlikte feodal sistemin de çözülmesiyle birlikte merkezi bir örgütlenmeye, yenileşmeye ve çağa uygun eğitim politikalarının uygulandığı bir alana ve kurumlara dönüşmeye başlamıştır.
Kaynaklar
Ali Güler. (2004). Türk Eğitim Politikalarının Tarihsel Süreci. Yeryüzü Yayınevi. Ankara