Şube müdürleri, bakanlıkların kuruluşu hakkındaki 3046 sayılı kanunda ; “Bakanlıkların esas hizmet birimidir. şeklinde tanımlanmıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez, il ve ilçe teşkilatlarında özveriyle görev yapan şube müdürleri konusunda uzmanlaşırken, aynı zamanda emrinde çalışan personelin yetiştirilmesinden, sevk ve idaresinden, iş ve işlemlerin takip ve denetiminden sorumludur.
Şube müdürleri haliyle tüm kamuda olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığı içerisinde önemli görevleri ifa etmektedir ve bir milyondan fazla çalışanın olduğu bir teşkilatta genel idari hizmetler sınıfında yer almaktadırlar.
Şube müdürleri bakanlık merkez ve il-İlçe milli eğitim müdürlüklerinde teşkilatın yönetim kısmında adeta sistemin omurga kemiğidir. Bulundukları yerlerde kurumun adeta kurumsal hafızası konumundadırlar.
Bu kadar önemli ve kritik bir hizmet birimini oluşturan şube müdürleri bir süredir özlük ve mali haklarına ilişkin seslerini duyurmaya çalışıyor. Kurum ziyaretlerinde görüştüğüm ilgili kişiler ve çeşitli yollarla bana ulaşan şube müdürlerinin haklı taleplerinin bir kısmına burada değineceğim.
Her şeyden önce çalışma barışı adına bakanlığın teşkilat yapısı içerisinde hiyerarşik sisteme uygun olarak her kademede yetki ve sorumluluk oranında dengeli ücret dağılımının sağlanması gerekmektedir.
Eğitim çalışanı hemen her grubun büyük beklentiler içerisinde beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Beklentileri karşılamamış olsa bile yayınlanması başlangıç için olumlu bir adım. Sadece 3600 ek gösterge, kariyer basamakları sistemi gibi birkaç konu ile sınırlı kalan kanunda haliyle şube müdürleri yer almıyor. Genel idari hizmetler sınıfında yer aldıkları için uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik imkanlarını kullanamamaktadırlar. Haliyle bu durum dengeli ücret dağılımı konusunda sorunlara yol açacaktır.
Görev başındayken maiyetindeki astlardan daha düşük göstergelere sahip oldukları, emekli olduktan sonra ise maaşında büyük düşüş meydana gelmesi söz konusudur.
Şube Müdürü olabilmek için belli bir süre hizmet edip, belli bir bilgi ve tecrübeye sahip olduktan sonra, yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda da başarılı olduktan sonra gelinen bu görev için ücretlendirme ve ek göstergede iyileştirme yapılmadığı takdirde hiyerarşik kademeler arasındaki ücret dengesi orantısız bir şekilde bozulacaktır. Çalışanın azmi ve performansı kırılacaktır.
Genel idare hizmetleri sınıfında yer almalarına rağmen tamamına yakını öğretmen kökenli olan şube müdürleri eğitim öğretimle iç içe görev yapmaktalar. Ancak en son çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanununda verilen haklardan maalesef yararlandırılmıyorlar.
Bunlara ek olarak;
- Şube Müdürleri denge tazminatından ve eğitim-öğretim ödeneğinden yararlanmamaktadır. Bu durum diğer personellerde söz konusudur. Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları da bu ödemeden yoksundur.
- İnceleme ve soruşturma görevlerinin şube müdürlerine verilmesi üzerlerindeki iş yükünü artırmaktadır. Bu durum okul yöneticileri için de geçerlidir. Bu görevin sadece İlköğretim Müfettişlerine verilmesi için mevzuat değişikliğinin yapılması. Aksi takdirde bu riskli görevler için tazminat veya ek ödeme yapılması gerekmekte.
- Kamudaki en riskli işler arasında gösterilen; 5018 sayılı Kamu Maliye Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Kamu İhale Yasası ve Sosyal Güvenlik Kurumu Yasası gereği harcama yetkilisi, düzenleme yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi olarak görev yapan şube müdürleri yasal mevzuat ile korunma talep ediyorlar. Mali ve disiplin yönünden kendilerini güvende hissetmek istiyorlar.
- Şube Müdürlerinin yer değiştirmesiyle (rotasyon) ilgili oturmuş bir sistem mevcut değildir. Bazı yıllar uygulanan bazı yıllar uygulanmayan bir haldedir. Aile ve çocuklarının eğitimi sürekli yer değişikliğinden olumsuz etkilenmektedir. 5 hizmet bölgesinden oluşan sürekli olarak yer değişikliği yapan şube müdürleri mağduriyeti ortadan kaldıracak şekilde bölge tazminatı getirilmelidir. Geçerli mazereti (hastalık) olan şube müdürleri rotasyon dışına çıkarılmalı ve isteğe bağlı yer değişikliğine tabi olmalıdır.
- Şube Müdürleri ile ilgili en mühim konular arasında görevde yükselme kriterlerinin olmayışını sayabiliriz. Hatta bu konu okullardaki müdür yardımcılığından başlanarak genel müdürlüğe kadar olan idari kadronun statüsü Eğitim Yönetim Sınıfı adı altında sınıflandırılarak tüm yöneticiler için kalıcı olarak çözülmelidir.
Dikkat ederseniz şube müdürlerinin kariyeri yükseldikçe özlük ve mali haklarının azaldığı görülüyor.
Kaliteli eğitim hedefine ulaşmak sadece eğitim sistemini veya felsefesi ile değil, yönetim ve yönetim süreçleri ile bir bütün olarak ele almak gereklidir.
Eğitim yönetiminde çok önemli bir görevi icra eden şube müdürlerinin haklı beklentilerini karşılayacak, hiyerarşideki makamlarına uygun yeni haklar tanıyacak adımlar atılması yerinde olacaktır.